Beşiktaş, Çerkesler, Süleyman Seba, MI6 Başkanı Richard Moore…
Genel
19.03.2022 - 12:17, Güncelleme:
19.03.2022 - 12:17
Beşiktaş, Çerkesler, Süleyman Seba, MI6 Başkanı Richard Moore…
Ömür Çelikdönmez
Teşkilat-ı Mahsusa'nın efsane başkanı Kuşcubaşı Eşref, Çerkes asıllıydı ve KadimTürk Devletinin serdengeçtisi olarak tarihe iz bıraktı. İngiliz casusu Lawrens'e nefes aldırmadı. Onun gibi binlerce Çerkes vatan topraklarını kanlarıyla suladı. Bu nedenle tüm Çerkezleri aynı kefeye koyamayız.
Nasıl ki Fatih, Yavuz, Genç Osman, II. Abdulhamid Osmanlı Padişahı ve Türktüler ama İstanbul’u İngiliz işgaline terk eden Vahdettin de Osmanlı Padişahı ve Türk'tü. II. Viyana kuşatmasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı düşman ordusu önünde yüzüstü bırakan Kırım Hanı Giray da Türktü.
Bu yazının amacı, yabancı gizli servislerin Türkiye'de yaşayan etnik gruplar üzerinden devlete nüfuz etme çabalarının deşifre edilmesidir. Çerkesler ve diğer Kafkas muhacirleri Türk Milletinin kardeşi ve canından bir parçadır.
Çarşı karışır mı bilmem? Ama gerçeği öğrenmek ve bunu içselleştirmek, her babayiğidin harcı değil, onu bilirim. Gezi Olaylarında “Çarşı”, ön saftaydı. “Çarşı”yı Gezi olaylarında kim çarşaf gibi doladı bir düşünün? O nedenle siyaset-spor ilişkisi kadar spor - istihbarat ilişkisi de incelenmeye değer. Spor, özellikle futbol günümüz toplumlarında çok büyük kitleleri yakından ilgilendiren, onların aktif katılımını sağlayan, onları harekete geçiren hemen hemen en önemli ve belki de tek olgu olma özelliğini taşıyor. Eğer bir toplumsal olgu, geniş yığınları böylesine ilgilendiren boyutlara ulaşıyorsa, bunun politika dışı kalması düşünülemez.
Futbol, Osmanlı’da ilk kez 1870’li yıllarda Selanik ve İzmir’de oynandı. 1890’lı yıllarda İstanbul’un Moda semtinde yaşayan İngilizler, futbolu İstanbul’a getiren ilk kişilerdi. İlk futbol kulübü İzmir'de İngilizler tarafından kurulmuştur. İngilizlerin ve Rumların ortaklaşa kurduğu Kadıköy Futbol Kulübü, bu anlamda İstanbul'un ilk kulübüdür. Anlaşmazlıklar çıkınca İngilizler, Moda Futbol Kulübü'nü, ardından Kadıköylü Rumlar da, Elpis ve Imogene kulüplerini kurarlar.
19. yüzyıl sonlarına doğru İngiltere’nin İstanbul’da bir futbol takımı kurdurduğunu öğrenen II. Abdülhamid, İngilizlere karşılık olması için adada bir futbol kulübü kurulması talimatını verir. Ancak The League 1'de mücadele eden futbol takımı Portsmouth FC'yi kurmaktı. Kulübün resmi kuruluş tarihi 5 Nisan 1898. Öyle ki II. Abdülhamit, bu kulübü İngilizlerle aynı amaca hizmet etsin, istihbarat faaliyetleri gerçekleştirsin diye kurmuş. Kulübün kurulduğu dönemde Osmanlı'nın kulübün yer aldığı Portsmouth kentine bir donanma gemisi yollaması gösteriliyor. Yani bu gemi hem kulübün kuruluşu hem de istihbarat elemanlarının yerleşimiyle bağlantılı olarak görülüyor. Kulübün armasında yer alan hilal ve yıldız, II. Abdülhamit'in emriyle yerleştiriliyor.
Türkiye’nin üç büyüklerinden ilk kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü. BJK 1903 yılında, Galatasaray Spor Kulübü 1905’te Fenerbahçe ise 1907 yılında kuruluyor.
Galatasaray kulübünün kurucularını bir araya getiren etkenin, her birinin Galatasaray Lisesi öğrencisi olmaları; Fenerbahçe kulübünün kurucularını bir araya getiren etkenin, her birinin Kadıköylü ve ağırlıklı olarak Saint Joseph Liseli olmaları gibi Beşiktaş kulübünün kurucularını bir araya getiren etken, tümünün Çerkes asıllı olmaları ve birbirleriyle bulunan akrabalık ilişkileridir.
Kulüpte tarih boyunca Çerkez kökenlilerin gücü ve etkinliği hep hissedildi. Osman Ferit Paşa’nın Beşiktaş kulübünün kurucuları olan oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket de Çerkez İttihat ve Teavün Cemiyeti’nde faal birer üye olarak çalışmalara katıldılar.
Futbol kulübünden Çerkes Cemiyetçiliğine…
Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 1903 yılında İstanbul'da kurulan spor kulübüdür. Bereket Jimnastik Kulübü adıyla kurulan kulüp, 26 Ocak 1911 tarihinde Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, adıyla tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Kulübün adında bulunan ilk kelime bereketin Çerkesçe karşılığı Berekhetiqo olup bazı kurucuların mensup olduğu Çerkes sülalesini anımsatıyor.
Beşiktaş Kulübünün Kurucuları: Ahmet Fetgeri (Aşeni)- Mehmet Fetgeri-Mehmet Şamil (Shaplı )-Hüseyin Bereket-Nazım Nazif (Ander) beylerdir. Tümü Çerkez asıllı akrabalardır. Yaşça en büyük olanlar 21-22 yaşındadır. Beşiktaş kulübünü kurarken Mehmet Şamil Bey 16, Hüseyin Bereket 14, Ahmet Fetgeri 15, Mehmet Fetgeri ise 13 yaşındadır. Şeref Bey Beşiktaş futbol şubesini 17 yaşındayken kurmuştur. Beşiktaş kulübünün ilk lokali Osman Paşa konağı bahçesinde yer alan hizmetlilere ait kulübedir. Kulübün ilk ismi de Bereketiko Jimnastik Kulübü’dür.
Bizzat BJK’nın resmi sitesinde şu bilgiler yer alıyor: Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Şhaplı), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20’ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir aileye mensuptular. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil’in soyundandı.
1908 yılının Ağustos ayında Şeyh Şamil’in oğlu Gazi Mehmet Paşa’nın İstanbul Koska’daki konağında bir araya gelen ilk üyeler Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti’nin temelini attılar. Koska’da yapılan ilk toplantıya katılanlara baktığımızda; birçok general ve paşanın yanı sıra dönemin önde gelen aydın ve edebiyatçılarını da görmekteyiz. Ahmet Cavit Therket Paşa, Mareşal Merted Abdullah Paşa, Mareşal Berzeg Zeki Paşa, Gazi Muhammed Fazıl Paşa, General Pooh Nazmi Paşa, General Şhaplı Osman Paşa, Loh Ahmet Hamdi Paşa, Met Çunatuko İzzet Paşa, İsmail Berkok, Ahmet Mithat Efendi ve Prof. Aziz Meker bu isimlerden birkaçıdır.
Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti’nin resmi kuruluş tarihi 4 Kasım 1908’dir. Cemiyetin üyesi Çerkez Deli Fuat Paşa’nın İngiliz elçiliği müsteşarı Fiç Moris ile aralarından su sızmıyordu. Tam ismi Gerald Henry Fitz Maurice olan bu İngiliz casusu İrlanda Dublın 15 Temmuz 1865 doğumlu. Eski Hariciye Nazırı Lord Lousdovvn ailesine mensuptur. Her İrlandalı gibi Katolik’ti. MI6 Direktörü Richard Moore de İrlandalı. Bir de bakıyorsunuz onun torunu çıkıyor mu?
Mektepte iken en ziyade sevdiği ve çalıştığı dersler, başta Türkçe olmak üzere şark lisanları, coğrafya ve tarihti. Son derecede natuk ve cerbezeli idi. 1888 senesinde tercüman muavini olarak İngiltere Hariciye Nezareti konsolosluk şubesine girmiştir. Paşasından kapıcısına kadar Türklerden pek çok dost temin etmiştir.
Fitzmaurice, Osmanlı İmparatorluğu’nun önce askeri güç olarak sona erdirilmesi gerektiğine dair düşüncelerini Osmanlı devletini parçalama projesini haritalandıran Mark Sykes ile paylaşmıştır. Fitzmaurice’e göre Osmanlı Devleti, İtilaf güçlerini bölmek için bir anlaşmazlık kaynağıdır.
O, İngiltere’nin Kuveyt’te, Fransızların da Suriye’deki Hıristiyan vatandaşları tıpkı İmparatorluğun diğer bölgelerindeki Alman karşıtı ve İtilaf güçleri destekçisi Hıristiyan halk gibi uyandırabileceğini ve bu hareketin “Türk boyunduruğundan kurtuluş hareketlerinden biri” olabileceğini düşünmekteydi
Sykes ile görüşmesinin gerçekleştiğinde Selanik’te bulunmasının sebebi budur. Kısacası Sykes’ın görüştüğü kişilerden birisi olarak Fitzmaurice onun düşünce dünyasını etkileyebilecek en önemli şahsiyetlerdendi. Fakat aynı zamanda Ermenilerin, Arabların ve özellikle Bulgarların davasını benimsemiştir. Şarkî Rumeli’de ve Makedonya’da Bulgarlar içinde çok dolaşmıştır. İstanbul’daki İngiliz sefareti baş tercümanlığını da yapmış olan FiçMoris (Fitz Maurice), 73 yaşında 23 Mart 1939’da Londra’da, Serebral tromboz, Arterio Skleroz hastalıklarından öldü. Ateşi bol olsun!
Beşiktaş’ı kuranların babaları İngiliz Casusu Fitzmaurice ile birlikte II. Abdülhamid’e darbe yapacaklardı?
Sıradan bir tercüman olmayan Fitzmaurice, İngiltere’nin Osmanlı Devleti bünyesindeki pek çok konsolosluğa gerektiğinde vekalet etmiştir. Merkez ile yazışmalarında bir tercümandan çok daha çok bir İngiliz casusu gibi davranan Fitzmaurice, Büronun kurulduğu dönemden kısa bir zaman önce Deniz Kuvvetleri istihbarat biriminde görevlendirilmiştir.
Bu dönemde Balkanlarda bulunan Fitzmaurice, II. Abdulhamid’in Alman yanlısı Panislamist politikalarından rahatsız olmuşlardı. İstanbul’da özellikle Çerkes Paşalardan teşkil edilen bir hükümet darbesi vücuda getirmek için uğraş vermiştir. Ancak Yıldız İstihbarat Teşkilatı, bu oluşumu deşifre etti.
Darbe heyetinde yer alan Şhaplı Osman Ferit Paşa, 15 Mayıs 1887’de Şeyh Şamil’in oğlu Gazi Muhammed Paşa, Miralay Dağıstanlı Mehmed Fazıl Bey, Müşir Tuğa Fuad Paşa gibi Kafkasyalı önderlerin adının karıştırıldığı, Padişahı tahttan indirmeye yönelik bir komplo isnadıyla bir üst dereceye yükseltilerek Medine Muhafızlığı’na atandı ve İstanbul’dan uzaklaştırıldı. İngiliz diplomat casusu Gerald Henry Fitz Maurice’ın bir diğer darbe teşebbüsü de “31 Mart Vakıası”dır.
MİT mensubu Süleyman Rıza Seba ve BJK
Beşiktaş’ın efsane başkanı Abhaz asıllı Süleyman Seba; Türk Futbol Tarihinde iz bırakmış bir isim. Seba, kurucularının tamamının (Ahmet Fetgeri Aşeni, Mehmet Fetgeri Aşeni, Mehmet Şamil Şhaplı, Hüseyin Bereket Şhaplı ve Nazım Nazif Ander) Çerkes olduğu Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün 1984-2000 yılları arasında 16 yıl başkanlığını yaptı.
1926 Sakarya, Hendek doğumlu, Kabataş Erkek Lisesi mezunu, Beşiktaş’ın eski başkanı Süleyman Seba’nın MİT mensubiyeti sır değil. 1946′da Kabataş Erkek Lise’sinden mezun olan Süleyman Seba, babasının isteği üzerine Mimar Sinan Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Filolojisi Bölümü’ne kaydını yaptırdı.
1947 yılında İnönü Stadyumu’nun açılış maçında İsveç’in AIK takımına attığı gol, bu stadyumda bir Türk futbolcusunun attığı ilk gol olarak tarihe geçti. 1950 yılında Beşiktaş futbol takımının Amerika’ya davet edilmesiyle, babasını üzmek pahasına, okulunu bırakarak, çok sevdiği Beşiktaş’la bir ay süreyle Amerika’ya gitti.
1954 yılında menisküs geçirip futbolu bırakmak zorunda kalana kadar, sekiz sene Beşiktaş forması altında ter döktü ve 44 gol kaydetti. 1957 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne üye oldu. İlk kez 1963 yılında Selahattin Akel’in sonraları sırasıyla; 1964′te Hakkı Yeten, 1968′de Talat Asal, 1970′de Ağası Şen ve 1977′de Gazi Akınal’ın oluşturdukları listelerde yönetim kurulunda yönetici olarak görev yaptı.
13 Şubat 2000 tarihinde BJK Mali ve Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayla başkanlık görevine veda etti. Beşiktaş’a yıllarca başarıyla hizmet eden Süleyman Seba’ya “Onursal Başkanlık” unvanı verildi ve camianın daima birleştirici gücü olarak görüldü.
Kamuoyunda çok bilinmese de Hendekli “Tsıba Sülalesi”ne mensup bir Abhaz olan Süleyman Seba’nın ardından Kafkas Diasporası kurumları da taziye mesajları yayınladı. Ağustos 2021’de Abhazya Cumhuriyeti Merkez Bankası, Beşiktaş’ın Abhaz asıllı efsane başkanı merhum Süleyman Seba'nın anısına gümüş madeni para bastırdı.
Nasıl oluyor da Beşiktaş’ın 8 numara orta saha oyuncusu Milli İstihbarat Teşkilatı’na intisap ediyor? Bu sorunun cevabı Beşiktaş’la, Teşkilat-ı Mahsusa, Teşkılat-ı Mahsusa ile de Çerkezlerin arasındaki organik ilişkiyi anlamakla mümkün. Beşiktaş kurucularının çoğunluğu İttihatçılar’dan çıkmış Teşkılat-ı Mahsusa üyesi. Kurtuluş Savaşı döneminde de karakol gibi mücadelesine destek veren istihbarat örgütlerinin önde gelen isimleri de yine Beşiktaşlı. Hepsinin de ortak özelliği var; Çerkez olmaları.
İstihbarat güvenilir insanlarla yapılması gereken iş olduğu için, elemanlar seçilirken aynı kültürü almış insanlardan seçiliyor. Süleyman Seba hem bir Beşiktaşlı hem de Çerkez olduğundan belki de kaçınılmaz mesleği oydu. Sakatlandıktan sonra Et Balık Kurumu’nda çalışmasından sonra Çerkez arkadaşlarının yönlendirmesiyle kendi deyimiyle ‘daire’ye katılıyor.
Sakatlığı sebebiyle futboldan erken emekli olması sonrası kulüp üyesi oluyor ve 70’lerin ikinci yarısından itibaren de Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Müdürlüğü’nde çalışıyor. Seba’nın “personel işlerine baktığı” belirtiliyor.
1984’te Beşiktaş Başkanı seçilince görevi bıraktığı doğruysa, 1977 ile 1984 arasında MİT İstanbul Bölge Başkanlığı yapan Nuri Gündeş’le birlikte çalışmış olması gerekir. Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı, Şükrü Balcı vs. gibi isimlerle ilişkilerinin ötesinde MİT İstanbul Bölge Başkanı olmasıyla yeterince şüphe uyandıran Nuri Gündeş’in altında çalışan Seba’nın MİT’teki görevinin ne kadar tayin edici seviyede olduğu, Seba’nın MİT’in günahlarında ne kadar payı olduğu ayrı bir tartışma konusu.
Nuri Gündeş kim peki?
Hani yıllar önce bir canlı yayın sırasında Alaattin Çakıcı sorulunca “Dinliyorsa gözlerinden öperim” diyen meşhur MİT’çi. Mehmet Eymür’ün 1987’de basına sız(dırıl)an Birinci MİT Raporu’nda mafya ile ilişkileri, yolsuzlukları anlatılan, Susurluk Komisyonu’na verdiği ifade çok konuşulan ünlü istihbarat şefi. Süleyman Seba’yı 1984’te Beşiktaş başkanı yapan da Nuri Gündeş.
Seba, 1954’te alınmış MİT’e. Aynı yıl Beşiktaş’ta futbol oynamayı bırakmış. Avcıoğlu-Madanoğlu örgütü içine yerleştirilen Mahir Kaynak’ın vaka subaylığını yaptığı dönemde, İstanbul MİT Bölge Daire Başkanlığı’nın ‘kontrkomünizm’ yani “Komünizmle Mücadele" şubesinin önemli bir memuru. Mahir Kaynak, 12 Mart’ın en önemli isimlerinden biri. Bir cunta faaliyetinin içine MİT tarafından yerleştiriliyor. Yıllarca bilgi taşıyor dışarıya. Ve yakalanmıyor, ilginçtir, kendi teşkilatı tarafından deşifre ediliyor. Her ajanın bir vaka, bir de değerlendirme ya da dosya subayı/görevlisi denilen irtibatları vardır.
Diyelim ki ajansın; her gün MİT binasına girip çıkamazsın, ikinci gün üçüncü gün açığa çıkarsın. İrtibatı sağlayan, özel ayarlanan buluşmalar aracılığıyla o vaka subayıdır; ajan bilgi verir, yeni talimat alır. Mahir Kaynak’ın uzun süre vaka subaylığını yapan kişi Süleyman Seba... Aslında 12 Mart’ın perde arkasında bugüne kadar hiç adı duyulmamış kişilerden biri. Beşiktaş Kulübü Onursal Başkanı Süleyman Rıza Seba 13 Ağustos 2014 günü tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi’nde 88 yaşında yaşamını yitirdi.
Beşiktaş, Gezi Olayları ve Çarşı…
Beşiktaş camiasının tamamını Çarşı grubu ile aynı kefeye koymak etik olmaz. Çarşı, Beşiktaş taraftarları içinde bir grub. Çarşı’nın politik duruşu, doğal olarak Beşiktaş Kulübü’nün yönetiminin görüşünü yansıtmaz. Bununla birlikte Çarşı, BJK ile özdeşleşmiş.
FETÖ’nün provokasyonu ile başlatılan Gezi Parkı olaylarında yer alan Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı'nın üyeleri darbeyle suçlandılar. Çarşı, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün taraftarlarından oluşan belli bir grub. 1982 yılında kurulan Çarşı grubu, futbol maçlarını ağırlıklı olarak Kapalı Tribün'de izliyor. En bilinen sloganları ise "Çarşı her şeye karşı!" ve "Evdeki hesap Çarşıya uymaz". En tanınan amigoları Alen Markaryan isimli Ermeni asıllı Türk vatandaşı.
Çarşı’nın Gezi Parkı Eylemlerindeki rolüne kimler övgü düzmedi ki? İngiliz istihbaratının propaganda aracı BBC Türkçe’de; “Gezi Parkı eylemleri birçok farklı siyasi, kültürel ve sosyal topluluğu bir araya getirdi. Tribünlerde birbirlerini hedef alan taraftar gruplarının, Gezi Parkı'na destek için Taksim'de omuz omuza boy göstermesi ise dayanışma ruhunu besledi. TOMA'lara ele geçirdikleri iş makinalarıyla yani 'POMA'larla (Polis olaylarına müdahale aracı) meydan okudular, kendi mahallelerinde ve Taksim Meydanı'nda birlik beraberlik mesajları verdiler. Bir kuşak 'TOMA'ları kovalayan POMA'larla anacak Çarşı'yı. Ama Beşiktaş'ın renkli ruhundan doğan güçlü dayanışma da Gezi Parkı'nın hafızasından silinmeyecek. Bu ruhu yeşerten ise 'planlı bir hareket' olmaksızın Gezi Parkı'nın arkasında duran Beşiktaş taraftar grubu Çarşı oldu” türünden analizler yapıldı. (Bkz. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/06/130614_carsi_gezi_cagil)
İngiliz Derin Devletinin Çerkeslere ilgisi!..
İsviçre de yapılan Lozan Konferansında tartışılan en önemli konulardan biri de “azınlık” sorunuydu. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ile Türk Delegasyonu Başkanı İsmet İnönü arasında azınlıklar hakkında uzun tartışmalar geçmiş, bu tartışmaların birinin konusunu da Çerkesler oluşturmuştur.
Curzon, Çerkeslerin azınlık statüsüne konulmasında ısrar etmiş, İsmet Paşa ise “Çerkesler bizim öz kardeşimiz. Onları Hristiyan ve Museviler gibi bizden ayrı göremeyiz, ayıramayız” demiş ve 24 Temmuz 1923’te imzalanan “Lozan Antlaşması” ile Çerkeslere azınlık hakkı tanınmamıştır.
Bu antlaşmadan bir ay sonra Çerkes Teavün Cemiyeti ile İstanbul Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti kapatıldı. Çerkes Numune Okulu ise Milli Eğitim Bakanlığının İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne verdiği emir ile 5 Eylül 1923 tarihinde kapatılmıştır.
23 Ağustos 1925 günü Cemiyetin yöneticilerinden olan Emekli General Nazmi Paşa ile General Dr. İsa Ruhi Paşa’nın evleri basıldı, özel evraklarına el konuldu, tutuklandılar. Ankara Merkez Komutanlığı’nda hapsedildiler. Yedi ay süre ile mahkemede yargılandılar.
İngiliz istihbaratının Çerkeslerle irtibatlarının tarihsel jeostratejik arka planı…
Bağımsızlık mücadelesi formatında ortaya çıkan bu direniş hareketlerinin tarihsel arka planında ne yazık ki, Kafkasya/Orta Asya ve Karadeniz’de Rus yayılmacılığına karşı projelendirilen İngiliz politikasının ayak izleri görülebilir. Sebebine gelince; Rus Çarlığı, kuzeyde Osmanlı Devleti’ nin sınır güvenliğini büyük ölçüde tehdit eden devasa bir güç olup çıkmıştı. Bir ucu İngiliz tüccarlara dokunmasa Osmanlı İmparatorluğu, İngilizler’in umurlarında değildi. Ne zaman Rus Çarlığı, Hindistan yolunu siyasi ve ekonomik çıkarları açısından çok önemli olarak gören İngiltere için de bir tehdit oluşturmaya başladı, işte o zaman dananın kuyruğu koptu.
Şeyh Şamil'in Rus ordusunda general ve Rus Çarına Yaver olan oğlu…
Ruslar’ın Güney Kafkasya’da büyük bir hızla ilerlemeleri, İngiltere ve Fransa’nın vazgeçilmez küresel çıkarları açısından tehlike sinyalleri verdiğinden, güç birliğine giderek, Ruslar’ı, Güney Kafkasya’dan uzaklaştırmak için harekete geçtiler. Kırım Savaşı’nın sebebi budur. Bizlere de “Sivastopal önünde yatar gemiler atarda İslam tıpunu yer gök iniler” türküsünü söylemek düştü.
Osmanlı bahriyesinde görevli İngiliz Amirali Adulphus Slade bir raporunda, Rusya'yı barışa zorlamak için Kafkasya'nın fethedilmesinin, bunu sağlamak için Çerkeslerin yanı sıra Şeyh Şamil ile iş birliği yapılmasının gerekli olduğunu ifade etti. Şeyh Şamil de Osmanlı yöneticilerine aynı teklifleri iletmişti.
Fakat gerek Şeyh Şamil'in Dağıstan’daki kritik durumu gerekse Osmanlı Devleti'nin tutumu, Kafkasya'daki Rus varlığını sona erdirecek harekatın gerçekleşmesini önledi, Beş evlilik yapan Şeyh Şamil'in 11 çocuğu oldu. Oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlı'nın hizmetine girerek 93 Harbi'nde Ruslara karşı savaştı.
3. Oğlu Çeçenistan’ın Bayanı köyünde 1839’da doğan Muhammed Şafii ise Rus ordusuna katılarak, tuğgeneralliğe kadar yükseldi. Şamil, Rusya’dan ayrılırken bu oğlunu Çar rehin almıştı. Hatta Rus Çarı'nın yaveriydi. Bir süre Moskova’da, Petersburg’da daha sonra Kazan’da yaşadı. Rusya'nın güneybatı kesiminde bulunan Stavropol Krayı’na bağlı, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında birçok müzisyen, sanatçı ve Rus aristokratların yaşadığı yer olarak bilinen Kislovodski’de 1906’da öldü. Uçke-ke köyüne gömüldü.
Kurtuluş Savaşı’nda Yunan - Çerkez işbirliği…
Sabrınız varsa anlatalım; İstiklal Harbi devam ediyor, TBMM Hükümeti, İngilizlerin üzerimize sürdüğü Yunan ordusu ile boğuşuyor. İngiliz istihbaratı ile irtibatlı İzmit eski mutasarrıfı Çule İbrahim Hakkı’nın gayretleri ile Yunan işgali altındaki İzmir’de kurulan Şark-ıKarib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti, 24 Ekim 1921 tarihinde “Çerkes Kongresi”ni toplar. Çule İbrahim Hakkı'nın etrafında toplanan bazı Çerkez gruplarının amacı, Yunanistan güdümünde bir özerk Çerkez Kölemen yönetimi kurmaktı.
24 Ekim 1921’de İzmir’de Şark-ı Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti/Yakın Doğu Çerkeslerinin Haklarını Sağlama Derneği bildiri yayınladılar.
Lozan’da (1923) Antlaşma’nın ana maddelerine ek olarak Yunan ve Türk tarafınca ilan edilmesi istenilen “Siyasi ve askeri af protokolü”nün mahiyeti ve kapsamı tartışılırken Çerkesler de buna dahil edilmek istenmişti.
Türk delegesyon, affın Müslüman olmayanlarla sınırlandırılmasını savunurken İngiltere, Lord Curzon aracılığıyla affın Müslümanları da kapsaması gerektiğini ileri sürer. Curzon lafı fazla dolandırmadan, “savaş sırasında yaşadıkları yerler yüzünden, Müttefik devletlerle sıkı temasta bulunan” ve sınır dışına kaçmış bulunan Çerkeslerin affını ister.
Diplomat bir istihbaratçı; Richard Moore…
Londra’nın Ankara Büyükelçisi Richard Moore, bölgesel fay hatları hareketliliğinin öncü artçı siyasi depremlere yol açtığı bir süreçte Türkiye’deydi. Moore’un ilgi alanları arasında golf, uzun yürüyüşler, tüplü dalış, Türk halıları ve porselen koleksiyonu gibi zevklerin yanında futbol tutkusu bulunuyor.
1990 yılından beri de Beşiktaş JK taraftarı olan Richard Moore, sosyal medyanın etkin kullanıcılarından. Beşiktaş spor kulübü üzerinden Türk kamuoyu ile kurduğu sempatik ilişki, rahat tavırları İngiliz soğukkanlılığını unutturan bir imaj bıraktı.
Londra görmüş Kayserili siyasetçi, bakan, başbakan ve dahi Cumhurbaşkanı olmuş Abdullah Gül de Beşiktaş taraftarı olduğunu her fırsatta söylüyordu. Demek ki ona Beşiktaşılık, Londra yıllarından miras.
İngiltere’nin önceki Ankara Büyükelçisi ve şimdiki MI6 direktörü Richard Moore, İngiltere olarak Gülen grubunu terör örgütü olarak görmediklerini, ancak 15 Temmuz darbe girişiminin ardında Fetullah Gülen hareketinin olduğunu bildiklerini söylemiş, aynı şekilde Suriye’deki PKK uzantısı PYD/YPG örgütüyle ilişkileri olduğunu açıklamış, ABD’den farklı olarak sadece bu örgüte silah vermediklerini belirtmişti.
Son söz:
Bir Futbol Kulübü, bir etnik topluluk ve bir gizli servis arasında ihdas edilmeye çalışılan olayların kısa hikayesiydi okuduklarınız. Son söz Çerkes asıllı Teşkilatı Mahsusa Başkanı Kuşçubaşı Eşref'in teşkilat içindeki yiğit soydaşlarına, yoldaşlarına selam olsun! Bu memleket için Zenci Musa kadar olamayanlar hiç konuşmasın, sussun!
Ömür Çelikdönmez
Teşkilat-ı Mahsusa'nın efsane başkanı Kuşcubaşı Eşref, Çerkes asıllıydı ve KadimTürk Devletinin serdengeçtisi olarak tarihe iz bıraktı. İngiliz casusu Lawrens'e nefes aldırmadı. Onun gibi binlerce Çerkes vatan topraklarını kanlarıyla suladı. Bu nedenle tüm Çerkezleri aynı kefeye koyamayız.
Nasıl ki Fatih, Yavuz, Genç Osman, II. Abdulhamid Osmanlı Padişahı ve Türktüler ama İstanbul’u İngiliz işgaline terk eden Vahdettin de Osmanlı Padişahı ve Türk'tü. II. Viyana kuşatmasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı düşman ordusu önünde yüzüstü bırakan Kırım Hanı Giray da Türktü.
Bu yazının amacı, yabancı gizli servislerin Türkiye'de yaşayan etnik gruplar üzerinden devlete nüfuz etme çabalarının deşifre edilmesidir. Çerkesler ve diğer Kafkas muhacirleri Türk Milletinin kardeşi ve canından bir parçadır.
Çarşı karışır mı bilmem? Ama gerçeği öğrenmek ve bunu içselleştirmek, her babayiğidin harcı değil, onu bilirim. Gezi Olaylarında “Çarşı”, ön saftaydı. “Çarşı”yı Gezi olaylarında kim çarşaf gibi doladı bir düşünün? O nedenle siyaset-spor ilişkisi kadar spor - istihbarat ilişkisi de incelenmeye değer. Spor, özellikle futbol günümüz toplumlarında çok büyük kitleleri yakından ilgilendiren, onların aktif katılımını sağlayan, onları harekete geçiren hemen hemen en önemli ve belki de tek olgu olma özelliğini taşıyor. Eğer bir toplumsal olgu, geniş yığınları böylesine ilgilendiren boyutlara ulaşıyorsa, bunun politika dışı kalması düşünülemez.
Futbol, Osmanlı’da ilk kez 1870’li yıllarda Selanik ve İzmir’de oynandı. 1890’lı yıllarda İstanbul’un Moda semtinde yaşayan İngilizler, futbolu İstanbul’a getiren ilk kişilerdi. İlk futbol kulübü İzmir'de İngilizler tarafından kurulmuştur. İngilizlerin ve Rumların ortaklaşa kurduğu Kadıköy Futbol Kulübü, bu anlamda İstanbul'un ilk kulübüdür. Anlaşmazlıklar çıkınca İngilizler, Moda Futbol Kulübü'nü, ardından Kadıköylü Rumlar da, Elpis ve Imogene kulüplerini kurarlar.
19. yüzyıl sonlarına doğru İngiltere’nin İstanbul’da bir futbol takımı kurdurduğunu öğrenen II. Abdülhamid, İngilizlere karşılık olması için adada bir futbol kulübü kurulması talimatını verir. Ancak The League 1'de mücadele eden futbol takımı Portsmouth FC'yi kurmaktı. Kulübün resmi kuruluş tarihi 5 Nisan 1898. Öyle ki II. Abdülhamit, bu kulübü İngilizlerle aynı amaca hizmet etsin, istihbarat faaliyetleri gerçekleştirsin diye kurmuş. Kulübün kurulduğu dönemde Osmanlı'nın kulübün yer aldığı Portsmouth kentine bir donanma gemisi yollaması gösteriliyor. Yani bu gemi hem kulübün kuruluşu hem de istihbarat elemanlarının yerleşimiyle bağlantılı olarak görülüyor. Kulübün armasında yer alan hilal ve yıldız, II. Abdülhamit'in emriyle yerleştiriliyor.
Türkiye’nin üç büyüklerinden ilk kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü. BJK 1903 yılında, Galatasaray Spor Kulübü 1905’te Fenerbahçe ise 1907 yılında kuruluyor.
Galatasaray kulübünün kurucularını bir araya getiren etkenin, her birinin Galatasaray Lisesi öğrencisi olmaları; Fenerbahçe kulübünün kurucularını bir araya getiren etkenin, her birinin Kadıköylü ve ağırlıklı olarak Saint Joseph Liseli olmaları gibi Beşiktaş kulübünün kurucularını bir araya getiren etken, tümünün Çerkes asıllı olmaları ve birbirleriyle bulunan akrabalık ilişkileridir.
Kulüpte tarih boyunca Çerkez kökenlilerin gücü ve etkinliği hep hissedildi. Osman Ferit Paşa’nın Beşiktaş kulübünün kurucuları olan oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket de Çerkez İttihat ve Teavün Cemiyeti’nde faal birer üye olarak çalışmalara katıldılar.
Futbol kulübünden Çerkes Cemiyetçiliğine…
Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 1903 yılında İstanbul'da kurulan spor kulübüdür. Bereket Jimnastik Kulübü adıyla kurulan kulüp, 26 Ocak 1911 tarihinde Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, adıyla tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Kulübün adında bulunan ilk kelime bereketin Çerkesçe karşılığı Berekhetiqo olup bazı kurucuların mensup olduğu Çerkes sülalesini anımsatıyor.
Beşiktaş Kulübünün Kurucuları: Ahmet Fetgeri (Aşeni)- Mehmet Fetgeri-Mehmet Şamil (Shaplı )-Hüseyin Bereket-Nazım Nazif (Ander) beylerdir. Tümü Çerkez asıllı akrabalardır. Yaşça en büyük olanlar 21-22 yaşındadır. Beşiktaş kulübünü kurarken Mehmet Şamil Bey 16, Hüseyin Bereket 14, Ahmet Fetgeri 15, Mehmet Fetgeri ise 13 yaşındadır. Şeref Bey Beşiktaş futbol şubesini 17 yaşındayken kurmuştur. Beşiktaş kulübünün ilk lokali Osman Paşa konağı bahçesinde yer alan hizmetlilere ait kulübedir. Kulübün ilk ismi de Bereketiko Jimnastik Kulübü’dür.
Bizzat BJK’nın resmi sitesinde şu bilgiler yer alıyor: Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Şhaplı), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20’ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir aileye mensuptular. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil’in soyundandı.
1908 yılının Ağustos ayında Şeyh Şamil’in oğlu Gazi Mehmet Paşa’nın İstanbul Koska’daki konağında bir araya gelen ilk üyeler Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti’nin temelini attılar. Koska’da yapılan ilk toplantıya katılanlara baktığımızda; birçok general ve paşanın yanı sıra dönemin önde gelen aydın ve edebiyatçılarını da görmekteyiz. Ahmet Cavit Therket Paşa, Mareşal Merted Abdullah Paşa, Mareşal Berzeg Zeki Paşa, Gazi Muhammed Fazıl Paşa, General Pooh Nazmi Paşa, General Şhaplı Osman Paşa, Loh Ahmet Hamdi Paşa, Met Çunatuko İzzet Paşa, İsmail Berkok, Ahmet Mithat Efendi ve Prof. Aziz Meker bu isimlerden birkaçıdır.
Çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti’nin resmi kuruluş tarihi 4 Kasım 1908’dir. Cemiyetin üyesi Çerkez Deli Fuat Paşa’nın İngiliz elçiliği müsteşarı Fiç Moris ile aralarından su sızmıyordu. Tam ismi Gerald Henry Fitz Maurice olan bu İngiliz casusu İrlanda Dublın 15 Temmuz 1865 doğumlu. Eski Hariciye Nazırı Lord Lousdovvn ailesine mensuptur. Her İrlandalı gibi Katolik’ti. MI6 Direktörü Richard Moore de İrlandalı. Bir de bakıyorsunuz onun torunu çıkıyor mu?
Mektepte iken en ziyade sevdiği ve çalıştığı dersler, başta Türkçe olmak üzere şark lisanları, coğrafya ve tarihti. Son derecede natuk ve cerbezeli idi. 1888 senesinde tercüman muavini olarak İngiltere Hariciye Nezareti konsolosluk şubesine girmiştir. Paşasından kapıcısına kadar Türklerden pek çok dost temin etmiştir.
Fitzmaurice, Osmanlı İmparatorluğu’nun önce askeri güç olarak sona erdirilmesi gerektiğine dair düşüncelerini Osmanlı devletini parçalama projesini haritalandıran Mark Sykes ile paylaşmıştır. Fitzmaurice’e göre Osmanlı Devleti, İtilaf güçlerini bölmek için bir anlaşmazlık kaynağıdır.
O, İngiltere’nin Kuveyt’te, Fransızların da Suriye’deki Hıristiyan vatandaşları tıpkı İmparatorluğun diğer bölgelerindeki Alman karşıtı ve İtilaf güçleri destekçisi Hıristiyan halk gibi uyandırabileceğini ve bu hareketin “Türk boyunduruğundan kurtuluş hareketlerinden biri” olabileceğini düşünmekteydi
Sykes ile görüşmesinin gerçekleştiğinde Selanik’te bulunmasının sebebi budur. Kısacası Sykes’ın görüştüğü kişilerden birisi olarak Fitzmaurice onun düşünce dünyasını etkileyebilecek en önemli şahsiyetlerdendi. Fakat aynı zamanda Ermenilerin, Arabların ve özellikle Bulgarların davasını benimsemiştir. Şarkî Rumeli’de ve Makedonya’da Bulgarlar içinde çok dolaşmıştır. İstanbul’daki İngiliz sefareti baş tercümanlığını da yapmış olan FiçMoris (Fitz Maurice), 73 yaşında 23 Mart 1939’da Londra’da, Serebral tromboz, Arterio Skleroz hastalıklarından öldü. Ateşi bol olsun!
Beşiktaş’ı kuranların babaları İngiliz Casusu Fitzmaurice ile birlikte II. Abdülhamid’e darbe yapacaklardı?
Sıradan bir tercüman olmayan Fitzmaurice, İngiltere’nin Osmanlı Devleti bünyesindeki pek çok konsolosluğa gerektiğinde vekalet etmiştir. Merkez ile yazışmalarında bir tercümandan çok daha çok bir İngiliz casusu gibi davranan Fitzmaurice, Büronun kurulduğu dönemden kısa bir zaman önce Deniz Kuvvetleri istihbarat biriminde görevlendirilmiştir.
Bu dönemde Balkanlarda bulunan Fitzmaurice, II. Abdulhamid’in Alman yanlısı Panislamist politikalarından rahatsız olmuşlardı. İstanbul’da özellikle Çerkes Paşalardan teşkil edilen bir hükümet darbesi vücuda getirmek için uğraş vermiştir. Ancak Yıldız İstihbarat Teşkilatı, bu oluşumu deşifre etti.
Darbe heyetinde yer alan Şhaplı Osman Ferit Paşa, 15 Mayıs 1887’de Şeyh Şamil’in oğlu Gazi Muhammed Paşa, Miralay Dağıstanlı Mehmed Fazıl Bey, Müşir Tuğa Fuad Paşa gibi Kafkasyalı önderlerin adının karıştırıldığı, Padişahı tahttan indirmeye yönelik bir komplo isnadıyla bir üst dereceye yükseltilerek Medine Muhafızlığı’na atandı ve İstanbul’dan uzaklaştırıldı. İngiliz diplomat casusu Gerald Henry Fitz Maurice’ın bir diğer darbe teşebbüsü de “31 Mart Vakıası”dır.
MİT mensubu Süleyman Rıza Seba ve BJK
Beşiktaş’ın efsane başkanı Abhaz asıllı Süleyman Seba; Türk Futbol Tarihinde iz bırakmış bir isim. Seba, kurucularının tamamının (Ahmet Fetgeri Aşeni, Mehmet Fetgeri Aşeni, Mehmet Şamil Şhaplı, Hüseyin Bereket Şhaplı ve Nazım Nazif Ander) Çerkes olduğu Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün 1984-2000 yılları arasında 16 yıl başkanlığını yaptı.
1926 Sakarya, Hendek doğumlu, Kabataş Erkek Lisesi mezunu, Beşiktaş’ın eski başkanı Süleyman Seba’nın MİT mensubiyeti sır değil. 1946′da Kabataş Erkek Lise’sinden mezun olan Süleyman Seba, babasının isteği üzerine Mimar Sinan Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Filolojisi Bölümü’ne kaydını yaptırdı.
1947 yılında İnönü Stadyumu’nun açılış maçında İsveç’in AIK takımına attığı gol, bu stadyumda bir Türk futbolcusunun attığı ilk gol olarak tarihe geçti. 1950 yılında Beşiktaş futbol takımının Amerika’ya davet edilmesiyle, babasını üzmek pahasına, okulunu bırakarak, çok sevdiği Beşiktaş’la bir ay süreyle Amerika’ya gitti.
1954 yılında menisküs geçirip futbolu bırakmak zorunda kalana kadar, sekiz sene Beşiktaş forması altında ter döktü ve 44 gol kaydetti. 1957 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne üye oldu. İlk kez 1963 yılında Selahattin Akel’in sonraları sırasıyla; 1964′te Hakkı Yeten, 1968′de Talat Asal, 1970′de Ağası Şen ve 1977′de Gazi Akınal’ın oluşturdukları listelerde yönetim kurulunda yönetici olarak görev yaptı.
13 Şubat 2000 tarihinde BJK Mali ve Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayla başkanlık görevine veda etti. Beşiktaş’a yıllarca başarıyla hizmet eden Süleyman Seba’ya “Onursal Başkanlık” unvanı verildi ve camianın daima birleştirici gücü olarak görüldü.
Kamuoyunda çok bilinmese de Hendekli “Tsıba Sülalesi”ne mensup bir Abhaz olan Süleyman Seba’nın ardından Kafkas Diasporası kurumları da taziye mesajları yayınladı. Ağustos 2021’de Abhazya Cumhuriyeti Merkez Bankası, Beşiktaş’ın Abhaz asıllı efsane başkanı merhum Süleyman Seba'nın anısına gümüş madeni para bastırdı.
Nasıl oluyor da Beşiktaş’ın 8 numara orta saha oyuncusu Milli İstihbarat Teşkilatı’na intisap ediyor? Bu sorunun cevabı Beşiktaş’la, Teşkilat-ı Mahsusa, Teşkılat-ı Mahsusa ile de Çerkezlerin arasındaki organik ilişkiyi anlamakla mümkün. Beşiktaş kurucularının çoğunluğu İttihatçılar’dan çıkmış Teşkılat-ı Mahsusa üyesi. Kurtuluş Savaşı döneminde de karakol gibi mücadelesine destek veren istihbarat örgütlerinin önde gelen isimleri de yine Beşiktaşlı. Hepsinin de ortak özelliği var; Çerkez olmaları.
İstihbarat güvenilir insanlarla yapılması gereken iş olduğu için, elemanlar seçilirken aynı kültürü almış insanlardan seçiliyor. Süleyman Seba hem bir Beşiktaşlı hem de Çerkez olduğundan belki de kaçınılmaz mesleği oydu. Sakatlandıktan sonra Et Balık Kurumu’nda çalışmasından sonra Çerkez arkadaşlarının yönlendirmesiyle kendi deyimiyle ‘daire’ye katılıyor.
Sakatlığı sebebiyle futboldan erken emekli olması sonrası kulüp üyesi oluyor ve 70’lerin ikinci yarısından itibaren de Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Müdürlüğü’nde çalışıyor. Seba’nın “personel işlerine baktığı” belirtiliyor.
1984’te Beşiktaş Başkanı seçilince görevi bıraktığı doğruysa, 1977 ile 1984 arasında MİT İstanbul Bölge Başkanlığı yapan Nuri Gündeş’le birlikte çalışmış olması gerekir. Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı, Şükrü Balcı vs. gibi isimlerle ilişkilerinin ötesinde MİT İstanbul Bölge Başkanı olmasıyla yeterince şüphe uyandıran Nuri Gündeş’in altında çalışan Seba’nın MİT’teki görevinin ne kadar tayin edici seviyede olduğu, Seba’nın MİT’in günahlarında ne kadar payı olduğu ayrı bir tartışma konusu.
Nuri Gündeş kim peki?
Hani yıllar önce bir canlı yayın sırasında Alaattin Çakıcı sorulunca “Dinliyorsa gözlerinden öperim” diyen meşhur MİT’çi. Mehmet Eymür’ün 1987’de basına sız(dırıl)an Birinci MİT Raporu’nda mafya ile ilişkileri, yolsuzlukları anlatılan, Susurluk Komisyonu’na verdiği ifade çok konuşulan ünlü istihbarat şefi. Süleyman Seba’yı 1984’te Beşiktaş başkanı yapan da Nuri Gündeş.
Seba, 1954’te alınmış MİT’e. Aynı yıl Beşiktaş’ta futbol oynamayı bırakmış. Avcıoğlu-Madanoğlu örgütü içine yerleştirilen Mahir Kaynak’ın vaka subaylığını yaptığı dönemde, İstanbul MİT Bölge Daire Başkanlığı’nın ‘kontrkomünizm’ yani “Komünizmle Mücadele" şubesinin önemli bir memuru. Mahir Kaynak, 12 Mart’ın en önemli isimlerinden biri. Bir cunta faaliyetinin içine MİT tarafından yerleştiriliyor. Yıllarca bilgi taşıyor dışarıya. Ve yakalanmıyor, ilginçtir, kendi teşkilatı tarafından deşifre ediliyor. Her ajanın bir vaka, bir de değerlendirme ya da dosya subayı/görevlisi denilen irtibatları vardır.
Diyelim ki ajansın; her gün MİT binasına girip çıkamazsın, ikinci gün üçüncü gün açığa çıkarsın. İrtibatı sağlayan, özel ayarlanan buluşmalar aracılığıyla o vaka subayıdır; ajan bilgi verir, yeni talimat alır. Mahir Kaynak’ın uzun süre vaka subaylığını yapan kişi Süleyman Seba... Aslında 12 Mart’ın perde arkasında bugüne kadar hiç adı duyulmamış kişilerden biri. Beşiktaş Kulübü Onursal Başkanı Süleyman Rıza Seba 13 Ağustos 2014 günü tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi’nde 88 yaşında yaşamını yitirdi.
Beşiktaş, Gezi Olayları ve Çarşı…
Beşiktaş camiasının tamamını Çarşı grubu ile aynı kefeye koymak etik olmaz. Çarşı, Beşiktaş taraftarları içinde bir grub. Çarşı’nın politik duruşu, doğal olarak Beşiktaş Kulübü’nün yönetiminin görüşünü yansıtmaz. Bununla birlikte Çarşı, BJK ile özdeşleşmiş.
FETÖ’nün provokasyonu ile başlatılan Gezi Parkı olaylarında yer alan Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı'nın üyeleri darbeyle suçlandılar. Çarşı, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün taraftarlarından oluşan belli bir grub. 1982 yılında kurulan Çarşı grubu, futbol maçlarını ağırlıklı olarak Kapalı Tribün'de izliyor. En bilinen sloganları ise "Çarşı her şeye karşı!" ve "Evdeki hesap Çarşıya uymaz". En tanınan amigoları Alen Markaryan isimli Ermeni asıllı Türk vatandaşı.
Çarşı’nın Gezi Parkı Eylemlerindeki rolüne kimler övgü düzmedi ki? İngiliz istihbaratının propaganda aracı BBC Türkçe’de; “Gezi Parkı eylemleri birçok farklı siyasi, kültürel ve sosyal topluluğu bir araya getirdi. Tribünlerde birbirlerini hedef alan taraftar gruplarının, Gezi Parkı'na destek için Taksim'de omuz omuza boy göstermesi ise dayanışma ruhunu besledi. TOMA'lara ele geçirdikleri iş makinalarıyla yani 'POMA'larla (Polis olaylarına müdahale aracı) meydan okudular, kendi mahallelerinde ve Taksim Meydanı'nda birlik beraberlik mesajları verdiler. Bir kuşak 'TOMA'ları kovalayan POMA'larla anacak Çarşı'yı. Ama Beşiktaş'ın renkli ruhundan doğan güçlü dayanışma da Gezi Parkı'nın hafızasından silinmeyecek. Bu ruhu yeşerten ise 'planlı bir hareket' olmaksızın Gezi Parkı'nın arkasında duran Beşiktaş taraftar grubu Çarşı oldu” türünden analizler yapıldı. (Bkz. https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/06/130614_carsi_gezi_cagil)
İngiliz Derin Devletinin Çerkeslere ilgisi!..
İsviçre de yapılan Lozan Konferansında tartışılan en önemli konulardan biri de “azınlık” sorunuydu. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ile Türk Delegasyonu Başkanı İsmet İnönü arasında azınlıklar hakkında uzun tartışmalar geçmiş, bu tartışmaların birinin konusunu da Çerkesler oluşturmuştur.
Curzon, Çerkeslerin azınlık statüsüne konulmasında ısrar etmiş, İsmet Paşa ise “Çerkesler bizim öz kardeşimiz. Onları Hristiyan ve Museviler gibi bizden ayrı göremeyiz, ayıramayız” demiş ve 24 Temmuz 1923’te imzalanan “Lozan Antlaşması” ile Çerkeslere azınlık hakkı tanınmamıştır.
Bu antlaşmadan bir ay sonra Çerkes Teavün Cemiyeti ile İstanbul Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti kapatıldı. Çerkes Numune Okulu ise Milli Eğitim Bakanlığının İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne verdiği emir ile 5 Eylül 1923 tarihinde kapatılmıştır.
23 Ağustos 1925 günü Cemiyetin yöneticilerinden olan Emekli General Nazmi Paşa ile General Dr. İsa Ruhi Paşa’nın evleri basıldı, özel evraklarına el konuldu, tutuklandılar. Ankara Merkez Komutanlığı’nda hapsedildiler. Yedi ay süre ile mahkemede yargılandılar.
İngiliz istihbaratının Çerkeslerle irtibatlarının tarihsel jeostratejik arka planı…
Bağımsızlık mücadelesi formatında ortaya çıkan bu direniş hareketlerinin tarihsel arka planında ne yazık ki, Kafkasya/Orta Asya ve Karadeniz’de Rus yayılmacılığına karşı projelendirilen İngiliz politikasının ayak izleri görülebilir. Sebebine gelince; Rus Çarlığı, kuzeyde Osmanlı Devleti’ nin sınır güvenliğini büyük ölçüde tehdit eden devasa bir güç olup çıkmıştı. Bir ucu İngiliz tüccarlara dokunmasa Osmanlı İmparatorluğu, İngilizler’in umurlarında değildi. Ne zaman Rus Çarlığı, Hindistan yolunu siyasi ve ekonomik çıkarları açısından çok önemli olarak gören İngiltere için de bir tehdit oluşturmaya başladı, işte o zaman dananın kuyruğu koptu.
Şeyh Şamil'in Rus ordusunda general ve Rus Çarına Yaver olan oğlu…
Ruslar’ın Güney Kafkasya’da büyük bir hızla ilerlemeleri, İngiltere ve Fransa’nın vazgeçilmez küresel çıkarları açısından tehlike sinyalleri verdiğinden, güç birliğine giderek, Ruslar’ı, Güney Kafkasya’dan uzaklaştırmak için harekete geçtiler. Kırım Savaşı’nın sebebi budur. Bizlere de “Sivastopal önünde yatar gemiler atarda İslam tıpunu yer gök iniler” türküsünü söylemek düştü.
Osmanlı bahriyesinde görevli İngiliz Amirali Adulphus Slade bir raporunda, Rusya'yı barışa zorlamak için Kafkasya'nın fethedilmesinin, bunu sağlamak için Çerkeslerin yanı sıra Şeyh Şamil ile iş birliği yapılmasının gerekli olduğunu ifade etti. Şeyh Şamil de Osmanlı yöneticilerine aynı teklifleri iletmişti.
Fakat gerek Şeyh Şamil'in Dağıstan’daki kritik durumu gerekse Osmanlı Devleti'nin tutumu, Kafkasya'daki Rus varlığını sona erdirecek harekatın gerçekleşmesini önledi, Beş evlilik yapan Şeyh Şamil'in 11 çocuğu oldu. Oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlı'nın hizmetine girerek 93 Harbi'nde Ruslara karşı savaştı.
3. Oğlu Çeçenistan’ın Bayanı köyünde 1839’da doğan Muhammed Şafii ise Rus ordusuna katılarak, tuğgeneralliğe kadar yükseldi. Şamil, Rusya’dan ayrılırken bu oğlunu Çar rehin almıştı. Hatta Rus Çarı'nın yaveriydi. Bir süre Moskova’da, Petersburg’da daha sonra Kazan’da yaşadı. Rusya'nın güneybatı kesiminde bulunan Stavropol Krayı’na bağlı, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında birçok müzisyen, sanatçı ve Rus aristokratların yaşadığı yer olarak bilinen Kislovodski’de 1906’da öldü. Uçke-ke köyüne gömüldü.
Kurtuluş Savaşı’nda Yunan - Çerkez işbirliği…
Sabrınız varsa anlatalım; İstiklal Harbi devam ediyor, TBMM Hükümeti, İngilizlerin üzerimize sürdüğü Yunan ordusu ile boğuşuyor. İngiliz istihbaratı ile irtibatlı İzmit eski mutasarrıfı Çule İbrahim Hakkı’nın gayretleri ile Yunan işgali altındaki İzmir’de kurulan Şark-ıKarib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti, 24 Ekim 1921 tarihinde “Çerkes Kongresi”ni toplar. Çule İbrahim Hakkı'nın etrafında toplanan bazı Çerkez gruplarının amacı, Yunanistan güdümünde bir özerk Çerkez Kölemen yönetimi kurmaktı.
24 Ekim 1921’de İzmir’de Şark-ı Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti/Yakın Doğu Çerkeslerinin Haklarını Sağlama Derneği bildiri yayınladılar.
Lozan’da (1923) Antlaşma’nın ana maddelerine ek olarak Yunan ve Türk tarafınca ilan edilmesi istenilen “Siyasi ve askeri af protokolü”nün mahiyeti ve kapsamı tartışılırken Çerkesler de buna dahil edilmek istenmişti.
Türk delegesyon, affın Müslüman olmayanlarla sınırlandırılmasını savunurken İngiltere, Lord Curzon aracılığıyla affın Müslümanları da kapsaması gerektiğini ileri sürer. Curzon lafı fazla dolandırmadan, “savaş sırasında yaşadıkları yerler yüzünden, Müttefik devletlerle sıkı temasta bulunan” ve sınır dışına kaçmış bulunan Çerkeslerin affını ister.
Diplomat bir istihbaratçı; Richard Moore…
Londra’nın Ankara Büyükelçisi Richard Moore, bölgesel fay hatları hareketliliğinin öncü artçı siyasi depremlere yol açtığı bir süreçte Türkiye’deydi. Moore’un ilgi alanları arasında golf, uzun yürüyüşler, tüplü dalış, Türk halıları ve porselen koleksiyonu gibi zevklerin yanında futbol tutkusu bulunuyor.
1990 yılından beri de Beşiktaş JK taraftarı olan Richard Moore, sosyal medyanın etkin kullanıcılarından. Beşiktaş spor kulübü üzerinden Türk kamuoyu ile kurduğu sempatik ilişki, rahat tavırları İngiliz soğukkanlılığını unutturan bir imaj bıraktı.
Londra görmüş Kayserili siyasetçi, bakan, başbakan ve dahi Cumhurbaşkanı olmuş Abdullah Gül de Beşiktaş taraftarı olduğunu her fırsatta söylüyordu. Demek ki ona Beşiktaşılık, Londra yıllarından miras.
İngiltere’nin önceki Ankara Büyükelçisi ve şimdiki MI6 direktörü Richard Moore, İngiltere olarak Gülen grubunu terör örgütü olarak görmediklerini, ancak 15 Temmuz darbe girişiminin ardında Fetullah Gülen hareketinin olduğunu bildiklerini söylemiş, aynı şekilde Suriye’deki PKK uzantısı PYD/YPG örgütüyle ilişkileri olduğunu açıklamış, ABD’den farklı olarak sadece bu örgüte silah vermediklerini belirtmişti.
Son söz:
Bir Futbol Kulübü, bir etnik topluluk ve bir gizli servis arasında ihdas edilmeye çalışılan olayların kısa hikayesiydi okuduklarınız. Son söz Çerkes asıllı Teşkilatı Mahsusa Başkanı Kuşçubaşı Eşref'in teşkilat içindeki yiğit soydaşlarına, yoldaşlarına selam olsun! Bu memleket için Zenci Musa kadar olamayanlar hiç konuşmasın, sussun!
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.