CİNSEL TERÖR YASASI HEMDE HEMEN
CİNSEL TERÖR YASASI HEMDE HEMEN
.
.
Vahşi kapitalizmin ve onun işgale dönüşmüş açılımı olan emperyalizmin dayattığı yaşam tarzının dünyayı cehenneme çevirdiği gerçeği ve öğrenilmiş çaresizliği ile karşı karşıyayız.
Siyonist aklı ve stratejisi ile hayat bulan neokapitalist emperyalizm, yani modern vampir düzeni; sosyal, ideolojik ve ekonomik sömürü sistemlerini kalıcı kılmak için toplumların önce midelerini, sonra da beyinlerini esir aldı, insanları mankurtlaştırdı. Sistemin devamı ve kendi refahları için dünyayı kana buladı, insanları vatanlarından etti. Nedense bu operasyonların tamamına yakını Müslüman coğrafyada yapıldı.
Tüm bu insanlık dışı zulüm ve katliamlar yetmezmiş gibi toplumların milli ve manevi değerleriyle oynadılar. Yapay zeka, bilişim teknolojileri ve iletişim hızı bu süreci daha vahşileştirdi. İnsanın varoluş kodları emperyal emeller doğrultusunda yeniden formatlandı. İnsanı insan yapan, aile yapan, millet yapan tüm mahremlere girildi. İnsan adeta ekonomik hayvana dönüştürüldü.
Peki Türk toplumu bu işin neresinde? Topun tam ağzında, tüm tuzakların ana hedefi Müslüman Türk milleti dersek abartmamış oluruz. Devletimizin otuz yılı aşkın süredir uğraştığı ve maliyeti trilyon dolarları bulan PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütleri de bu projenin bir parçası olarak hala görevlerine devam ediyorlar. Dünya vatandaşı kıvamında milliyetsiz, kimliksiz, kişiliksiz, kültürsüz hatta cinsiyetsiz veya eşcinsel bir güruh için tam iki yüz yıldır üzerimizde çalışmaktalar.
Felaket tellallığı yapmak istemem ama durumun aciliyetini görmezden gelirsek millet olarak yok oluşa giden bir girdabın içine düşmüş olacağız. Çünkü gayretullaha dokunan, Batı tabiriyle (haşa)Tanrı’yı kıyamete zorlayan, şeytanın bile aklına gelmeyecek o kadar kirli ve sinsi tuzaklar var ki; kalıcı ve caydırıcı önlemler almazsak bunlar pek hayra alamet gelişmeler değil.
Z Kuşağı diyerek ayrıştırdıkları yeni nesilde devlet, millet, vatan, bayrak, aile, ahlak ve ALLAH kavramları her geçen gün ışık hızıyla erozyona uğruyor. Bunun ne demek olduğunu, milletimize nelere malolacağını düşünmek bile insanın uykularını kaçırıyor. Yani göz göre göre bizi bitiriyorlar, haberiniz olsun. Böyle giderse, 30 sene sonra Türkiye kalmayacak. Sadece biz değil küresel örümceğin ağına takılan tüm devletler yakın gelecekte beka ve istiklal sorunu yaşayacaklar.
Bu tehlikelerden sadece biri bile uykularımızı kaçırmaya yeterli. Şimdilik küçük bir azınlık gibi görünseler de yakın gelecekte henüz bıyığı terlememiş gençlerin LGBT çatısı altıda toplanıp ‘’Kahrolsun millet-devlet! Cinsel tercih yasalaşsın,yok olsun aile…!’’ naralarıyla sokaklarda nümayiş yapacağı günlere ramak kaldı.
Bugün, cinsiyet eşitliği ve özgürlük maskesi altında Lut Kavmine bile taş çıkartacak cinsten sapkınlığın her türlüsünü sergileyen sokaktaki eylemciler kimin çocukları? Aliler, Ayşeler, Fatmalar, Fatihler… uzaydan gelmediklerine göre, bizim evlatlarımız değil mi? Onları yadırgamadan önce kendimizi, eğitim sistemimizi sorgulamamız gerekmez mi? Sayıları on binleri bulan bu masum çocuklar küresel sapkın örgütlerin ağına düşerken DEVLET neredeydi? Allah aşkına cevap verin. Şimdi saçını başını yolan, sokağa çıkamaz hale gelen AİLELER bu evlatları için ne yaptılar? Bilsinler ki kazandıkları makamlar, kariyerler, servet, son model arabaları, katları, yatları artık o çocukları geri getiremeyecek. Olan oldu, hiç olmazsa ocaklara daha fazla kor düşmesin, neslimiz artık heba olmasın diyorsak sil baştan yapılabilecekleri konuşmakta biraz geç kalmadık mı? Kurbağa misali genç neslimiz haşlanırken hala seyirci mi kalacağız?
Milleti yok etmeye, devleti yıkmaya yeminli envai çeşit bölücü-ideolojik terör örgütleri, Anadolu’yu Haçlı yurdu yapmaya yeminli misyoner faaliyetleri, vatanımızı parçalamaya ve aziz milletimizi Allah’sız, dinsiz toplum yapmaya yönelik sinsi stratejik projeler bizi yok etmeye yetmemiş olmalı ki, şimdi de LGBT’yi devreye soktular. En yıkıcı, en tehlikeli silahları da buydu. Velhasıl Lut kavminin çağdaş piçleri iş başında. Aileyi ve evlilik kurumunu bitirmek, dolayısıyla devleti çökertmek, milleti yok etmek için ellerindeki son kozu kullanıyorlar.
Şayet cinsiyet tercihi, cinsel özgürlük adı altında gençlerimize dayatılan ve aile kurumunu yok etmeyi hedefleyen bu proje sapkınlıkların önüne geçmek için cinsel terör yasası vb önlemler alınmazsa devletimizin varlığı ve bekası tehdit altında demektir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar da, gerçek bu kadar acı, durum bu kadar vahim. Benden söylemesi.
Ahmet Karataş
TİNGADER Bodrum Temsilcisi
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.