deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

Birinci İznik Konsili’nin 1700. yılında Patrik ve Papa buluşmaya hazırlanıyor!

Genel 27.03.2025 - 11:11, Güncelleme: 27.03.2025 - 11:11
 

Birinci İznik Konsili’nin 1700. yılında Patrik ve Papa buluşmaya hazırlanıyor!

Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Biliyorsunuz Türkiye laik, sosyal bir hukuk devleti olmasına rağmen Hilafetin  merkezi durumunda. Hilafet ilgili düzenleme sırasında yapılan konuşmalardan anlaşıldığı gibi Mustafa Kemal Paşa ve TBMM; halifeliği doğrudan “kaldırıyorum” deyip kaldırmamıştır. Ya nasıl olmuştur? “Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiçtir” biçimindeki bir gerekçeyle kaldırılmıştır. Bu nedenle haklı olarak “Halifelik, TBMM’de (manevi şahsında) saklıdır” yorumları yapılmıştır Mündemiç: Bir şeyin içinde var olan, bulunan, saklı olan anlamındadır. Devletin ve milletin iradesi  uygun görürse  saklı olmaktan açığa çıkarır. Ancak  hayatta en hakiki mürşit ilimdir anlayışında olan bir devlet aklının buna ihtiyaç duymayabileceği ortadadır. İstanbul’da  iki Ortodoks dini merkez var Türkiye aynı zamanda Ortodoks aleminin dini merkezidir. Ortodoksluk Türkiye de iki etnik ana akım tarafından  temsil edilmektedir. İlki Türk Ortodoks Patrikhanesi’dir. Kurucusu ve ilk patriği kendi ifadesi ile ‘Türkoğlu Türk’, Yozgat’a bağlı Akdağmadeni kazası İstanbulluoğlu mahallesinde dünyaya gelen Anadolu Hıristiyan Türkü, Karahisarlıoğlu ailesinden Papa Eftim Erenerol’dur. İkincisi ise  Fener Rum Patrikliği’dir.Bu dini kurumun  statüsü  Ortodoks dünyasının değil sadece Rum ve Yunanlıların dini temsilciliği ile sınırlanmıştır. Dolayısıyla Fener Rum Patrikhanesi Patriği Dimitri Bartholomeos’un ve Patrikhanenin özellikle Türkiye dışında kullanmayı tercih ettikleri  Ekümeniklik  vasfı T.C. Kanunlarına göre yoktur. Çünkü azınlıklar konusunda Türkiye’nin temel hukuki dayanağını oluşturan 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nda da Patrikhâne ile ilgili bir hükme yer verilmemiş, Patrikhanenin İstanbul’da kalması karşılığında mübadele dışı tutulan Rum cemaatinin dini bir kurumu olarak kalacağına, siyasi bir faaliyetinin bulunmayacağına ilişkin katılımcı ülke delegasyonlarının sözlerinin senet olarak kabul edildiği belirtilerek, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ruhanî meclisinin yetki alanı İstanbul başpiskoposluğu ile Bozcada ve Gökçeada bölgesi Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutulmuştur. Yargıtay 4. Dairesinin E:2005/10694, K.2007/5603 sayılı kararına göre: “Egemen bir devletin kendi topraklarında yaşayan azınlıklara kendi vatandaşlarından farklı bir hukuk uygulayarak çoğunluğa dahi tanımadığı bir takım ayrıcalıkları onlara tanımak suretiyle özel bir statü vermesi, Anayasanın 10. maddesinde gösterilen eşitlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturacağından kabul edilemez. Bu nedenle Patrikhanenin ekümenik olduğu iddiasının, yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Neden bunları yazıyorum? Türkiye bir taraftan  ülkenin  enerjisini emen ve küresel ve bölgesel kazanımlarını kara deliğe gönderen siyasi  tasarruflarla boğuşuyor. Diğer taraftan  sınırları dışında kuşatılmışlıkla mücadele ediyor. İç politik anlaşmazlıkların kaotik anaforunda Türk kamuoyunun  dikkatinden kaçan olaylar zinciri ile karşı karşıya kalındığı muhakkak. İsrail Suriye’de Türk uçaklarının egemenlik haklarını ihlal etmeye çalışıyor. Nitekim İsrail merkezli Alma Research and Education Center’de yer alan bir haberde  “Son haftalarda Suriye’de İsrail ve Türk hava kuvvetleri uçakları arasındaki sürtüşmeyi içeren hava olaylarına ilişkin birkaç rapor çıktığı belirtilmelidir.” Kadim sınır komşumuz dost ülke İran, Lübnan ve Suriye hezimetinin  faturasını Türkiye’ye çıkarmak için uğraşırken kendi halk kitlelerinin öncelikle ekonomik ve etnik taleplerinin yol açtığı bir kargaşa yaşıyor. Sadece İran Türklüğü değil Beluclar, Lorlar ve Kürtler de  baskıcı rejimden kurtulmak için gün sayıyor. Araplarda dahil. Tahran yönetimin İran Türklerine  yönelik provokatif yaptırımları  her an toplumsal patlamaya dönüşebilir. Durum bu iken Ankara ile Tahran arasındaki anlaşmazlığın sıcak çatışmaya dönüşebileceği    konuşuluyor. Bir diğer konu  halen  Kuzeydoğu Suriye ve Kuzey Irak’ta Türkiye’nin güvenlik endişesini sürekli güncelleyen terörist unsurların faaliyetlerinin tamamen  sonlanmadığı süreçte, bu bölgelerde operasyan yürüten 2. Ordu’nun muharip unsurlarının,  Ukrayna’ya intikal ettirileceğine dair söylentilerin ayyuka çıkmasıdır. Bu iddialar doğru mudur yoksa deli saçması mıdır? Tüm bu olup bitenler yetmezmiş gibi Yunan  kopilleri, palikarya,  ülkesindeki ABD askeri ve lojistik yığınağına güvenerek Türkiye’ye karşı düşmanca  söylemlerini  artırarak sürdürüyor. Yunan  / Grek   tehdit ve tehlikesinin   yansımalarına bir bakalım. Yunan Başpiskopos Trump’ı İstanbul’un kurucusu Konstantin’e benzetti Varan1: ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’da düzenlediği “Yunan Bağımsızlık Günü” resepsiyonuna katılan ve Türk vatandaşı olan Amerika Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidoforos, Trump’ı “Roma İmparatoru Büyük Konstantin’e” benzetti. Beyaz Saray’daki Doğu Odası’nda yapılan resepsiyonda konuşan Başpiskopos, düzenlenen Yunan Bağımsızlık Günü resepsiyonunda “Bana Roma İmparatoru Büyük Konstantin’i hatırlatıyorsunuz. Bu imparator, benim doğduğum yer olan muhteşem Konstantinopolis şehrini kuran ve inşa eden kişidir, bu yer bugün İstanbul olarak bilinmektedir. Size bu Kutsal Haç’ı sunmak benim için büyük bir onurdur. Bu haç, büyük Roma İmparatoru Konstantin’i zafere götüren semboldür, çünkü İsa ona bir rüyasında bu işareti göstermiştir ve şöyle demiştir: “Εν Τούτῳ Νίκα”—yani “Bu işaretle git ve zafer kazan”.  Pis kopos  diyorki Ey Trump bizler Tanrının Kirbacı Türklerle baş edemiyoruz. Onları İstanbul’dan sürüp çıkaramıyoruz.  Sen bizim yaoamadigimuzi yap, İstanbul’u Türklerden al, biz Yunanlılara ver. Kim bu Elpidoforos? Biraz bilgileri tazeleyelim. Mayıs 2919’da İstanbul, Balat’taki  Fener Rum Ortodoks Patrikliği boş bulunan Amerika Başpiskoposluğuna Sinod Meclisinde yapılan oylama ile Heybeliada Ruhban Okulu Müdürü ve Bursa Kilisesi Başrahibi Elpidophoros Lambriadis’in seçildiğini 11 Mayıs’ta ilan etmişti. Bu seçimle yapılan atamanın onemi tarihte ilk defa bir Türk vatandaşı merkezi New York’ta bulunan Amerikan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğuna getirildiği şeklinde değerlendirilmişti.  ABD’deki 1,5 milyon Grek Ortodoks’un en üst ruhban makamı olan Başpiskoposluk son yıllarda mali sorunlarla boğuşuyordu. Amerika Kilisesi, Ekümenik Partiklik olarak İstanbul’u ve Patrik Bartholomeos’u tanıyor. Elpidophoros Lambriadis 1967 İstanbul, Bakırköy doğumlu. Selanik’teki Aristotle Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun. Lisansüstü eğitimini Almanya ve Lübnan’da tamamlamış. Dolayısıyla Avrupa ve Ortadoğu kiliseleri ve bölge sorunlarıyla yakın ilişkileri olduğu söyleniyor. Rumca ve Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Almanca ve Arapçaya da hâkim. Lambriadis ilahiyat doktorasını da Selanik Üniversitesinde tamamladıktan sonra Patrik Bartholomeos’un önerisiyle Sinod Meclisi Genel Sekreterliğine ve ardından -hükümetçe eğitime kapalı tutulan- Heybeliada Ruhban Okulu Müdürlüğüne getirilmiş. Bir dönem Selanik Üniversitesinde kilisenin uluslararası ilişkileri konusunda ders de veren Prof. Dr. Lambriadis, Patrikhanenin uluslararası ilişkileri ve diğer kiliselerle diyalogunda da etkili konumda bulunuyor ve Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını kazanmasında pay sahibi olarak biliniyor. Yunan askeri  resmi geçit töreninde Türklere küfretti Varan2: Yunanistan’ın bağımsızlık günü kutlamaları   Ankara ile Atina arasında diplomatik skandala dönüştü. Atina’da düzenlenen törende Yunan deniz piyadeleri, Türkiye’ye ağır küfürler ve kışkırtıcı sloganlarla yürüdü. Türkiye, olay sonrası Yunanistan’dan izahat istedi. Yunanistan’ın 25 Mart Bağımsızlık Günü kapsamında Atina’da düzenlenen resmi geçit töreninde, Yunan Deniz Kuvvetleri’ne bağlı deniz piyadeleri Türkiye’ye yönelik hakaret içeren sloganlar attı. Dışişleri kaynakları, “Atina’da yapılan geçit töreninde, Yunanistan Silahlı Kuvvetlerinin bazı mensupları tarafından atılan sloganlar küstahçadır. Türkiye-Yunanistan ilişkilerini baltalamayı hedefleyen bu davranış kabul edilemez” açıklaması yaparken, “Konuyla ilgili olarak Yunanistan makamlarından izahat istenmiştir” bilgisini paylaştı. Yaşanan olayla ilgili Türk makamlarının Yunanistan Savunma Bakanı Korfulu Nikolaos Dandik pardon  Dendias’ı sorumlu gördükleri belirtiliyor. Katolik Papa ve Ortodoks Patrik İznik’te buluşur mu? Her iki dini liderin kilise merkezlerinden yapılan açıklamalar ile  yapılan hazırlıklara bakılırsa 24- 25 Mayıs tarihleri arasında  İznik’te  her iki inancın  müşterek noktası  1. İznik Konsili’nin 1700. yılı  kapsamında bir buluşmanın  planlandığı ve start aldığı anlaşılıyor. Gazete haberlerinden anlaşıldığına göre Katolik ve Ortodoks kilise babaları İznikte buluşmak için yanıp tutuşuyor.  Yanılmıyorsam bu konuda  ilk açıklama   Papa Francis tarafından , 28 Kasım 2024 Perşembe günü Vatikan’da Uluslararası İlahiyat Komisyonu üyelerini kabulünde yapılmış. Viyana gazetesi “Die Presse”nin doğruladığı üzere, bir Vatikan heyeti yakın zamanda ön ziyaret için İznik’e gitmiş. Buluşmanın Fener Rum ayağı çoktan hazırlıkları başlatmış. Bu çerçevede 2025 Şubat ayında Fener Rum Patriği Bartholomeos, beraberindeki heyet ile birlikte İznik’e bir ziyaret gerçekleştiriyor. Patrik  Bartholomeos ve beraberindeki 14 papaz, İznik’e giderek teftişlerde bulunmuşlar. Nedeni katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus’in 24- 25 Mayıs tarihleri arasında İznik’e gelecek olması. 1. İznik Konsili’nin 1700. yılı nedeniyle İznik’te ayin başta olmak üzere bir takım etkinlikler düzenlenecek ve bu etkinliklere Papa’da katılacak. Patriği Bartholomeos, bölgedeki Rumlara ait tarihi ve dini yapıları da incelemiş. Meryem Ana Kilisesi, Böcek Ayazması, Lefke Kapı, Tarihi Bazilika, Koimesis Kilisesi ve Vaftizhane Kilisesi’nde incelemelerde bulunmuş. Patrik Bartholomeos, 1. İznik Konsili’nin 1700. yılı kapsamında İznik’te düzenlenmesi planlanan etkinliklerle ilgili açıklamasında 2025 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilmesi planlanan bu etkinliklere Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis’in katılımının beklendiğini belirtmiş. Bu etkinliklerin İznik’in uluslararası alandaki bilinirliğini artıracağını ve yabancı turistler açısından büyük bir ivme kazandıracağını vurgulamayı da ihmal etmemiş. Hasta Papa İznik’te bulunabilecek mi? Papanın  sağlık durumu  ha gitti gidecek modunda mı? Çünkü 88 yaşındaki Papa, ağır bir akciğer enfeksiyonu ve diğer ciddi hastalıkları nedeniyle günlerdir Roma’da bir hastanede tedavi altında tutuldu. Yapılan açıklamalarda Papa’nın durumunun kritik olduğu vurgulandı. Vatikan teokratları gelenekler uyarınca, Papanın öldüğü tahmin edildiğinde, önce ona vaftiz ismiyle üç kez seslenileceği herhangi bir cevap gelmediği takdirde Papa’nın öldüğünün  kabul edileceği ana kilitlenmiş durumda. Papanın ölümü Vatikan’ın sağlık departmanının başındaki kişi ve Kutsal Roma Kilisesi’nin kethüdası tarafından teyit ediliyor. Kethüda Papa öldükten sonra Vatikan’ın fiiliyattaki idarecisi haline geliyor. Papanın cansız bedeni üzerine beyaz bir cübbe giydirildikten sonra özel şapeline getiriliyor. Vatikan, hastalığından dolayı bir süredir bakım altında olan Papa Franciscus’un sağlığına kavuşmasının ardından Hristiyanlık tarihinde önemli bir yeri olan Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümünü anmaları için 26 Mayıs’ta Türkiye’ye geleceğini duyurdu. Ziyaretin daha sonra Ankara’daki hükümetle koordine edilmesi gerekecek İznik buluşmasına neden  tepkiler var ? Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı; “Bu tarihi olayın anma töreni için ve ‘yeniden birleşme’ adı altında Papa İznik’e davet ediliyor” diyerek tepki göstermişti. Birinci İznik Konsili, Roma İmparatoru I. Konstantinos’un çağrısıyla Hristiyanlıkta kiliseye bağlı bütün piskoposların katılımıyla 325 yılında düzenlenmişti. Hristiyanlık tarihi açısından önemli kabul edilen konsilde önemli dini konular tartışılıp karara bağlanmıştı. Fener, Osmanlı zamanlarından Ekümenik Patrik’in “Taht”ı dır. Bu nedenle Roma Kilisesi için Vatikan gibidir. Patriğin otosefal yargı alanlarından “bağımsız” olmasına ve “eşitler arasında birinci” konumunu korumasına izin verir. İznik Konsili, Kilise’deki ilk ekümenik konseydi. Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi ve erken Kilise konseylerinin geçerliliğini kabul eden diğer Hristiyan toplulukları tarafından kabul edilmektedir. Bu ziyaretin, Hristiyanlıkta her 25 yılda bir gerçekleşen önemli bir etkinlik olan Francis’in önemli Kutsal Yılı ile aynı zamana denk gelmesi planlanıyor. Papa, kiliseyi Doğu ve Batı olarak bölen 1054 Büyük Bölünmesinden önce düzenlenen bir konseyi işaret eden bu önemli fırsatı, Ortodoks Hristiyanlara zeytin dalı uzatmak için kullanabilir. Doğu Ortodoks Kilisesi, İznik’i yedi ekümenik konseyden biri olarak kabul eder. Papa Franciscus ve Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki Patrik Bartholomeos’un İznik’te buluşma planı, dini ilişkiler ve Ortodoks Katolik diyaloğunun güçlendirilmesi amacı taşımaktadır. Bu tür buluşmalar, Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi arasında uzun süredir süren birlik ve dayanışma arayışının bir parçası. Birleşik bir Hıristiyan aleminin İslam Dünyası ve Türkiye  için bir tehlike olmayacağını kim garanti edebilir? Türkiye kendi kuyusunu kazmaz değil mi ? Bu tür görüşmelere dinler arası diyalog ve işbirliği, barış mesajları vermek, ve hem dini hem de kültürel birliğe katkıda bulunmak amacıyla yapılıyor  süsü verilebilir. Bu buluşma aynı zamanda, Hristiyanlığın iki büyük mezhebinin, Katolik ve Ortodoksların, geçmişteki anlaşmazlıkların ötesinde bir araya gelme niyetini yansıtır. Papa Franciscus ile Fener Rum Patriği Bartholomeos’un İznik’teki buluşması, bazı kesimler tarafından Türkiye açısından olumsuz  değerlendirilebilecek birkaç yönü barındırıyor.  Bu olumsuzluklar genellikle siyasi, dini  ve milli güvenlik hassasiyetleryle ilgili. Bu olumsuzluklar neler olabilir , sorusuna cevap arayalım. Dini Temasların Siyasi Etkisi: Papa ile Fener Rum Patriği’nin buluşması, bazen dini ilişkilerin ötesine geçerek siyasi bir boyut kazanabiliyor. Özellikle bazı çevreler, bu tür temasların Hristiyan dünyası ve Türkiye arasında diplomatik ve dini anlamda daha fazla etki yaratmasına yol açabileceğinden endişeli. Özellikle, Türkiye’deki bazı dini gruplar, bu tür buluşmaların Türkiye’nin dini kimliği üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği kanaatindeler. Azınlık Hakları ve Ruhani Özerklik: Fener Rum Patriği’nin Türkiye’deki Rum Ortodoks toplumunun dini lideri olarak kabul edilmesi, bazen Türkiye’nin ulusal birliği ve egemenlik anlayışıyla çelişen bir durum olarak yorumlanabiliyor. Papa ile Bartholomeos’un buluşması, Türkiye’deki bazı kesimlere dini azınlıkların daha fazla özerklik talebinde bulunabileceklerini düşündürebilir. Uluslararası İmaj ve Diplomatik Tepkiler: Türkiye’nin iç politikalarındaki din ve devlet ilişkileri bazen uluslararası arenada eleştirilebiliyor. Papa ve Bartholomeos’un buluşması, özellikle Hıristiyan dünyasıyla olan ilişkilerde belirli beklentileri gündeme getirebilir ve Türkiye’ye yönelik dış baskıları artırabilir. Bu, bazı iç politik dengeleri etkileyebilir ve Türkiye’nin dış dünyadaki imajını olumsuz yönde etkileyebilir. Ortodoks din adamları Latin külâhı görmektense Türk sarığını tercih eder mi ? Türklerde sarık falan kalmadı. Halkın genelinin kullanımının dışında. Fes derseniz tamamen folklorik bir nesne. Dondurmacılar falan  başlarına geçiriyor.  Oysa  Haclı Seferleri sırasında Latin ordularının Doğu Roma İmparatorluğunun başkentini yağmalamaları, kadınlara tecavüz etmeleri ve halkı kılıçtan  geçirmeleri  her Ortodoks Rum’un kolektif hafızasında  yer alır. Nitekim  Türk ordusunun İstanbul’u kuşatması sırasında   İtalya’nın göndereceği askeri yardıma karşı çıkan papazlar, son Bizans imparatoruna Latin külâhı görmektense Türk sarığını yeğlerim diyebilmişlerdi.   Kimileri de diyor ki Vatikan ile Fener Rum Patrikliğinin İznik’teki buluşması, Hristiyan dünyasında önemli bir gelişme olsa da, Türkiye aleyhine bir sonuç doğurması beklenmez. Hristiyan dünyasında birleşme çabaları, özellikle farklı mezheplerin (Katolik ve Ortodoks) birliğini sağlamaya yönelikse de, bu tür görüşmelerin siyasi bir etkisi doğrudan Türkiye’nin aleyhine olamaz. Katolik ve Ortodoks dini liderlerin İznik buluşması, Erdoğan ve hükümetine prestij sağlar mı? Katolik ve Ortodoks dini liderlerin İznik’te bir araya gelmesi, Erdoğan ve hükümetine birkaç açıdan prestij kazandırabilir. İlk olarak, bu tür bir buluşma, Türkiye’nin tarihsel ve kültürel mirasını yeniden vurgular ve ülkenin dini hoşgörü ve diyalog konusunda önemli bir merkez olarak görülebilmesini sağlar. İznik, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer tutan bir şehir olduğu için, böyle bir buluşma, Türkiye’nin dini çeşitliliği ve hoşgörüsü konusunda dünya çapında olumlu bir imaj yaratabilir. Erdoğan ve hükümeti, bu tür bir organizasyonla hem iç politikada hem de dış ilişkilerde başarılı görülebilir. Özellikle Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde daha ılımlı bir imaj sunması açısından önemli olabilir. Katolik ve Ortodoks dini liderlerin bir araya gelmesi, Türkiye’nin sadece Müslüman bir ülke olmanın ötesinde, farklı dinlere ve inançlara sahip kişilere ev sahipliği yapabilen bir ülke olarak algılanmasını güçlendirebilir. Bununla birlikte, böyle bir etkinliğin iç ve dış politikada prestij sağlaması, etkinliğin nasıl organize edileceği, katılımcıların tavırları ve hükümetin bu süreci nasıl yöneteceği ile yakından ilgilidir. Olumlu bir organizasyon ve doğru bir mesaj verilmesi halinde, kesinlikle bir prestij sağlayabilir. Ankara Kulislerinde iktidarın bu tarihi buluşmayı fırsata dönüştürerek içeride ve dışarıda    prestij devşirebileceği konuşuluyor. 1. İznik Konsili’nin 1700. yılı merasim programına bazı ekler  yapılabileceği mesela ABD Başkanı Trump ile Rusya Federasyonu Baskanı Putin’in de davetliler arasında yer alabileceği söyleniyor. 1. İznik Konsili’nin teolojik eleştirisi İznik Konsili, 325 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin tarafından düzenlenen, Hristiyanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olan ilk ekümenik konsildir. Bu konsil, özellikle Hristiyan inancının temel öğretilerinin belirlenmesi ve birleştirilmesi amacıyla toplanmıştır. İznik Konsili’nin teolojik eleştirisi, esas olarak konsilde alınan kararların içeriği, uygulanışı ve bu kararların sonraki Hristiyan düşüncesi üzerindeki etkileri üzerinedir: 1. Ariusçuluk ve Hristiyanlık Anlayışı İznik Konsili’nin en büyük tartışma konusu, Arius’un (Ariusçuluk) Hristiyanlık anlayışına dayanan görüşleriydi. Arius, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu kabul etse de, İsa’nın Tanrı ile özdeş olmadığına, arada bir fark olduğuna inanıyordu. Arius’un görüşüne göre, İsa yaratılmış bir varlık olup, Tanrı’dan türetilmiştir. Bu görüş, “homoiusios” (benzer doğa) doktrinini savunarak, İsa’nın Tanrı ile tamamen aynı doğaya sahip olmadığı iddia ediliyordu. İznik Konsili, Arius’un görüşlerini reddederek, İsa’nın Tanrı ile özdeş olduğunu belirten “homoousios” (aynı doğa) ifadesini kabul etti. Bu, İsa’nın Tanrı ile aynı özde olduğu ve yaratılmış bir varlık olmadığı anlamına geliyordu. Ancak bu karar, Ariusçuluk’a karşı güçlü bir teolojik eleştiri getirse de, konsilin homousios teriminin tam olarak ne anlama geldiği konusundaki belirsizlik, sonraki yıllarda pek çok teolojik tartışmanın zeminini oluşturdu. “Homoousios” terimi, İsa’nın Tanrı ile özdeş olduğunu ifade etse de, bu özdeşliğin nasıl bir anlam taşıdığı konusunda farklı yorumlar ortaya çıkmıştır. Bu da bazı grupların, bu terimin anlamını aşırı şekilde teolojik açıdan tartışmalarına yol açmıştır. 2. Tanrı’nın Doğası ve İsa’nın İlahi Kimliği İznik Konsili, Tanrı’nın üçlü doğasını (Teslis) ve İsa’nın Tanrısal kimliğini vurgulamış olsa da, bu tartışmalar teolojik anlamda tam bir kesinlik sağlamamıştır. Konsilin, İsa’nın Tanrı ile aynı özde olduğu kararını alması, Tanrı’nın doğasının tek bir özde birleşmiş olduğunu kabul etmekti. Ancak, bu kararın daha sonra bazı Hristiyan teologları tarafından farklı şekillerde yorumlanması, özellikle Batı ve Doğu kiliseleri arasında yeni ayrılıklara ve anlayış farklarına yol açmıştır. Bazı Doğu Hristiyanları, Tanrı’nın üçlü doğasını daha çok bir ahlaki veya metafiziksel birlik olarak gördüler ve böylece Tanrı’nın farklı kişilikleri arasındaki ilişkiler konusunda daha özgür bir yaklaşım geliştirdiler. Batı kilisesi ise, Roma İmparatorluğu’nun egemenliği ve Latince’nin etkisiyle, daha katı bir biçimde “homoousios” doktrinini savunmuş ve bu doktrin üzerinden Hristiyan inancının şekillendirmiştir. 3. İznik Konsili ve Sonraki Teolojik Gelişmeler İznik Konsili’nin verdiği kararlar, sonraki konsillerin gündemini belirlemiş, ama aynı zamanda kilise içindeki çeşitli bölünmeleri de tetiklemiştir. İznik Konsili’nin kararları doğrultusunda, Ariusçuluk’un reddedilmesiyle birlikte, diğer bazı Hristiyan inanç biçimlerine karşı teolojik bir baskı oluşmuştur. Bu, özellikle “heterodoks” inançların, yani geleneksel dogmalarla çelişen inançların baskı altında tutulmasına yol açmıştır. Özellikle Ariusçuluk ve diğer heterodoks akımlarının İznik Konsili sonrasında kilise tarafından zorla bastırılması, bazı grupların hem dini hem de teolojik anlamda dışlanmalarına sebep olmuştur. Bu da Hristiyanlık tarihinde din ile devletin ilişkisi konusunda tartışmalara yol açmıştır. Konsil, dinin egemenlik kurması adına devlet gücünün kullanılmasına dayalı bir teolojik dayatma yapmıştır. 4. İznik Konsili’nin Sonraki Konsillerle İlişkisi İznik Konsili’nin aldığı kararlar, sonraki konsillerin belirleyici noktalarını oluşturmuştur. Örneğin, 381’deki Konstantinopolis Konsili, İznik Konsili’ni destekleyerek Tanrı’nın ruhunun (Kutsal Ruh) da Tanrı ile aynı özde olduğunu kabul etmiştir. Ancak, İznik Konsili’nin yalnızca Ariusçuluğa karşı olan bir tepki olarak gelişmesi, onun genel anlamda Hristiyan teolojisinin yalnızca bir yönünü vurgulayan bir yönü olduğunu gösterir. İznik Konsili’nin teolojik eleştirisi, konsilin kararlarının birleştirici olmasına rağmen, sonraki dönemlerdeki yorum farkları ve yorum farklılıkları, Hristiyanlık tarihinde önemli tartışmalara yol açmıştır. İsa’nın doğası, Tanrı ile ilişkisi ve “homoousios” teriminin anlamı üzerine yapılan teolojik tartışmalar, Hristiyan teolojisinin derinleşmesine ve farklı mezheplerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Papazlar dikkat İznik Selçuklu Türklerinin başkenti Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Bizans ordularını Malazgirt’te 1071’de yenmesinden sonra, Selçuklular XI. yüzyılın sonlarında Bizans içlerine kadar yürüdüler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 tarihinde Nicaea’yı aldı ve 1080 yılında Selçuklu devletinin başkenti yaptı. Adını da Nicaea’nın izi anlamında “İznik” olarak değiştirdi. Böylece İznik, Anadolu’da ilk Türk başkenti oldu.   Papa vuran Türkler de var! Malatyalı Mehmet Ali Ağca, cezaevinden kaçtıktan 4 gün sonra 27 Kasım 1979’da Milliyet Gazetesi’ne el yazısıyla bir mektup gönderdi. Mesaj kısa ve netti: “Papa 2.Jean Paul’ün Türkiye ziyareti iptal edilmezse kesinlikle vuracağım”. Papalık, Türk medyasında yer alan Ağca’nın mektubunu önemsemedi. İkinci Jean Paul, “Türkiye’yi ziyaret eden ikinci Papa” unvanını aldı. – Papa 2. Jean Paul, Türkiye ziyaretinde uçaktan iner inmez yeri öpmüştü. Polonyalı Papa, 28-30 Kasım 1979’da gerçekleştirdiği iki günlük Türkiye ziyaretinde Ankara, İstanbul, İzmir ve Efes’e uğramıştı. Ama Malatyalı Ağca bir Türk’tü ve dediğini yaptı; gitti papayı vurdu. O dönem, Türkiye’de 12 Eylül askeri darbe sonrasında yönetime el koyan askerler iktidardı. Devlet Başkanı Orgeneral  Kenan Evren’di. Bazılarına göre Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa II. Jean Paul‘e bir Türk tarafından düzenlenen suikast, “İslam Dünyasına Haçlı saldırılar düzenlemeye hazırlanan Batı âlemine bir mesaj”dı. Malatyalı Mehmet Ali Ağca tarafından 13 Mayıs 1981’de II. Jean Paul‘e yönelik gerçekleştirilen suikast, “Türkiye’deki askeri yönetimin, Batı dünyasına üstü örtülü bir meydan okuması”ydı Kısmi Kaynakça https://iznik.meb.gov.tr/www/iznik-tarihcesi/icerik/44 https://x.com/SavunmaTR/status/1904436809431494796 https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/papa-eftim-erenerol-1884-1968/ https://www.msb.gov.tr/SlaytHaber/39e8d3b01b9d44d9ac0e08e6034f4ad2 https://m.tiviport.com/haber/papa-neden-iznik-e-gelmeyi-istiyor-15688.html https://hyetert.org/2024/09/05/elpidophorosun-gaflari-ekumeniklik-abd-plani-mi/ https://www.agos.com.tr/tr/yazi/6656/turkcu-patrikin-mhpli-torunu-sevgi-erenerol https://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/04/printable/050404_popeqa.shtml https://iznik.bel.tr/tr/haberler/fener-rum-patrigi-bartholomeos-izniki-ziyaret-etti-569 https://www.odatv.com/guncel/yunan-askeri-kufur-etti-turkiye-izahat-istedi-120092009 #https://yetkinreport.com/2019/05/11/bakirkoylu-elpidophoros-amerika-baspiskoposu-oldu/ https://x.com/turkdegs/status/1892522078802268303?t=9zC3EWcpLSisTTgKoxC0hw&s=19 https://israel-alma.org/syria-turkish-presence-in-military-airports-and-aerial-friction-with-israel/ https://english.katholisch.de/artikel/58478-preparations-underway-for-pope-francis-visit-to-turkey http://www.fatih.gov.tr/fener-rum-patrikhanesinin-ekumeniklik-iddiasina-iliskin-basin-aciklamamiz https://www.msn.com/tr-tr/haber/other/yunan-askerlerinden-t%C3%BCrkiye-ye-hakaret/ar-AA1BFfCE https://www.milligazete.com.tr/haber/23831719/once-patrik-gidip-teftis-etti-ardindan-papa-gelip-kutsayacak https://www.milliyet.com.tr/gundem/milli-mucadelenin-en-onemli-isimlerinden-biriydi-turk-papa-eftim-6848384 https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/murat-bardakci/madde-1-hil-fet-kaldirilmadi-halife-surgune-gonderildi-207690 https://www.mykibris.com/gundem/turkiye/haber/yunanistan-askeri-turkiyeye-kufur-etti-atilan-sloganlar-kustahca-53713 #https://orthodoxtimes.com/ecumenical-patriarch-pope-francis-will-visit-patriarchate-for-anniversary-of-first-council-of-nicaea/ https://greekcitytimes.com/2024/11/29/pope-francis-plans-2025-turkey-visit-to-mark-1700th-anniversary-of-the-council-of-nicaea/ https://www.catholicnewsagency.com/news/260757/pope-francis-to-join-orthodox-patriarch-in-turkey-for-nicaea-council-anniversary https://www.takvim.com.tr/dunya/yunan-baspsikopostan-trumpa-skandal-ovgu-yunan-isyanini-kutlayip-konstantine-benzetti-6099232 https://www.aydinlik.com.tr/haber/bartholomeosun-temsilcisi-beyaz-sarayda-turkiyeyi-hedef-aldi-abdnin-yenilmezligi-icin-dua-etti-516884 https://serbestiyet.com/featured/sagligina-kavusan-papa-26-mayista-turkiyede-iznik-konsilinin-1700-yildonumu-anmalarina-katilacak-199898/ https://www.hurriyet.com.tr/dunya/8-asirlik-kurallari-kendi-eliyle-degistirdi-tabutundan-mezar-yerine-her-seyi-ince-ince-planladi-yasarken-nasilsa-oldugunde-de-ayni-42707449
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Biliyorsunuz Türkiye laik, sosyal bir hukuk devleti olmasına rağmen Hilafetin  merkezi durumunda. Hilafet ilgili düzenleme sırasında yapılan konuşmalardan anlaşıldığı gibi Mustafa Kemal Paşa ve TBMM; halifeliği doğrudan “kaldırıyorum” deyip kaldırmamıştır. Ya nasıl olmuştur? “Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiçtir” biçimindeki bir gerekçeyle kaldırılmıştır.

Bu nedenle haklı olarak “Halifelik, TBMM’de (manevi şahsında) saklıdır” yorumları yapılmıştır Mündemiç: Bir şeyin içinde var olan, bulunan, saklı olan anlamındadır. Devletin ve milletin iradesi  uygun görürse  saklı olmaktan açığa çıkarır. Ancak  hayatta en hakiki mürşit ilimdir anlayışında olan bir devlet aklının buna ihtiyaç duymayabileceği ortadadır.

İstanbul’da  iki Ortodoks dini merkez var

Türkiye aynı zamanda Ortodoks aleminin dini merkezidir. Ortodoksluk Türkiye de iki etnik ana akım tarafından  temsil edilmektedir. İlki Türk Ortodoks Patrikhanesi’dir. Kurucusu ve ilk patriği kendi ifadesi ile ‘Türkoğlu Türk’, Yozgat’a bağlı Akdağmadeni kazası İstanbulluoğlu mahallesinde dünyaya gelen Anadolu Hıristiyan Türkü, Karahisarlıoğlu ailesinden Papa Eftim Erenerol’dur.

İkincisi ise  Fener Rum Patrikliği’dir.Bu dini kurumun  statüsü  Ortodoks dünyasının değil sadece Rum ve Yunanlıların dini temsilciliği ile sınırlanmıştır. Dolayısıyla Fener Rum Patrikhanesi Patriği Dimitri Bartholomeos’un ve Patrikhanenin özellikle Türkiye dışında kullanmayı tercih ettikleri  Ekümeniklik  vasfı T.C. Kanunlarına göre yoktur.

Çünkü azınlıklar konusunda Türkiye’nin temel hukuki dayanağını oluşturan 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nda da Patrikhâne ile ilgili bir hükme yer verilmemiş, Patrikhanenin İstanbul’da kalması karşılığında mübadele dışı tutulan Rum cemaatinin dini bir kurumu olarak kalacağına, siyasi bir faaliyetinin bulunmayacağına ilişkin katılımcı ülke delegasyonlarının sözlerinin senet olarak kabul edildiği belirtilerek, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ruhanî meclisinin yetki alanı İstanbul başpiskoposluğu ile Bozcada ve Gökçeada bölgesi Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutulmuştur.

Yargıtay 4. Dairesinin E:2005/10694, K.2007/5603 sayılı kararına göre: “Egemen bir devletin kendi topraklarında yaşayan azınlıklara kendi vatandaşlarından farklı bir hukuk uygulayarak çoğunluğa dahi tanımadığı bir takım ayrıcalıkları onlara tanımak suretiyle özel bir statü vermesi, Anayasanın 10. maddesinde gösterilen eşitlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturacağından kabul edilemez. Bu nedenle Patrikhanenin ekümenik olduğu iddiasının, yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

Neden bunları yazıyorum?

Türkiye bir taraftan  ülkenin  enerjisini emen ve küresel ve bölgesel kazanımlarını kara deliğe gönderen siyasi  tasarruflarla boğuşuyor. Diğer taraftan  sınırları dışında kuşatılmışlıkla mücadele ediyor. İç politik anlaşmazlıkların kaotik anaforunda Türk kamuoyunun  dikkatinden kaçan olaylar zinciri ile karşı karşıya kalındığı muhakkak.

Birinci İznik Konsili'nin 1700. yılında Patrik ve Papa buluşmaya hazırlanıyor!

İsrail Suriye’de Türk uçaklarının egemenlik haklarını ihlal etmeye çalışıyor. Nitekim İsrail merkezli Alma Research and Education Center’de yer alan bir haberde  “Son haftalarda Suriye’de İsrail ve Türk hava kuvvetleri uçakları arasındaki sürtüşmeyi içeren hava olaylarına ilişkin birkaç rapor çıktığı belirtilmelidir.”

Kadim sınır komşumuz dost ülke İran, Lübnan ve Suriye hezimetinin  faturasını Türkiye’ye çıkarmak için uğraşırken kendi halk kitlelerinin öncelikle ekonomik ve etnik taleplerinin yol açtığı bir kargaşa yaşıyor. Sadece İran Türklüğü değil Beluclar, Lorlar ve Kürtler de  baskıcı rejimden kurtulmak için gün sayıyor. Araplarda dahil.

Tahran yönetimin İran Türklerine  yönelik provokatif yaptırımları  her an toplumsal patlamaya dönüşebilir. Durum bu iken Ankara ile Tahran arasındaki anlaşmazlığın sıcak çatışmaya dönüşebileceği    konuşuluyor.

Bir diğer konu  halen  Kuzeydoğu Suriye ve Kuzey Irak’ta Türkiye’nin güvenlik endişesini sürekli güncelleyen terörist unsurların faaliyetlerinin tamamen  sonlanmadığı süreçte, bu bölgelerde operasyan yürüten 2. Ordu’nun muharip unsurlarının,  Ukrayna’ya intikal ettirileceğine dair söylentilerin ayyuka çıkmasıdır. Bu iddialar doğru mudur yoksa deli saçması mıdır?

Tüm bu olup bitenler yetmezmiş gibi Yunan  kopilleri, palikarya,  ülkesindeki ABD askeri ve lojistik yığınağına güvenerek Türkiye’ye karşı düşmanca  söylemlerini  artırarak sürdürüyor. Yunan  / Grek   tehdit ve tehlikesinin   yansımalarına bir bakalım.

Yunan Başpiskopos Trump’ı İstanbul’un kurucusu Konstantin’e benzetti

Trump Hosts Greek Independence Day Celebration at the White House - GreekReporter.com

Varan1: ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’da düzenlediği “Yunan Bağımsızlık Günü” resepsiyonuna katılan ve Türk vatandaşı olan Amerika Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidoforos, Trump’ı “Roma İmparatoru Büyük Konstantin’e” benzetti.

Beyaz Saray’daki Doğu Odası’nda yapılan resepsiyonda konuşan Başpiskopos, düzenlenen Yunan Bağımsızlık Günü resepsiyonunda “Bana Roma İmparatoru Büyük Konstantin’i hatırlatıyorsunuz. Bu imparator, benim doğduğum yer olan muhteşem Konstantinopolis şehrini kuran ve inşa eden kişidir, bu yer bugün İstanbul olarak bilinmektedir. Size bu Kutsal Haç’ı sunmak benim için büyük bir onurdur. Bu haç, büyük Roma İmparatoru Konstantin’i zafere götüren semboldür, çünkü İsa ona bir rüyasında bu işareti göstermiştir ve şöyle demiştir: “Εν Τούτῳ Νίκα”—yani “Bu işaretle git ve zafer kazan”.  Pis kopos  diyorki Ey Trump bizler Tanrının Kirbacı Türklerle baş edemiyoruz. Onları İstanbul’dan sürüp çıkaramıyoruz.  Sen bizim yaoamadigimuzi yap, İstanbul’u Türklerden al, biz Yunanlılara ver.

Bursa Metropoliti Elpidoforos Lambriniadis'in Patrik Bartholomeos'un yönettiği ayindeki Konuşması – HyeTert

Kim bu Elpidoforos?

Biraz bilgileri tazeleyelim. Mayıs 2919’da İstanbul, Balat’taki  Fener Rum Ortodoks Patrikliği boş bulunan Amerika Başpiskoposluğuna Sinod Meclisinde yapılan oylama ile Heybeliada Ruhban Okulu Müdürü ve Bursa Kilisesi Başrahibi Elpidophoros Lambriadis’in seçildiğini 11 Mayıs’ta ilan etmişti.

Bu seçimle yapılan atamanın onemi tarihte ilk defa bir Türk vatandaşı merkezi New York’ta bulunan Amerikan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğuna getirildiği şeklinde değerlendirilmişti.  ABD’deki 1,5 milyon Grek Ortodoks’un en üst ruhban makamı olan Başpiskoposluk son yıllarda mali sorunlarla boğuşuyordu. Amerika Kilisesi, Ekümenik Partiklik olarak İstanbul’u ve Patrik Bartholomeos’u tanıyor.

Elpidophoros Lambriadis 1967 İstanbul, Bakırköy doğumlu. Selanik’teki Aristotle Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun. Lisansüstü eğitimini Almanya ve Lübnan’da tamamlamış. Dolayısıyla Avrupa ve Ortadoğu kiliseleri ve bölge sorunlarıyla yakın ilişkileri olduğu söyleniyor. Rumca ve Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Almanca ve Arapçaya da hâkim.

Lambriadis ilahiyat doktorasını da Selanik Üniversitesinde tamamladıktan sonra Patrik Bartholomeos’un önerisiyle Sinod Meclisi Genel Sekreterliğine ve ardından -hükümetçe eğitime kapalı tutulan- Heybeliada Ruhban Okulu Müdürlüğüne getirilmiş.

Bir dönem Selanik Üniversitesinde kilisenin uluslararası ilişkileri konusunda ders de veren Prof. Dr. Lambriadis, Patrikhanenin uluslararası ilişkileri ve diğer kiliselerle diyalogunda da etkili konumda bulunuyor ve Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını kazanmasında pay sahibi olarak biliniyor.

Yunan askeri  resmi geçit töreninde Türklere küfretti

Varan2: Yunanistan’ın bağımsızlık günü kutlamaları   Ankara ile Atina arasında diplomatik skandala dönüştü. Atina’da düzenlenen törende Yunan deniz piyadeleri, Türkiye’ye ağır küfürler ve kışkırtıcı sloganlarla yürüdü. Türkiye, olay sonrası Yunanistan’dan izahat istedi. Yunanistan’ın 25 Mart Bağımsızlık Günü kapsamında Atina’da düzenlenen resmi geçit töreninde, Yunan Deniz Kuvvetleri’ne bağlı deniz piyadeleri Türkiye’ye yönelik hakaret içeren sloganlar attı.

Dışişleri kaynakları, “Atina’da yapılan geçit töreninde, Yunanistan Silahlı Kuvvetlerinin bazı mensupları tarafından atılan sloganlar küstahçadır. Türkiye-Yunanistan ilişkilerini baltalamayı hedefleyen bu davranış kabul edilemez” açıklaması yaparken, “Konuyla ilgili olarak Yunanistan makamlarından izahat istenmiştir” bilgisini paylaştı. Yaşanan olayla ilgili Türk makamlarının Yunanistan Savunma Bakanı Korfulu Nikolaos Dandik pardon  Dendias’ı sorumlu gördükleri belirtiliyor.

Katolik Papa ve Ortodoks Patrik İznik’te buluşur mu?

Her iki dini liderin kilise merkezlerinden yapılan açıklamalar ile  yapılan hazırlıklara bakılırsa 24- 25 Mayıs tarihleri arasında  İznik’te  her iki inancın  müşterek noktası  1. İznik Konsili’nin 1700. yılı  kapsamında bir buluşmanın  planlandığı ve start aldığı anlaşılıyor.

Fener Rum Patriği Bartholomeos'un İznik ziyareti - Bursapost

Gazete haberlerinden anlaşıldığına göre Katolik ve Ortodoks kilise babaları İznikte buluşmak için yanıp tutuşuyor.  Yanılmıyorsam bu konuda  ilk açıklama   Papa Francis tarafından , 28 Kasım 2024 Perşembe günü Vatikan’da Uluslararası İlahiyat Komisyonu üyelerini kabulünde yapılmış. Viyana gazetesi “Die Presse”nin doğruladığı üzere, bir Vatikan heyeti yakın zamanda ön ziyaret için İznik’e gitmiş.

Buluşmanın Fener Rum ayağı çoktan hazırlıkları başlatmış. Bu çerçevede 2025 Şubat ayında Fener Rum Patriği Bartholomeos, beraberindeki heyet ile birlikte İznik’e bir ziyaret gerçekleştiriyor. Patrik  Bartholomeos ve beraberindeki 14 papaz, İznik’e giderek teftişlerde bulunmuşlar. Nedeni katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus’in 24- 25 Mayıs tarihleri arasında İznik’e gelecek olması. 1. İznik Konsili’nin 1700. yılı nedeniyle İznik’te ayin başta olmak üzere bir takım etkinlikler düzenlenecek ve bu etkinliklere Papa’da katılacak.

Patriği Bartholomeos, bölgedeki Rumlara ait tarihi ve dini yapıları da incelemiş. Meryem Ana Kilisesi, Böcek Ayazması, Lefke Kapı, Tarihi Bazilika, Koimesis Kilisesi ve Vaftizhane Kilisesi’nde incelemelerde bulunmuş. Patrik Bartholomeos, 1. İznik Konsili’nin 1700. yılı kapsamında İznik’te düzenlenmesi planlanan etkinliklerle ilgili açıklamasında 2025 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilmesi planlanan bu etkinliklere Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis’in katılımının beklendiğini belirtmiş. Bu etkinliklerin İznik’in uluslararası alandaki bilinirliğini artıracağını ve yabancı turistler açısından büyük bir ivme kazandıracağını vurgulamayı da ihmal etmemiş.

Hasta Papa İznik’te bulunabilecek mi?

Papanın  sağlık durumu  ha gitti gidecek modunda mı? Çünkü 88 yaşındaki Papa, ağır bir akciğer enfeksiyonu ve diğer ciddi hastalıkları nedeniyle günlerdir Roma’da bir hastanede tedavi altında tutuldu. Yapılan açıklamalarda Papa’nın durumunun kritik olduğu vurgulandı.

Vatikan teokratları gelenekler uyarınca, Papanın öldüğü tahmin edildiğinde, önce ona vaftiz ismiyle üç kez seslenileceği herhangi bir cevap gelmediği takdirde Papa’nın öldüğünün  kabul edileceği ana kilitlenmiş durumda.

Papanın ölümü Vatikan’ın sağlık departmanının başındaki kişi ve Kutsal Roma Kilisesi’nin kethüdası tarafından teyit ediliyor. Kethüda Papa öldükten sonra Vatikan’ın fiiliyattaki idarecisi haline geliyor. Papanın cansız bedeni üzerine beyaz bir cübbe giydirildikten sonra özel şapeline getiriliyor.

Vatikan, hastalığından dolayı bir süredir bakım altında olan Papa Franciscus’un sağlığına kavuşmasının ardından Hristiyanlık tarihinde önemli bir yeri olan Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümünü anmaları için 26 Mayıs’ta Türkiye’ye geleceğini duyurdu. Ziyaretin daha sonra Ankara’daki hükümetle koordine edilmesi gerekecek

İznik buluşmasına neden  tepkiler var ?

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı; “Bu tarihi olayın anma töreni için ve ‘yeniden birleşme’ adı altında Papa İznik’e davet ediliyor” diyerek tepki göstermişti.

Birinci İznik Konsili, Roma İmparatoru I. Konstantinos’un çağrısıyla Hristiyanlıkta kiliseye bağlı bütün piskoposların katılımıyla 325 yılında düzenlenmişti. Hristiyanlık tarihi açısından önemli kabul edilen konsilde önemli dini konular tartışılıp karara bağlanmıştı.

Fener, Osmanlı zamanlarından Ekümenik Patrik’in “Taht”ı dır. Bu nedenle Roma Kilisesi için Vatikan gibidir. Patriğin otosefal yargı alanlarından “bağımsız” olmasına ve “eşitler arasında birinci” konumunu korumasına izin verir.

İznik Konsili, Kilise’deki ilk ekümenik konseydi. Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi ve erken Kilise konseylerinin geçerliliğini kabul eden diğer Hristiyan toplulukları tarafından kabul edilmektedir.

Bu ziyaretin, Hristiyanlıkta her 25 yılda bir gerçekleşen önemli bir etkinlik olan Francis’in önemli Kutsal Yılı ile aynı zamana denk gelmesi planlanıyor. Papa, kiliseyi Doğu ve Batı olarak bölen 1054 Büyük Bölünmesinden önce düzenlenen bir konseyi işaret eden bu önemli fırsatı, Ortodoks Hristiyanlara zeytin dalı uzatmak için kullanabilir. Doğu Ortodoks Kilisesi, İznik’i yedi ekümenik konseyden biri olarak kabul eder.

Papa Franciscus ve Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki Patrik Bartholomeos’un İznik’te buluşma planı, dini ilişkiler ve Ortodoks Katolik diyaloğunun güçlendirilmesi amacı taşımaktadır. Bu tür buluşmalar, Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi arasında uzun süredir süren birlik ve dayanışma arayışının bir parçası. Birleşik bir Hıristiyan aleminin İslam Dünyası ve Türkiye  için bir tehlike olmayacağını kim garanti edebilir?

Türkiye kendi kuyusunu kazmaz değil mi ?

Bu tür görüşmelere dinler arası diyalog ve işbirliği, barış mesajları vermek, ve hem dini hem de kültürel birliğe katkıda bulunmak amacıyla yapılıyor  süsü verilebilir. Bu buluşma aynı zamanda, Hristiyanlığın iki büyük mezhebinin, Katolik ve Ortodoksların, geçmişteki anlaşmazlıkların ötesinde bir araya gelme niyetini yansıtır.

Papa Franciscus ile Fener Rum Patriği Bartholomeos’un İznik’teki buluşması, bazı kesimler tarafından Türkiye açısından olumsuz  değerlendirilebilecek birkaç yönü barındırıyor.  Bu olumsuzluklar genellikle siyasi, dini  ve milli güvenlik hassasiyetleryle ilgili. Bu olumsuzluklar neler olabilir , sorusuna cevap arayalım.

  1. Dini Temasların Siyasi Etkisi: Papa ile Fener Rum Patriği’nin buluşması, bazen dini ilişkilerin ötesine geçerek siyasi bir boyut kazanabiliyor. Özellikle bazı çevreler, bu tür temasların Hristiyan dünyası ve Türkiye arasında diplomatik ve dini anlamda daha fazla etki yaratmasına yol açabileceğinden endişeli. Özellikle, Türkiye’deki bazı dini gruplar, bu tür buluşmaların Türkiye’nin dini kimliği üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği kanaatindeler.
  2. Azınlık Hakları ve Ruhani Özerklik: Fener Rum Patriği’nin Türkiye’deki Rum Ortodoks toplumunun dini lideri olarak kabul edilmesi, bazen Türkiye’nin ulusal birliği ve egemenlik anlayışıyla çelişen bir durum olarak yorumlanabiliyor. Papa ile Bartholomeos’un buluşması, Türkiye’deki bazı kesimlere dini azınlıkların daha fazla özerklik talebinde bulunabileceklerini düşündürebilir.
  3. Uluslararası İmaj ve Diplomatik Tepkiler: Türkiye’nin iç politikalarındaki din ve devlet ilişkileri bazen uluslararası arenada eleştirilebiliyor. Papa ve Bartholomeos’un buluşması, özellikle Hıristiyan dünyasıyla olan ilişkilerde belirli beklentileri gündeme getirebilir ve Türkiye’ye yönelik dış baskıları artırabilir. Bu, bazı iç politik dengeleri etkileyebilir ve Türkiye’nin dış dünyadaki imajını olumsuz yönde etkileyebilir.

Ortodoks din adamları Latin külâhı görmektense Türk sarığını tercih eder mi ?

Ortodoks din adamları Latin külâhı görmektense Türk sarığını tercih eder mi ?Türklerde sarık falan kalmadı. Halkın genelinin kullanımının dışında. Fes derseniz tamamen folklorik bir nesne. Dondurmacılar falan  başlarına geçiriyor.  Oysa  Haclı Seferleri sırasında Latin ordularının Doğu Roma İmparatorluğunun başkentini yağmalamaları, kadınlara tecavüz etmeleri ve halkı kılıçtan  geçirmeleri  her Ortodoks Rum’un kolektif hafızasında  yer alır. Nitekim  Türk ordusunun İstanbul’u kuşatması sırasında   İtalya’nın göndereceği askeri yardıma karşı çıkan papazlar, son Bizans imparatoruna Latin külâhı görmektense Türk sarığını yeğlerim diyebilmişlerdi.

 

Kimileri de diyor ki Vatikan ile Fener Rum Patrikliğinin İznik’teki buluşması, Hristiyan dünyasında önemli bir gelişme olsa da, Türkiye aleyhine bir sonuç doğurması beklenmez. Hristiyan dünyasında birleşme çabaları, özellikle farklı mezheplerin (Katolik ve Ortodoks) birliğini sağlamaya yönelikse de, bu tür görüşmelerin siyasi bir etkisi doğrudan Türkiye’nin aleyhine olamaz.

Katolik ve Ortodoks dini liderlerin İznik buluşması, Erdoğan ve hükümetine prestij sağlar mı?

Katolik ve Ortodoks dini liderlerin İznik’te bir araya gelmesi, Erdoğan ve hükümetine birkaç açıdan prestij kazandırabilir. İlk olarak, bu tür bir buluşma, Türkiye’nin tarihsel ve kültürel mirasını yeniden vurgular ve ülkenin dini hoşgörü ve diyalog konusunda önemli bir merkez olarak görülebilmesini sağlar. İznik, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer tutan bir şehir olduğu için, böyle bir buluşma, Türkiye’nin dini çeşitliliği ve hoşgörüsü konusunda dünya çapında olumlu bir imaj yaratabilir.

Erdoğan ve hükümeti, bu tür bir organizasyonla hem iç politikada hem de dış ilişkilerde başarılı görülebilir. Özellikle Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde daha ılımlı bir imaj sunması açısından önemli olabilir. Katolik ve Ortodoks dini liderlerin bir araya gelmesi, Türkiye’nin sadece Müslüman bir ülke olmanın ötesinde, farklı dinlere ve inançlara sahip kişilere ev sahipliği yapabilen bir ülke olarak algılanmasını güçlendirebilir.

Bununla birlikte, böyle bir etkinliğin iç ve dış politikada prestij sağlaması, etkinliğin nasıl organize edileceği, katılımcıların tavırları ve hükümetin bu süreci nasıl yöneteceği ile yakından ilgilidir. Olumlu bir organizasyon ve doğru bir mesaj verilmesi halinde, kesinlikle bir prestij sağlayabilir.

Ankara Kulislerinde iktidarın bu tarihi buluşmayı fırsata dönüştürerek içeride ve dışarıda    prestij devşirebileceği konuşuluyor. 1. İznik Konsili’nin 1700. yılı merasim programına bazı ekler  yapılabileceği mesela ABD Başkanı Trump ile Rusya Federasyonu Baskanı Putin’in de davetliler arasında yer alabileceği söyleniyor.

Hristiyanlığı birleştiren buluşma

1. İznik Konsili’nin teolojik eleştirisi

İznik Konsili, 325 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin tarafından düzenlenen, Hristiyanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olan ilk ekümenik konsildir. Bu konsil, özellikle Hristiyan inancının temel öğretilerinin belirlenmesi ve birleştirilmesi amacıyla toplanmıştır. İznik Konsili’nin teolojik eleştirisi, esas olarak konsilde alınan kararların içeriği, uygulanışı ve bu kararların sonraki Hristiyan düşüncesi üzerindeki etkileri üzerinedir:

1. Ariusçuluk ve Hristiyanlık Anlayışı

İznik Konsili’nin en büyük tartışma konusu, Arius’un (Ariusçuluk) Hristiyanlık anlayışına dayanan görüşleriydi. Arius, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu kabul etse de, İsa’nın Tanrı ile özdeş olmadığına, arada bir fark olduğuna inanıyordu. Arius’un görüşüne göre, İsa yaratılmış bir varlık olup, Tanrı’dan türetilmiştir. Bu görüş, “homoiusios” (benzer doğa) doktrinini savunarak, İsa’nın Tanrı ile tamamen aynı doğaya sahip olmadığı iddia ediliyordu.

İznik Konsili, Arius’un görüşlerini reddederek, İsa’nın Tanrı ile özdeş olduğunu belirten “homoousios” (aynı doğa) ifadesini kabul etti. Bu, İsa’nın Tanrı ile aynı özde olduğu ve yaratılmış bir varlık olmadığı anlamına geliyordu. Ancak bu karar, Ariusçuluk’a karşı güçlü bir teolojik eleştiri getirse de, konsilin homousios teriminin tam olarak ne anlama geldiği konusundaki belirsizlik, sonraki yıllarda pek çok teolojik tartışmanın zeminini oluşturdu. “Homoousios” terimi, İsa’nın Tanrı ile özdeş olduğunu ifade etse de, bu özdeşliğin nasıl bir anlam taşıdığı konusunda farklı yorumlar ortaya çıkmıştır. Bu da bazı grupların, bu terimin anlamını aşırı şekilde teolojik açıdan tartışmalarına yol açmıştır.

2. Tanrı’nın Doğası ve İsa’nın İlahi Kimliği

İznik Konsili, Tanrı’nın üçlü doğasını (Teslis) ve İsa’nın Tanrısal kimliğini vurgulamış olsa da, bu tartışmalar teolojik anlamda tam bir kesinlik sağlamamıştır. Konsilin, İsa’nın Tanrı ile aynı özde olduğu kararını alması, Tanrı’nın doğasının tek bir özde birleşmiş olduğunu kabul etmekti. Ancak, bu kararın daha sonra bazı Hristiyan teologları tarafından farklı şekillerde yorumlanması, özellikle Batı ve Doğu kiliseleri arasında yeni ayrılıklara ve anlayış farklarına yol açmıştır.

Bazı Doğu Hristiyanları, Tanrı’nın üçlü doğasını daha çok bir ahlaki veya metafiziksel birlik olarak gördüler ve böylece Tanrı’nın farklı kişilikleri arasındaki ilişkiler konusunda daha özgür bir yaklaşım geliştirdiler. Batı kilisesi ise, Roma İmparatorluğu’nun egemenliği ve Latince’nin etkisiyle, daha katı bir biçimde “homoousios” doktrinini savunmuş ve bu doktrin üzerinden Hristiyan inancının şekillendirmiştir.

3. İznik Konsili ve Sonraki Teolojik Gelişmeler

İznik Konsili’nin verdiği kararlar, sonraki konsillerin gündemini belirlemiş, ama aynı zamanda kilise içindeki çeşitli bölünmeleri de tetiklemiştir. İznik Konsili’nin kararları doğrultusunda, Ariusçuluk’un reddedilmesiyle birlikte, diğer bazı Hristiyan inanç biçimlerine karşı teolojik bir baskı oluşmuştur. Bu, özellikle “heterodoks” inançların, yani geleneksel dogmalarla çelişen inançların baskı altında tutulmasına yol açmıştır.

Özellikle Ariusçuluk ve diğer heterodoks akımlarının İznik Konsili sonrasında kilise tarafından zorla bastırılması, bazı grupların hem dini hem de teolojik anlamda dışlanmalarına sebep olmuştur. Bu da Hristiyanlık tarihinde din ile devletin ilişkisi konusunda tartışmalara yol açmıştır. Konsil, dinin egemenlik kurması adına devlet gücünün kullanılmasına dayalı bir teolojik dayatma yapmıştır.

4. İznik Konsili’nin Sonraki Konsillerle İlişkisi

İznik Konsili’nin aldığı kararlar, sonraki konsillerin belirleyici noktalarını oluşturmuştur. Örneğin, 381’deki Konstantinopolis Konsili, İznik Konsili’ni destekleyerek Tanrı’nın ruhunun (Kutsal Ruh) da Tanrı ile aynı özde olduğunu kabul etmiştir. Ancak, İznik Konsili’nin yalnızca Ariusçuluğa karşı olan bir tepki olarak gelişmesi, onun genel anlamda Hristiyan teolojisinin yalnızca bir yönünü vurgulayan bir yönü olduğunu gösterir.

İznik Konsili’nin teolojik eleştirisi, konsilin kararlarının birleştirici olmasına rağmen, sonraki dönemlerdeki yorum farkları ve yorum farklılıkları, Hristiyanlık tarihinde önemli tartışmalara yol açmıştır. İsa’nın doğası, Tanrı ile ilişkisi ve “homoousios” teriminin anlamı üzerine yapılan teolojik tartışmalar, Hristiyan teolojisinin derinleşmesine ve farklı mezheplerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Papazlar dikkat İznik Selçuklu Türklerinin başkenti

Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Bizans ordularını Malazgirt’te 1071’de yenmesinden sonra, Selçuklular XI. yüzyılın sonlarında Bizans içlerine kadar yürüdüler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 tarihinde Nicaea’yı aldı ve 1080 yılında Selçuklu devletinin başkenti yaptı. Adını da Nicaea’nın izi anlamında “İznik” olarak değiştirdi. Böylece İznik, Anadolu’da ilk Türk başkenti oldu.

Papa vuran Türkler de var!

 

Papa vuran Türkler de var!

Malatyalı Mehmet Ali Ağca, cezaevinden kaçtıktan 4 gün sonra 27 Kasım 1979’da Milliyet Gazetesi’ne el yazısıyla bir mektup gönderdi.

Mesaj kısa ve netti: “Papa 2.Jean Paul’ün Türkiye ziyareti iptal edilmezse kesinlikle vuracağım”.

Papalık, Türk medyasında yer alan Ağca’nın mektubunu önemsemedi. İkinci Jean Paul, “Türkiye’yi ziyaret eden ikinci Papa” unvanını aldı.

– Papa 2. Jean Paul, Türkiye ziyaretinde uçaktan iner inmez yeri öpmüştü.

Polonyalı Papa, 28-30 Kasım 1979’da gerçekleştirdiği iki günlük Türkiye ziyaretinde Ankara, İstanbul, İzmir ve Efes’e uğramıştı. Ama Malatyalı Ağca bir Türk’tü ve dediğini yaptı; gitti papayı vurdu.

O dönem, Türkiye’de 12 Eylül askeri darbe sonrasında yönetime el koyan askerler iktidardı. Devlet Başkanı Orgeneral  Kenan Evren’di.

Bazılarına göre Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa II. Jean Paul‘e bir Türk tarafından düzenlenen suikast, “İslam Dünyasına Haçlı saldırılar düzenlemeye hazırlanan Batı âlemine bir mesaj”dı.

Malatyalı Mehmet Ali Ağca tarafından 13 Mayıs 1981’de II. Jean Paul‘e yönelik gerçekleştirilen suikast, “Türkiye’deki askeri yönetimin, Batı dünyasına üstü örtülü bir meydan okuması”ydı

Kısmi Kaynakça

https://iznik.meb.gov.tr/www/iznik-tarihcesi/icerik/44

https://x.com/SavunmaTR/status/1904436809431494796

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/papa-eftim-erenerol-1884-1968/

https://www.msb.gov.tr/SlaytHaber/39e8d3b01b9d44d9ac0e08e6034f4ad2

https://m.tiviport.com/haber/papa-neden-iznik-e-gelmeyi-istiyor-15688.html

https://hyetert.org/2024/09/05/elpidophorosun-gaflari-ekumeniklik-abd-plani-mi/

https://www.agos.com.tr/tr/yazi/6656/turkcu-patrikin-mhpli-torunu-sevgi-erenerol

https://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/04/printable/050404_popeqa.shtml

https://iznik.bel.tr/tr/haberler/fener-rum-patrigi-bartholomeos-izniki-ziyaret-etti-569

https://www.odatv.com/guncel/yunan-askeri-kufur-etti-turkiye-izahat-istedi-120092009

#https://yetkinreport.com/2019/05/11/bakirkoylu-elpidophoros-amerika-baspiskoposu-oldu/

https://x.com/turkdegs/status/1892522078802268303?t=9zC3EWcpLSisTTgKoxC0hw&s=19

https://israel-alma.org/syria-turkish-presence-in-military-airports-and-aerial-friction-with-israel/

https://english.katholisch.de/artikel/58478-preparations-underway-for-pope-francis-visit-to-turkey

http://www.fatih.gov.tr/fener-rum-patrikhanesinin-ekumeniklik-iddiasina-iliskin-basin-aciklamamiz

https://www.msn.com/tr-tr/haber/other/yunan-askerlerinden-t%C3%BCrkiye-ye-hakaret/ar-AA1BFfCE

https://www.milligazete.com.tr/haber/23831719/once-patrik-gidip-teftis-etti-ardindan-papa-gelip-kutsayacak

https://www.milliyet.com.tr/gundem/milli-mucadelenin-en-onemli-isimlerinden-biriydi-turk-papa-eftim-6848384

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/murat-bardakci/madde-1-hil-fet-kaldirilmadi-halife-surgune-gonderildi-207690

https://www.mykibris.com/gundem/turkiye/haber/yunanistan-askeri-turkiyeye-kufur-etti-atilan-sloganlar-kustahca-53713

#https://orthodoxtimes.com/ecumenical-patriarch-pope-francis-will-visit-patriarchate-for-anniversary-of-first-council-of-nicaea/

https://greekcitytimes.com/2024/11/29/pope-francis-plans-2025-turkey-visit-to-mark-1700th-anniversary-of-the-council-of-nicaea/

https://www.catholicnewsagency.com/news/260757/pope-francis-to-join-orthodox-patriarch-in-turkey-for-nicaea-council-anniversary

https://www.takvim.com.tr/dunya/yunan-baspsikopostan-trumpa-skandal-ovgu-yunan-isyanini-kutlayip-konstantine-benzetti-6099232

https://www.aydinlik.com.tr/haber/bartholomeosun-temsilcisi-beyaz-sarayda-turkiyeyi-hedef-aldi-abdnin-yenilmezligi-icin-dua-etti-516884

https://serbestiyet.com/featured/sagligina-kavusan-papa-26-mayista-turkiyede-iznik-konsilinin-1700-yildonumu-anmalarina-katilacak-199898/

https://www.hurriyet.com.tr/dunya/8-asirlik-kurallari-kendi-eliyle-degistirdi-tabutundan-mezar-yerine-her-seyi-ince-ince-planladi-yasarken-nasilsa-oldugunde-de-ayni-42707449

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.