deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

Ermeni Taşnak-Hizbullah işbirliği Gazze’yi unutturdu!

Isparta 26.09.2024 - 07:54, Güncelleme: 26.09.2024 - 09:21
 

Ermeni Taşnak-Hizbullah işbirliği Gazze’yi unutturdu!

Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Hizbullah Şiî inançlı, siyasi ve askeri parti. Lübnan Hükümetinin en güçlü ortağı. Hasan Nasrallah;  1994 yılından beri Hizbullah’ın genel sekreteri.  İran Devrimini Orta Doğu‘da yayma amacı taşıyan Hizbullah, İsrail’i, işgal ettiği Güney Lübnan‘dan çıkartmak için 1982’de kurulmuştu. Hizbullah  ABD ve  Avrupa  askerlerinin  Lübnan‘ı terketmesi için birçok kanlı eylemde bulundu. 1983 yılında  ABD  Elçiliğine yapılan saldırıda,  17’si Amerikalı  63 kişi öldü.  Aynı yıl içinde ABD kışlalarına yapılan saldırıda 241 Amerikalı asker öldü. Bu saldırılardan kısa bir süre sonra ABD bütün askerlerini Lübnan‘dan geri çekti. O tarihten itibaren Hizbullah olmadan Lübnan’ da hükümet  kurulamıyor. Hizbullah, Tahran yönetiminin Akdeniz’e açılma  stratejisi kapsamında, Şii Kuşak projesinin en önemli aktörüdür.  Lübnan Ermenileri Hizbullah saflarında  Yok daha neler?  Mümkün mü?  Olur mu öyle şey?  vs. vs. ne derseniz deyin maalesef bu bir iddia değil ve sosyal bir gerçeklik, de facto bir durum.  Müfteri olmaktan Allah’a sığınırım. Bu işin dünya ahiret sorumluğu var. Öyle ağzı olanın konuşacağı bir mesele değil. Sanırım bu kadar açıklama yeter. Gelelim şimdi mevzuya:     Lübnan’da  150 bin ile 200 bin civarında  Ermeni yaşıyor. Lübnan’ın çok dinli yapısı göz önüne alındığında, farklı etnik grupların Hizbullah ile farklı şekillerde ilişkiler kurabileceği  bilinmektedir.  Lübnan Ermeni toplumu arasında en büyük siyasi desteğe sahip, Lübnan’daki Ermeni Devrimci Federasyonu Taşnak/ARF Hizbullah ile   siyasi birliktelik içinde. Bu nedenle  Ermeniler, Hizbullah ile koalisyon kurmanın siyasi çıkarlarına hizmet ettiği kanaatindeler.   Taşnak Hizbullah  ilişkileri  Mayıs 2022’de Beyrut Limanındaki büyük patlamadan sonra    seçimlere gidildi ve Hizbullah’a yakınlığı ile bilinen Ermeni Taşnak Partisi, Hizbullah saflarından seçime girdi,  üç sandalye kazandı. Meclis’e giren Ermeni siyasetçilerden üçü Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnak Partisi) adayı: Hagop Pakradounian, Hagop Terzian, George Bouchikian oldu.   Lübnan’daki Ermeni toplumunun politik ve kültürel hayatlarında rol oynayan üç partiden söz edilebilir.  Bunlar Taşnak, Hınçak, Ramgavar  adlı siyasi partilerde kümelenmiş durumdalar. Türkiye’den sürülen Ermenilerin partisi olarak bilinen Taşnakçılar da Lübnan’da bulunan Kilikya Patriğine bağlı ayrı bir kilise örgütü kurdular.  Hizbullahı yöneldiren İran üst aklı Lübnan Ermenilerinin, Osmanlı Devleti’nden miras dinî ve etnik problemlerini Türkiye karşıtlığını ile sentezleyerek  işbirliğine dönüştürdüler.  Bu işe yaramış olmalı ki; Lübnan Ermenileri Hizbullah’ın da aralarında bulunduğu diğer gruplarla birlikte İsrail’in Lübnan işgaline karşı savaştılar.  Suriye iç savaşında Esad rejimi yanında aktif pozisyon alan Hizbullah, Suriye Ermenilerinden bir gruba, Lübnanlı Ermenilerin idaresinde savaş eğitimi vermekle kalmadı, savaş eğitimi verilen Ermenilerden bazıları, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşa katılmak üzere bölgeye gönderildiler.  Lübnan’da Ermeniler ve Hizbullah nasıl bir dayanışma var ?  Lübnan’daki Ermeni Taşnak Partisi ile Hizbullah arasındaki işbirliği, genellikle sınırlı ve pragmatik bir ilişki şeklinde gelişiyor. Her iki parti de Lübnan’da önemli etnik ve dini grupların temsilcisi olarak yer alıyor. Taşnak Partisi, Ermeni toplumu için, Hizbullah ise Şii toplumu için önemli bir siyasi aktör. Her ne kadar resmi bir ittifak olmasa da, belirli konularda ortak bir dil bulabiliyorlar.  Özellikle, Ermeni toplumunun güvenliği ve bölgedeki istikrar konularında bazı ortak noktaları var. Taşnak Partisi, zaman zaman Hizbullah ile iletişim kurarak Ermeni toplumunun çıkarlarını savunma çabası içinde. Ancak bu iletişim, genellikle pragmatik bir düzeyde kalıyor.  Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan ile olan ilişkileri, her iki partinin de işbirliğini  tetikliyor.  Sanki ortak düşman Türkler gibi. Özellikle, Azerbaycan ile olan çatışmalarda karşılıklı destek arayışları  vardı. Ermeni Taşnak Partisi ile Hizbullah arasındaki işbirliği, siyasi ihtiyaçlar ve bölgesel dinamiklere bağlı olarak şekilleniyor ve sürekli değişen/gelişen bir ilişkiyi yansıtıyor. İranlı Ermeniler gibi Hristiyan bir azınlığın, dini ve etnik kimlikleri nedeniyle Şii Müslüman bir örgüt olan Hizbullah’a katılması olasılığı çok düşük görülse de İran istihbaratında hatırı sayılır Ermeni asıllı İranlı var. Bunlar Azerbaycan ile  Türkiye düşmanlığı ile motivasyonuna sahipler.  İran İstihbaratında görevli Ermeni personel aracılığıyla gerek İran Ermenilerinden gerekse Suriye Ermenilerinden  grupların  Hizbullah’a  iştirakleri  biliniyor. Yine Kuzey Irak ve Suriye Ermenilerinden hatta  Dağlık Karabağ savaşında yer alan bazı Ermenilerin İran ordusu bünyesinde  yer aldığı iddia edliyor.  Diaspora ve merkez ilişkisi  Ermenistan, İsrail’in Lübnan’a karşı  saldırılarını her fırsatta karşı çıkıyor, kınıyor.  Bunun üç önemlii sebebi var. İlki Lübnan’da hatırı sayılır bir Ermeni nüfusunun yaşaması. Ermeniler onlarca yıldır Lübnan hükümeti ve parlamentosunda temsil ediliyor. 1998-2007 yılları arasında Lübnan devlet başkanı olarak görev yapan Emile Lahoud’un annesi Ermeni etnisitesinden Adrene Bacakyan idi. Emile Lahoud, İran ve Suriye tarafından desteklenmişti.  İkincisi 44 günlük savaş sırasında Azerbaycan İsrail dayanışması denilebilir. Hatta 2021’de  Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, İsrail toplumunun Dağlık Karabağ’daki savaş sırasında Bakü’yü samimi bir biçimde desteklediğini ifade ederek, İsrail’den alınan silahların zaferde ‘olağanüstü bir rolü’ olduğunu kaydetmişti.  Üçüncüsü ise  Erivan ve Tahran   arasındaki işbirliği ve bunun Lübnan’da Ermeni Taşnak-Hizbullah dayanışması olarak ortaya çıkması. İran, Dağlık Karabağ’ın  Ermeni çetelerince işgal edilmesine ve masum sivil Azerbaycan halkının katledilmesine sesini çıkarmamıştı. Çünkü Erivan ve Tahran birbirlerini stratejik müttefik nitelendiriyor.   Rus kaynakları, Tahran’ın Erivan ile koordinasyon halinde silahlı kuvvetlerini Ermenistan topraklarına sokabileceğini öne sürüyor. Ermenistan, Ukrayna’daki çatışmanın başlangıcından bu yana Rusya’ya askeri teçhizat transferi için kanallardan biri olmuştur. Bu hamle, Azerbaycan ve Türkiye’nin Zangezur ulaşım koridorunu kurmasını engellemeyi amaçlamaktadır.  İran, “Siyonistler ve NATO projesi” olarak adlandırılan bu koridoru, Rusya’yı atlayarak Doğu’dan Avrupa’ya giden alternatif rotalardan biri olarak görmektedir. İran’ın görüşüne göre, bu koridor İran’ı Ermenistan’dan ayıracak ve böylece hem İslam Cumhuriyeti’ne hem de İslam Cumhuriyeti’nden gizli sevkiyatlar için önemli bir kanalı kesintiye uğratacaktır.  İran’ın Suriye’deki eski büyükelçisini Mehdi Sobhani’yi Ermenistan’a ataması önemli bir gösterge. İran’ın Şam ve Beyrut’taki büyükelçisinin pozisyonu sadece diplomatik önemle sınırlı değil.  Aynı zamanda askeri bir rütbe de taşıyor. Büyükelçi, Lübnan Hizbullahı, Esad rejimi ve IRGC ile koordinasyondan sorumluydu. Sobhani’nin atanması, Erivan’ın Tahran için askeri önemini ortaya koyuyor ve İran Devrim Muhafızlarının  Azerbaycan ile gerginliği tırmandırmayı planladığını gösteriyor. Beyruttaki Hizbullah’a neyse yani onu niye ilgilendiriyor da İran birliklerinin Ermenistan sınırına yakın olduğu görüntüleri, Hizbullah’ın Telegram kanalı üzerinden de paylaşıldı ve İran güçlerinin yerlerini gösteren bir harita yayınlandı. Bu tamamen Hizbullah’ın kanatları altında faaliyet gösteren Taşnakçılara  mesaj olarak yorumlanmıştı.  Türkiye Hizbullahı nasıl görüyor? Gayet iyi/net görüyor. Her adımını izliyor. İran’ın Şii Kuşak projesinin aktörü olduğunu biliyor.  İran ve Fransa destekli Hizbullah’ın Suriye’de Türk askeri birliklerine karşı nasıl eylem ortaya koyduğunun farkında.  Her doğruyu her yerde söylemek doğru değilse de Türkiye’nin Lübnan Hizbullah’ına, özellikle Suriye’de Türk ordusuna karşı cephe almasından dolayı diş bilediğini söylenebilir. Madem konuyu açtık, yeri gelmişken belirtelim, Hizbullah sadece Suriye’de değil Ermeni çetelerin yuvalandığı Dağlık Karabağ’da ve hatta Kuzey Irakta dahi Türk ordusuna karşı savaştılar. Lübnan’da Ermeni karşıtı gösteriden bir görüntü (2020) Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığı Türkiye’nin bölgesel çıkarlarıyla çelişiyor mu? Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığı, Türkiye’nin bölgesel çıkarlarıyla bazı yönlerden çelişiyor.  Mesela  İran ve Fransa destekli Hizbullah, Türkiye açısından uzun vadede düşman konseptine geçebilecek siyasi ve askeri bir örgüt. Türkiye, İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamak konusundaki niyetini gizlemiyor. Bu da Hizbullah’ın varlığını sorunlu hale getiriyor.  Diğer bir hususta Suriye Krizi. Hizbullah, Suriye’deki Esad rejimine destek veriyor. Türkiye, Suriye’deki muhalif grupları desteklediği için bu durum, Ankara’nın stratejik çıkarlarıyla çelişiyor. Ayrıca  Türkiye, PKK ile mücadelesinde Hizbullah’ın hem Lübnanlı hem de Suriyeli  Kürt gruplar üzerindeki etkisini göz önünde bulunduruyor. O nedenle  Hizbullah’ın bolgesel mevcudiyeti Türkiye’nin güvenlik politikalarıyla çatışabilir. Türkiye, Akdeniz eksenli bölgesel istikrarın korunmasını istemekte, ancak  Lübnanda Hizbullah’ın varlığı  zaman zaman bu istikrarı tehdit ediyor.  Hizbullah’ın dağıtılmasında mutabık olanlar  Hizbullah’ın dağıtılması, özellikle bazı bölge ülkeleri için stratejik faydalar sağlayabilir. İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamak için Hizbullah’ın zayıflaması, Suudi Arabistan/Riyad için önemli bir hedef. Benzer bir istek Birleşik Arap Emirlikleri için de geçerli.  İran ile olan gerilimleri artırmak ve kendi güvenliklerini sağlamak adına Hizbullah’ın gücünü kırmak isteyebilirler. Mısır’ı da unutmamak gerekir. Çünkü Hizbullah’ın etkisinin azalması, Mısır’ın bölgedeki istikrarı koruma çabalarına katkıda bulunabilir. Belki Ürdün Hizbullah’ın tasfiyesini en çok isteyen ülkelerden birisidir.  Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimininde  İran destekli gruplara karşı kendi pozisyonlarını güçlendirmek için Hizbullah’ın zayıflamasını isteyecektir.  Türkiye ve Hizbullah arasında ne tür bir ilişki var? Türkiye ve Hizbullah arasında doğrudan bir ilişki olmamakla birlikte, ilişkiler dolaylı ve karmaşık dinamikler içerir. Çünkü Ankara diplomasisi, Hizbullah’ı direkt muhatap almıyor. Türkiye’nin nezdinde Lübnan devleti ve hükümeti, birincil derecede   muhataptır.  Türkiye, Hizbullah’ı İran’ın bölgedeki bir uzantısı olarak görüyor. Türkiye, kendi güvenliğini sağlama amacıyla Hizbullah’ın faaliyetlerini dikkatle  takipte.  Özellikle Türkiye’deki bazı  İran yanlısı dini ve siyasi grupların Hizbullah ile olan ilişkileri, Ankara’nın güvenlik politikalarıni bu alanda gözden gecirmesini sağlıyor.   Buna rağmen Türkiye’nin Ortadoğu’daki genel politikaları doğrultusunda  Hizbullah ile dolaylı iletişiminden söz edilebilir. Türkiye, Lübnan’da farklı gruplarla diyalog kurduğu gibi Hizbullah ile  de görüşür.  Hizbullah’ı dağıtma stratejisi tıkır tıkır işliyor!  Hizbullah’ı dağıtma kimin işine gelir?  Neden hangi ülkeler ne sebeble Hizbullah’tan kurtulmak ister? Hizbullahın kime ne zararı veya kime ne faydası var? Gelinen noktada İsrail’in lübnana doğru yayılma ve Ortadoğu’yu kontrol etme   isteğinin can verdigi vücut buldurduğu Hizbullah yine İsrail aracılığıyla   tasfiye ediliyor.  İlk etap  Beyrut  limanının  patlatılması  Doğu Akdeniz‘in en önemli limanlarından biri olan Beyrut Limanı;  Ürdün, Suudi Arabistan, Irak ve diğer Körfez ülkelerinin Akdeniz üzerinden müttefikleri Batı ülkeleri ile bağlantısını sağlayan ve bu Batı emperyalizminin uydu yönetimleri açısından jeostratejik öneme sahip. Stratejik konumu nedeniyle Doğu Akdeniz‘in en büyük ve en işlek limanlarından biri.  Dünyanın en büyük denizcilik nakliye şirketleri tarafından aktarma merkezi olarak kullanılan Beyrut Limanı, Lübnan ekonomisinin atar damarı. Şimdi o damar, kesilmekle kalmadı, damarı besleyen ne varsa imha edildi.  Kim yaptı neden yaptı nasıl yaptı?” sorularının cevabını bilenler mutlaka vardır.  “Üçler Yediler Kırklar” acaba ne murat etmiştir? Ne İran ne de Hizbullah Gazze’nin vebalinden kurtulamaz  Gazze’de neredeyse bir yıldır süren savaşta,     yerleşim yerleri enkaza dönüştü. Alt yapı diye birşey kalmadı. Çağdaş dünya üç maymunu   oynuyor.  Sonuçta binlerce insan hayatını kaybbetti.  Bunların arasında  çocuklar,  kadınlar,  yaşlılar  var. Siyonist katil İsrail  hükümeti, dünyanın gözü önünde   Gazze halkını katletmekten geri kalmıyor.  Adı İslam Devleti olan İran yalancıktan bağırıp çağırıyor. Daha başkent Tahran da öldürülen  Hamas Lideri İsmail Haniye’nin sözde intikamını alacaklar. Oysa gönüllülerden  oluşturduğu Kudüs Tugayları bile var. Suriye de Şii Afganların iştirak ettiği   Fatımiyyun Milis gücü, Lübnanda ise İran dini lideri Seyyid Ali Hamaney’den talimat alan Nasrallah’ın başında olduğu Hizbullah var.    Uzun lafın  kısası  Gazze İsrail uçakları ve tanklarının bombaları altında can verirken, Hizbullah’ın gıkı çıkmadı. Kuzuların sessizligğne büründüler. Oysa kasab bıçağının çoktan kemiğe  dayandığının farkında olmadılar.  Gazze halkının Müslümanlığı, din kardeşliği  falan Hizbullah’ın umurunda değil. İslam kardeşliği  Ümmet bilinci falan  onlar için vız gelir tırıs gider. Gayri Müslim Ermenilere verdikleri desteğin bin de birini Gazzeli mazlumlara  vermediler.  Varsa yoksa İran’ın çıkarlarını öncelediklerinden, Gazzeli mazlumların ahı onları çarptı. 
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Hizbullah Şiî inançlı, siyasi ve askeri parti. Lübnan Hükümetinin en güçlü ortağı. Hasan Nasrallah;  1994 yılından beri Hizbullah’ın genel sekreteri.  İran Devrimini Orta Doğu‘da yayma amacı taşıyan Hizbullah, İsrail’i, işgal ettiği Güney Lübnan‘dan çıkartmak için 1982’de kurulmuştu. Hizbullah  ABD ve  Avrupa  askerlerinin  Lübnan‘ı terketmesi için birçok kanlı eylemde bulundu. 1983 yılında  ABD  Elçiliğine yapılan saldırıda,  17’si Amerikalı  63 kişi öldü. 

Aynı yıl içinde ABD kışlalarına yapılan saldırıda 241 Amerikalı asker öldü. Bu saldırılardan kısa bir süre sonra ABD bütün askerlerini Lübnan‘dan geri çekti. O tarihten itibaren Hizbullah olmadan Lübnan’ da hükümet  kurulamıyor. Hizbullah, Tahran yönetiminin Akdeniz’e açılma  stratejisi kapsamında, Şii Kuşak projesinin en önemli aktörüdür.

Nasrallah'ın,

 Lübnan Ermenileri Hizbullah saflarında 

Yok daha neler?  Mümkün mü?  Olur mu öyle şey?  vs. vs. ne derseniz deyin maalesef bu bir iddia değil ve sosyal bir gerçeklik, de facto bir durum.  Müfteri olmaktan Allah’a sığınırım. Bu işin dünya ahiret sorumluğu var. Öyle ağzı olanın konuşacağı bir mesele değil. Sanırım bu kadar açıklama yeter. Gelelim şimdi mevzuya:    

Lübnan’da  150 bin ile 200 bin civarında  Ermeni yaşıyor. Lübnan’ın çok dinli yapısı göz önüne alındığında, farklı etnik grupların Hizbullah ile farklı şekillerde ilişkiler kurabileceği  bilinmektedir.  Lübnan Ermeni toplumu arasında en büyük siyasi desteğe sahip, Lübnan’daki Ermeni Devrimci Federasyonu Taşnak/ARF Hizbullah ile   siyasi birliktelik içinde. Bu nedenle  Ermeniler, Hizbullah ile koalisyon kurmanın siyasi çıkarlarına hizmet ettiği kanaatindeler.

  Taşnak Hizbullah  ilişkileri 

Mayıs 2022’de Beyrut Limanındaki büyük patlamadan sonra    seçimlere gidildi ve Hizbullah’a yakınlığı ile bilinen Ermeni Taşnak Partisi, Hizbullah saflarından seçime girdi,  üç sandalye kazandı. Meclis’e giren Ermeni siyasetçilerden üçü Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnak Partisi) adayı: Hagop Pakradounian, Hagop Terzian, George Bouchikian oldu.  

Lübnan’daki Ermeni toplumunun politik ve kültürel hayatlarında rol oynayan üç partiden söz edilebilir.  Bunlar Taşnak, Hınçak, Ramgavar  adlı siyasi partilerde kümelenmiş durumdalar. Türkiye’den sürülen Ermenilerin partisi olarak bilinen Taşnakçılar da Lübnan’da bulunan Kilikya Patriğine bağlı ayrı bir kilise örgütü kurdular. 

Hizbullahı yöneldiren İran üst aklı Lübnan Ermenilerinin, Osmanlı Devleti’nden miras dinî ve etnik problemlerini Türkiye karşıtlığını ile sentezleyerek  işbirliğine dönüştürdüler.  Bu işe yaramış olmalı ki; Lübnan Ermenileri Hizbullah’ın da aralarında bulunduğu diğer gruplarla birlikte İsrail’in Lübnan işgaline karşı savaştılar. 

Suriye iç savaşında Esad rejimi yanında aktif pozisyon alan Hizbullah, Suriye Ermenilerinden bir gruba, Lübnanlı Ermenilerin idaresinde savaş eğitimi vermekle kalmadı, savaş eğitimi verilen Ermenilerden bazıları, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşa katılmak üzere bölgeye gönderildiler. 

Lübnan'da Hariri'ye desteğini açıklamasa da Hizbullah'ın kabinede yer  alması bekleniyor

Lübnan’da Ermeniler ve Hizbullah nasıl bir dayanışma var ?

 Lübnan’daki Ermeni Taşnak Partisi ile Hizbullah arasındaki işbirliği, genellikle sınırlı ve pragmatik bir ilişki şeklinde gelişiyor. Her iki parti de Lübnan’da önemli etnik ve dini grupların temsilcisi olarak yer alıyor. Taşnak Partisi, Ermeni toplumu için, Hizbullah ise Şii toplumu için önemli bir siyasi aktör. Her ne kadar resmi bir ittifak olmasa da, belirli konularda ortak bir dil bulabiliyorlar. 

Özellikle, Ermeni toplumunun güvenliği ve bölgedeki istikrar konularında bazı ortak noktaları var. Taşnak Partisi, zaman zaman Hizbullah ile iletişim kurarak Ermeni toplumunun çıkarlarını savunma çabası içinde. Ancak bu iletişim, genellikle pragmatik bir düzeyde kalıyor. 

Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan ile olan ilişkileri, her iki partinin de işbirliğini  tetikliyor.  Sanki ortak düşman Türkler gibi. Özellikle, Azerbaycan ile olan çatışmalarda karşılıklı destek arayışları  vardı. Ermeni Taşnak Partisi ile Hizbullah arasındaki işbirliği, siyasi ihtiyaçlar ve bölgesel dinamiklere bağlı olarak şekilleniyor ve sürekli değişen/gelişen bir ilişkiyi yansıtıyor.

İranlı Ermeniler gibi Hristiyan bir azınlığın, dini ve etnik kimlikleri nedeniyle Şii Müslüman bir örgüt olan Hizbullah’a katılması olasılığı çok düşük görülse de İran istihbaratında hatırı sayılır Ermeni asıllı İranlı var. Bunlar Azerbaycan ile  Türkiye düşmanlığı ile motivasyonuna sahipler. 

İran İstihbaratında görevli Ermeni personel aracılığıyla gerek İran Ermenilerinden gerekse Suriye Ermenilerinden  grupların  Hizbullah’a  iştirakleri  biliniyor. Yine Kuzey Irak ve Suriye Ermenilerinden hatta  Dağlık Karabağ savaşında yer alan bazı Ermenilerin İran ordusu bünyesinde  yer aldığı iddia edliyor.

 Diaspora ve merkez ilişkisi 

Ermenistan, İsrail’in Lübnan’a karşı  saldırılarını her fırsatta karşı çıkıyor, kınıyor.  Bunun üç önemlii sebebi var. İlki Lübnan’da hatırı sayılır bir Ermeni nüfusunun yaşaması. Ermeniler onlarca yıldır Lübnan hükümeti ve parlamentosunda temsil ediliyor. 1998-2007 yılları arasında Lübnan devlet başkanı olarak görev yapan Emile Lahoud’un annesi Ermeni etnisitesinden Adrene Bacakyan idi. Emile Lahoud, İran ve Suriye tarafından desteklenmişti. 

İkincisi 44 günlük savaş sırasında Azerbaycan İsrail dayanışması denilebilir. Hatta 2021’de  Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, İsrail toplumunun Dağlık Karabağ’daki savaş sırasında Bakü’yü samimi bir biçimde desteklediğini ifade ederek, İsrail’den alınan silahların zaferde ‘olağanüstü bir rolü’ olduğunu kaydetmişti. 

Üçüncüsü ise  Erivan ve Tahran   arasındaki işbirliği ve bunun Lübnan’da Ermeni Taşnak-Hizbullah dayanışması olarak ortaya çıkması. İran, Dağlık Karabağ’ın  Ermeni çetelerince işgal edilmesine ve masum sivil Azerbaycan halkının katledilmesine sesini çıkarmamıştı. Çünkü Erivan ve Tahran birbirlerini stratejik müttefik nitelendiriyor. 

 Rus kaynakları, Tahran’ın Erivan ile koordinasyon halinde silahlı kuvvetlerini Ermenistan topraklarına sokabileceğini öne sürüyor. Ermenistan, Ukrayna’daki çatışmanın başlangıcından bu yana Rusya’ya askeri teçhizat transferi için kanallardan biri olmuştur. Bu hamle, Azerbaycan ve Türkiye’nin Zangezur ulaşım koridorunu kurmasını engellemeyi amaçlamaktadır. 

İran, “Siyonistler ve NATO projesi” olarak adlandırılan bu koridoru, Rusya’yı atlayarak Doğu’dan Avrupa’ya giden alternatif rotalardan biri olarak görmektedir. İran’ın görüşüne göre, bu koridor İran’ı Ermenistan’dan ayıracak ve böylece hem İslam Cumhuriyeti’ne hem de İslam Cumhuriyeti’nden gizli sevkiyatlar için önemli bir kanalı kesintiye uğratacaktır. 

İran’ın Suriye’deki eski büyükelçisini Mehdi Sobhani’yi Ermenistan’a ataması önemli bir gösterge. İran’ın Şam ve Beyrut’taki büyükelçisinin pozisyonu sadece diplomatik önemle sınırlı değil.  Aynı zamanda askeri bir rütbe de taşıyor. Büyükelçi, Lübnan Hizbullahı, Esad rejimi ve IRGC ile koordinasyondan sorumluydu. Sobhani’nin atanması, Erivan’ın Tahran için askeri önemini ortaya koyuyor ve İran Devrim Muhafızlarının  Azerbaycan ile gerginliği tırmandırmayı planladığını gösteriyor.

Beyruttaki Hizbullah’a neyse yani onu niye ilgilendiriyor da İran birliklerinin Ermenistan sınırına yakın olduğu görüntüleri, Hizbullah’ın Telegram kanalı üzerinden de paylaşıldı ve İran güçlerinin yerlerini gösteren bir harita yayınlandı. Bu tamamen Hizbullah’ın kanatları altında faaliyet gösteren Taşnakçılara  mesaj olarak yorumlanmıştı.

 Türkiye Hizbullahı nasıl görüyor?

Gayet iyi/net görüyor. Her adımını izliyor. İran’ın Şii Kuşak projesinin aktörü olduğunu biliyor.  İran ve Fransa destekli Hizbullah’ın Suriye’de Türk askeri birliklerine karşı nasıl eylem ortaya koyduğunun farkında. 

Her doğruyu her yerde söylemek doğru değilse de Türkiye’nin Lübnan Hizbullah’ına, özellikle Suriye’de Türk ordusuna karşı cephe almasından dolayı diş bilediğini söylenebilir. Madem konuyu açtık, yeri gelmişken belirtelim, Hizbullah sadece Suriye’de değil Ermeni çetelerin yuvalandığı Dağlık Karabağ’da ve hatta Kuzey Irakta dahi Türk ordusuna karşı savaştılar.

Ermeni Taşnak-Hizbullah işbirliği Gazze’yi unutturdu!

Lübnan’da Ermeni karşıtı gösteriden bir görüntü (2020)

Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığı Türkiye’nin bölgesel çıkarlarıyla çelişiyor mu?

Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığı, Türkiye’nin bölgesel çıkarlarıyla bazı yönlerden çelişiyor.  Mesela  İran ve Fransa destekli Hizbullah, Türkiye açısından uzun vadede düşman konseptine geçebilecek siyasi ve askeri bir örgüt. Türkiye, İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamak konusundaki niyetini gizlemiyor. Bu da Hizbullah’ın varlığını sorunlu hale getiriyor. 

Diğer bir hususta Suriye Krizi. Hizbullah, Suriye’deki Esad rejimine destek veriyor. Türkiye, Suriye’deki muhalif grupları desteklediği için bu durum, Ankara’nın stratejik çıkarlarıyla çelişiyor. Ayrıca  Türkiye, PKK ile mücadelesinde Hizbullah’ın hem Lübnanlı hem de Suriyeli  Kürt gruplar üzerindeki etkisini göz önünde bulunduruyor. O nedenle  Hizbullah’ın bolgesel mevcudiyeti Türkiye’nin güvenlik politikalarıyla çatışabilir. Türkiye, Akdeniz eksenli bölgesel istikrarın korunmasını istemekte, ancak  Lübnanda Hizbullah’ın varlığı  zaman zaman bu istikrarı tehdit ediyor. 

Hizbullah’ın dağıtılmasında mutabık olanlar 

Hizbullah’ın dağıtılması, özellikle bazı bölge ülkeleri için stratejik faydalar sağlayabilir. İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamak için Hizbullah’ın zayıflaması, Suudi Arabistan/Riyad için önemli bir hedef. Benzer bir istek Birleşik Arap Emirlikleri için de geçerli.  İran ile olan gerilimleri artırmak ve kendi güvenliklerini sağlamak adına Hizbullah’ın gücünü kırmak isteyebilirler. Mısır’ı da unutmamak gerekir. Çünkü Hizbullah’ın etkisinin azalması, Mısır’ın bölgedeki istikrarı koruma çabalarına katkıda bulunabilir. Belki Ürdün Hizbullah’ın tasfiyesini en çok isteyen ülkelerden birisidir.  Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimininde  İran destekli gruplara karşı kendi pozisyonlarını güçlendirmek için Hizbullah’ın zayıflamasını isteyecektir. 

Hizbullah, İsrail-Hamas savaşına dahil olur mu, çatışma Suriye'ye sıçrarsa  Türkiye nasıl etkilenir?

Türkiye ve Hizbullah arasında ne tür bir ilişki var?

Türkiye ve Hizbullah arasında doğrudan bir ilişki olmamakla birlikte, ilişkiler dolaylı ve karmaşık dinamikler içerir. Çünkü Ankara diplomasisi, Hizbullah’ı direkt muhatap almıyor. Türkiye’nin nezdinde Lübnan devleti ve hükümeti, birincil derecede   muhataptır. 

Türkiye, Hizbullah’ı İran’ın bölgedeki bir uzantısı olarak görüyor. Türkiye, kendi güvenliğini sağlama amacıyla Hizbullah’ın faaliyetlerini dikkatle  takipte.  Özellikle Türkiye’deki bazı  İran yanlısı dini ve siyasi grupların Hizbullah ile olan ilişkileri, Ankara’nın güvenlik politikalarıni bu alanda gözden gecirmesini sağlıyor.  

Buna rağmen Türkiye’nin Ortadoğu’daki genel politikaları doğrultusunda  Hizbullah ile dolaylı iletişiminden söz edilebilir. Türkiye, Lübnan’da farklı gruplarla diyalog kurduğu gibi Hizbullah ile  de görüşür. 

Hizbullah’ı dağıtma stratejisi tıkır tıkır işliyor! 

Hizbullah’ı dağıtma kimin işine gelir?  Neden hangi ülkeler ne sebeble Hizbullah’tan kurtulmak ister? Hizbullahın kime ne zararı veya kime ne faydası var? Gelinen noktada İsrail’in lübnana doğru yayılma ve Ortadoğu’yu kontrol etme   isteğinin can verdigi vücut buldurduğu Hizbullah yine İsrail aracılığıyla   tasfiye ediliyor. 

İlk etap  Beyrut  limanının  patlatılması 

Doğu Akdeniz‘in en önemli limanlarından biri olan Beyrut Limanı;  Ürdün, Suudi Arabistan, Irak ve diğer Körfez ülkelerinin Akdeniz üzerinden müttefikleri Batı ülkeleri ile bağlantısını sağlayan ve bu Batı emperyalizminin uydu yönetimleri açısından jeostratejik öneme sahip. Stratejik konumu nedeniyle Doğu Akdeniz‘in en büyük ve en işlek limanlarından biri. 

Dünyanın en büyük denizcilik nakliye şirketleri tarafından aktarma merkezi olarak kullanılan Beyrut Limanı, Lübnan ekonomisinin atar damarı. Şimdi o damar, kesilmekle kalmadı, damarı besleyen ne varsa imha edildi.  Kim yaptı neden yaptı nasıl yaptı?” sorularının cevabını bilenler mutlaka vardır.  “Üçler Yediler Kırklar” acaba ne murat etmiştir?

Ne İran ne de Hizbullah Gazze’nin vebalinden kurtulamaz 

Gazze’de neredeyse bir yıldır süren savaşta,     yerleşim yerleri enkaza dönüştü. Alt yapı diye birşey kalmadı. Çağdaş dünya üç maymunu   oynuyor.  Sonuçta binlerce insan hayatını kaybbetti.  Bunların arasında  çocuklar,  kadınlar,  yaşlılar  var. Siyonist katil İsrail  hükümeti, dünyanın gözü önünde   Gazze halkını katletmekten geri kalmıyor. 

Adı İslam Devleti olan İran yalancıktan bağırıp çağırıyor. Daha başkent Tahran da öldürülen  Hamas Lideri İsmail Haniye’nin sözde intikamını alacaklar. Oysa gönüllülerden  oluşturduğu Kudüs Tugayları bile var. Suriye de Şii Afganların iştirak ettiği   Fatımiyyun Milis gücü, Lübnanda ise İran dini lideri Seyyid Ali Hamaney’den talimat alan Nasrallah’ın başında olduğu Hizbullah var.   

Uzun lafın  kısası  Gazze İsrail uçakları ve tanklarının bombaları altında can verirken, Hizbullah’ın gıkı çıkmadı. Kuzuların sessizligğne büründüler. Oysa kasab bıçağının çoktan kemiğe  dayandığının farkında olmadılar. 

Gazze halkının Müslümanlığı, din kardeşliği  falan Hizbullah’ın umurunda değil. İslam kardeşliği  Ümmet bilinci falan  onlar için vız gelir tırıs gider. Gayri Müslim Ermenilere verdikleri desteğin bin de birini Gazzeli mazlumlara  vermediler.  Varsa yoksa İran’ın çıkarlarını öncelediklerinden, Gazzeli mazlumların ahı onları çarptı. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.