İT ÜRÜR, KERVAN YÜRÜR
Küresel Akdeniz Kulis Haber
01.02.2022 - 15:38, Güncelleme:
01.02.2022 - 15:38
İT ÜRÜR, KERVAN YÜRÜR
Çeyrek asırdan daha fazla olan gazetecilik hayatımda çok farklı ve sayıda itlerle karşılaştım. O itlerki, çoğu kez kuduz köpekler olarak karşıma çıktıkları gibi zaman zamanda paçamdan saldırarak salyalarıyla beni yok etmeye çalıştılar. Fakat o itler bugün emellerine kavuşamadıklarını gördüler. Bazıları, “benimle uğraşanlar hüsrana uğradılar yada Isparta’yı terk etmek zorunda kaldılar” tehditlerini kusarken, bazıları linç operasyonuna giriştiler. Bazılarıda ihanet, kalleşlik ve evcil köpekler gibi yaklaşarak (güven duygularımı sömürerek) sırtımdan bıçaklamaya çalıştılar.
Yine bazı alçaklar, (o kuduz köpekler= itler) iş ortağı adı altında kendilerine hiç hak etmedikleri bir sıfat takarak ileride yapacakları şeytani hile ve desiselerine kılıf hazırlamaya çalıştılar.
Bazıları üretmeden, çalışmadan şahımı kullanmak için ihanet köşelerinden havlamaya başladı(lar). Sanki uslu duran, ihanet, gasp, gizli kirli emeller taşıyan o zavallılar karşısında köpeklerine değil köpekleşen şahıslarına irili-ufaklı taş(lar) atmışım, çenesini, ağzını, burnunu, sırıtan ve havlarken görünen dişlerini kırmışım gibi hayatlarında hiç kimseye reva görmedikleri en büyük ihanet(lerle) karşıma çıktılar.
O itlerki, elimden aldıkları milyonlarca liranın hiç hayrını görmedikleri gibi bunlardan bazıları bugün kıçında bezle dolaşmakta, bazıları baypasla hayata tutunmaya çalışmakta bir diğer ihanet şebekesinden biriside havlamayı alışkanlık haline getirerek kin ve nefret kusmaktan zevk almakta bir diğeride köşesinde ölüm meleğini beklemekten başka çaresinin kalmadığının farkında olduğu halde yinede Mehmet Ali Çelik’ten bundan sonra ne koparabilirim, ne ütebilirim yada tekrar O'nu kandırabilir miyim? diye hayal üstüne hayal kurmayı kurnaz tilki ile arkadaşlık yapmış gibi kalan kısacık ömründe FIRILDAK olmaktan geri kalmadığına şahit oluyoruz.
Bir diğeride siyaset kisvesine bürünerek dava adamı rolünde Türkiye’yi kurtarmak için maskesini hiç çıkarmadan yoluna devam etmektedir.
Değerli Küresel Akdeniz okurları,
Hakikaten hayret ediyorum ve sizinle paylaşıyorumki, sanki Isparta’nın tüm sahtekarları, alçakları, namussuzları, şerefsizleri, müfterileri, yalancıları, münafıkları (olduğu gibi görünmeyen, göründüğü gibi olmayanlar) birbirlerinden ayrı ama aynı emellerle ittifak yaparak İstiklal Şavaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak için el-ele, kol-kola verdikleri savaş ne ise bugünde bir benzerlerini şahsım olarak yaşamakta olduğuma herhalde inanmakta çok zorlanacaksınızdır diye düşünüyorum.
C.Allah’a hamdolsunki, şol taife-i mezbureler ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar kıblesi bozuklar çetesi kurarak üzerime gelselerde gelsinler, yalanlar, iftiralar, itibarsızlaştırma, güveni kötüye kullanma, çöp bidonlarını mesken tutan sokak hayvanları gibi (kuduz olmayan köpekler için bir sözümüz olamaz) hırlasalarda, hoplasalarda, salyalarını kusmaya devam etselerde, kıt beyinleriyle tuzaklar kurmaya çalışsalarda, kıstırdıkları kuyruklarıyla uysal köpekler gibi tekrar yaklaşmaya çalışsalarda, beyhude çırpınışlarıyla inşaallah sonlarının geldiğini tüm kamuoyuyla birlikte göreceği(miz) günler yakındır.
MÜNAFIKLARIN ALAMETLERİ
-SİYAMİ AKYEL
"Münafık, en genel tabirle Müslümanı aldatandır. Kur’an-ı Kerim’de Münafikun Suresi’nde “O münafıkları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar, düşman olurlar. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” (Münafikun, 4) buyrulmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v) “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman yerine getirmez, ona emânet edildiği zaman hıyanet eder” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai) buyurmaktadır. Bu Hadis’in Müslim’deki rivayetinde “Oruç tutup, namaz kılar ve Müslüman olduğunu iddia etse bile” ilavesi kayıtlıdır.
Bir başka Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Kendisinde şu dört özellik bulunan kimse mutlaka münafık olur. Bu dört özellikten birisi kendisinde bulunan kimsenin onu terk edinceye kadar münafık özelliği bulunmuş olacaktır. Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmayıp anlaşmasını bozar, emanete hıyanet eder ve bir kimseyle çekiştiği (davalaştığı) zaman aşırı gider.” (Buhari, Müslim, Tirmizi) buyurmaktadır. Ahmed bin Hanbel’de geçen bir Hadis-i Şerif’te de “Münafıkların kibirli” olduğu belirtilmektedir.
Münafıkların özelliklerinden olan “Yalan söylemek” İslam’ın yasakladığı “Büyük Günahlar”dandır. Kur’an-ı Kerim’de yalancılara “O kahrolası yalancılar” (Zariyat, 10) denilmek suretiyle beddua edilmektedir. Yine “Şüphesiz Allah, haddi aşan yalancı kimseyi doğru yola erişirmez” (Mümin, 28) denilmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’de: “Kardeşin sana doğru söyleyip dururken, senin ona yalan söylemen ne büyük hıyanettir” buyurmaktadır.
Münafıkların alametlerinden birisi de “Emanete hıyanet etmektir” ki, Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygambere hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin” (En’am, 27) buyrularak emanete hıyanet etmenin fecaati belirtilmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Sana güvenip bir şey emanet eden kimsenin emanetini ona iade et. Sana hıyanet edene sen hıyanet etme” (Suyuti, Camiu’s-Sağir) buyurmaktadır. Yine Peygamberimiz (s.a.v): “Güvenilir olmayan kimsenin imanı, ahde vefası olmayan kimsenin de dini yoktur” (Taberani, Mu’cemü’l-Evsat) demektedir.
Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler’de şiddetle men edilen münafıklık alemetleri “yalan söylemek, verdiği sözde durmamak, emanete hıyanet etmek ve düşmanlıkta ileri gitmek” günümüzde iyice yaygınlaşmıştır. Üstelik bu hastalıklar sadece halk tabakasında değil, topluma örnek olma iddiasıyla ortaya çıkan hemen herkesimden kişilerde görülmektedir.
Ekranlardan aşina olduğumuz nice simanın aslında göründüğü gibi olmadığı, ufacık dünya menfaati için kolayca yalan söyleyebildiği bir dönemden geçiyoruz. Yine sözünde durmayanların arttığı, emanet edilecek kimselerin azaldığı günleri yaşıyoruz. Hele anlaşmazlığa düştüğü kimseye aşırı gitmeyene rastlamamak mümkün değil. Üstelik “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın…” (Maide, 8) ayeti ortadayken…
Kur’an-ı Kerim’deki “İnnelmünâfikînefid derki esfeli minen nâr, velentecidelehümnasîrâ” ayetindeki “Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın” (Nisa, 145) ikazı münafıkların en “sefil (aşağı)” olduğu gerçeğini gözönüne sermektedir.
Öyleyse içimizdeki münafık “Sefil”lere dikkat!"
Bu özelliklerden birisi kendisinde bulunan kimsenin onu terk edinceye kadar münafık özelliği devam eder. Yağan kar tüm mikropları temizlediği (öldürdüğü) gibi çocukların ve yetişkinlerin büyük heveslerle eğlenerek yaptıkları kardan adamlar nasıl uzun ömürlü değillerse bizleri kuşatan şeytan(larla) ortak olan Cehenneme kadar giden yolculuklarında dünyalarının başlarına yıkılması için hep birlikte dua edelim. “AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ. ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI ESERİNDE” (Ziya Paşa) Allah, kendine, ailesine, çevresine, içinde bulunduğu topluma ve tüm insanlığa zarar veren kullarını ıslah etsin.
Islah olmayan kullarınıda en kısa zamanda KAHHAR ism-i şerifiyle kahretsin...AMİN!..
Mehmet Ali ÇELİK
Küresel Akdeniz İmtiyaz Sahibi
TİNGADER (Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği) Gn. Bşk.
TGF (Türkiye Gazeteciler Federasyonu) Isparta İl Temsilcisi
Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı üyesi
Editör: Mert ÇETİNER
Küresel Akdeniz
Çeyrek asırdan daha fazla olan gazetecilik hayatımda çok farklı ve sayıda itlerle karşılaştım. O itlerki, çoğu kez kuduz köpekler olarak karşıma çıktıkları gibi zaman zamanda paçamdan saldırarak salyalarıyla beni yok etmeye çalıştılar. Fakat o itler bugün emellerine kavuşamadıklarını gördüler. Bazıları, “benimle uğraşanlar hüsrana uğradılar yada Isparta’yı terk etmek zorunda kaldılar” tehditlerini kusarken, bazıları linç operasyonuna giriştiler. Bazılarıda ihanet, kalleşlik ve evcil köpekler gibi yaklaşarak (güven duygularımı sömürerek) sırtımdan bıçaklamaya çalıştılar.
Yine bazı alçaklar, (o kuduz köpekler= itler) iş ortağı adı altında kendilerine hiç hak etmedikleri bir sıfat takarak ileride yapacakları şeytani hile ve desiselerine kılıf hazırlamaya çalıştılar.
Bazıları üretmeden, çalışmadan şahımı kullanmak için ihanet köşelerinden havlamaya başladı(lar). Sanki uslu duran, ihanet, gasp, gizli kirli emeller taşıyan o zavallılar karşısında köpeklerine değil köpekleşen şahıslarına irili-ufaklı taş(lar) atmışım, çenesini, ağzını, burnunu, sırıtan ve havlarken görünen dişlerini kırmışım gibi hayatlarında hiç kimseye reva görmedikleri en büyük ihanet(lerle) karşıma çıktılar.
O itlerki, elimden aldıkları milyonlarca liranın hiç hayrını görmedikleri gibi bunlardan bazıları bugün kıçında bezle dolaşmakta, bazıları baypasla hayata tutunmaya çalışmakta bir diğer ihanet şebekesinden biriside havlamayı alışkanlık haline getirerek kin ve nefret kusmaktan zevk almakta bir diğeride köşesinde ölüm meleğini beklemekten başka çaresinin kalmadığının farkında olduğu halde yinede Mehmet Ali Çelik’ten bundan sonra ne koparabilirim, ne ütebilirim yada tekrar O'nu kandırabilir miyim? diye hayal üstüne hayal kurmayı kurnaz tilki ile arkadaşlık yapmış gibi kalan kısacık ömründe FIRILDAK olmaktan geri kalmadığına şahit oluyoruz.
Bir diğeride siyaset kisvesine bürünerek dava adamı rolünde Türkiye’yi kurtarmak için maskesini hiç çıkarmadan yoluna devam etmektedir.
Değerli Küresel Akdeniz okurları,
Hakikaten hayret ediyorum ve sizinle paylaşıyorumki, sanki Isparta’nın tüm sahtekarları, alçakları, namussuzları, şerefsizleri, müfterileri, yalancıları, münafıkları (olduğu gibi görünmeyen, göründüğü gibi olmayanlar) birbirlerinden ayrı ama aynı emellerle ittifak yaparak İstiklal Şavaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak için el-ele, kol-kola verdikleri savaş ne ise bugünde bir benzerlerini şahsım olarak yaşamakta olduğuma herhalde inanmakta çok zorlanacaksınızdır diye düşünüyorum.
C.Allah’a hamdolsunki, şol taife-i mezbureler ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar kıblesi bozuklar çetesi kurarak üzerime gelselerde gelsinler, yalanlar, iftiralar, itibarsızlaştırma, güveni kötüye kullanma, çöp bidonlarını mesken tutan sokak hayvanları gibi (kuduz olmayan köpekler için bir sözümüz olamaz) hırlasalarda, hoplasalarda, salyalarını kusmaya devam etselerde, kıt beyinleriyle tuzaklar kurmaya çalışsalarda, kıstırdıkları kuyruklarıyla uysal köpekler gibi tekrar yaklaşmaya çalışsalarda, beyhude çırpınışlarıyla inşaallah sonlarının geldiğini tüm kamuoyuyla birlikte göreceği(miz) günler yakındır.
MÜNAFIKLARIN ALAMETLERİ
-SİYAMİ AKYEL
"Münafık, en genel tabirle Müslümanı aldatandır. Kur’an-ı Kerim’de Münafikun Suresi’nde “O münafıkları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar, düşman olurlar. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” (Münafikun, 4) buyrulmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v) “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman yerine getirmez, ona emânet edildiği zaman hıyanet eder” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai) buyurmaktadır. Bu Hadis’in Müslim’deki rivayetinde “Oruç tutup, namaz kılar ve Müslüman olduğunu iddia etse bile” ilavesi kayıtlıdır.
Bir başka Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Kendisinde şu dört özellik bulunan kimse mutlaka münafık olur. Bu dört özellikten birisi kendisinde bulunan kimsenin onu terk edinceye kadar münafık özelliği bulunmuş olacaktır. Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmayıp anlaşmasını bozar, emanete hıyanet eder ve bir kimseyle çekiştiği (davalaştığı) zaman aşırı gider.” (Buhari, Müslim, Tirmizi) buyurmaktadır. Ahmed bin Hanbel’de geçen bir Hadis-i Şerif’te de “Münafıkların kibirli” olduğu belirtilmektedir.
Münafıkların özelliklerinden olan “Yalan söylemek” İslam’ın yasakladığı “Büyük Günahlar”dandır. Kur’an-ı Kerim’de yalancılara “O kahrolası yalancılar” (Zariyat, 10) denilmek suretiyle beddua edilmektedir. Yine “Şüphesiz Allah, haddi aşan yalancı kimseyi doğru yola erişirmez” (Mümin, 28) denilmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’de: “Kardeşin sana doğru söyleyip dururken, senin ona yalan söylemen ne büyük hıyanettir” buyurmaktadır.
Münafıkların alametlerinden birisi de “Emanete hıyanet etmektir” ki, Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygambere hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin” (En’am, 27) buyrularak emanete hıyanet etmenin fecaati belirtilmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Sana güvenip bir şey emanet eden kimsenin emanetini ona iade et. Sana hıyanet edene sen hıyanet etme” (Suyuti, Camiu’s-Sağir) buyurmaktadır. Yine Peygamberimiz (s.a.v): “Güvenilir olmayan kimsenin imanı, ahde vefası olmayan kimsenin de dini yoktur” (Taberani, Mu’cemü’l-Evsat) demektedir.
Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler’de şiddetle men edilen münafıklık alemetleri “yalan söylemek, verdiği sözde durmamak, emanete hıyanet etmek ve düşmanlıkta ileri gitmek” günümüzde iyice yaygınlaşmıştır. Üstelik bu hastalıklar sadece halk tabakasında değil, topluma örnek olma iddiasıyla ortaya çıkan hemen herkesimden kişilerde görülmektedir.
Ekranlardan aşina olduğumuz nice simanın aslında göründüğü gibi olmadığı, ufacık dünya menfaati için kolayca yalan söyleyebildiği bir dönemden geçiyoruz. Yine sözünde durmayanların arttığı, emanet edilecek kimselerin azaldığı günleri yaşıyoruz. Hele anlaşmazlığa düştüğü kimseye aşırı gitmeyene rastlamamak mümkün değil. Üstelik “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın…” (Maide, 8) ayeti ortadayken…
Kur’an-ı Kerim’deki “İnnelmünâfikînefid derki esfeli minen nâr, velentecidelehümnasîrâ” ayetindeki “Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın” (Nisa, 145) ikazı münafıkların en “sefil (aşağı)” olduğu gerçeğini gözönüne sermektedir.
Öyleyse içimizdeki münafık “Sefil”lere dikkat!"
Bu özelliklerden birisi kendisinde bulunan kimsenin onu terk edinceye kadar münafık özelliği devam eder. Yağan kar tüm mikropları temizlediği (öldürdüğü) gibi çocukların ve yetişkinlerin büyük heveslerle eğlenerek yaptıkları kardan adamlar nasıl uzun ömürlü değillerse bizleri kuşatan şeytan(larla) ortak olan Cehenneme kadar giden yolculuklarında dünyalarının başlarına yıkılması için hep birlikte dua edelim. “AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ. ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI ESERİNDE” (Ziya Paşa) Allah, kendine, ailesine, çevresine, içinde bulunduğu topluma ve tüm insanlığa zarar veren kullarını ıslah etsin.
Islah olmayan kullarınıda en kısa zamanda KAHHAR ism-i şerifiyle kahretsin...AMİN!..
Mehmet Ali ÇELİK
Küresel Akdeniz İmtiyaz Sahibi
TİNGADER (Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği) Gn. Bşk.
TGF (Türkiye Gazeteciler Federasyonu) Isparta İl Temsilcisi
Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı üyesi
Editör: Mert ÇETİNER
Küresel Akdeniz
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.