deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

15 Temmuz: Milli Birlik ve Direnişin Zaferi

Isparta 14.07.2024 - 13:40, Güncelleme: 14.07.2024 - 13:40
 

15 Temmuz: Milli Birlik ve Direnişin Zaferi

.

15 Temmuz gecesi Türk milletinin cesaret ve kararlılığıyla tarihe altın harflerle kazınan zafer, aynı zamanda demokrasinin, milli iradenin, bağımsızlığın, birlik ve beraberliğin, istikbalinin zaferidir. Türk milletinin ruhuyla insanlığa miras bıraktığı manevi bir güçtür. Trabzon Meydanı’nda ayaklarımdan yaralandığım o gece beni hastaneye getirmek isteyen Başkan Yardımcısı Ergin Aydın'ın şoförü, daha sonra Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun şoförü olan dostumuza buradan şükranlarımı sunuyorum. Biz meydanları son ana kadar savunduk, tehlike kalkınca insanları meydanlardan kovmaya çalışan siyasilere şahit olduk. Hatta Anadolu Ajansı’nın çektiği katalog fotoğraflarında halktan kimseyi istemeyen siyasetçiler, "Onlar bizim çocuklarımız değil.” diyerek, kendi çocuklarını kısa süreliğine meydanlarda dolaşıyor gibi yaptırarak Anadolu Ajansı'na görüntü verenlere de şahit olduk. Biz kimseyi kaale almadık. Cumhurbaşkanımızın "Meydanları boş bırakmayın." sözüne sadık kaldık. 8 yıl yürümekte güçlük çektim, ayak parmaklarımı kaybetme riskim vardı, 2 kez ayak parmaklarımdan ameliyat oldum. Biz bu sıkıntılarımıza kimseye dert yanmadan katlandık ve bu mücadeleyi sessizce önce Allah, sonra vatan için verdiğimizden gururumuzu ruhumuzla içimizden yaşadık. Halka tepeden bakan yöneticiler, seçimden seçime 15 Temmuz gazilerini ve şehitlerini hatırlayanlar, 15 Temmuz'un ruhunu anlamayan, şükrü çıkar peşinde koşmak olan siyasetçilerin 15 Temmuz ruhunun gölgesinde kaldıklarına şahit oluyorum. Onlar bu milletin tarih sahnesinde olmayacaklar. Bizler Türk milletinin sadece tarihinde değil, bağrındaki bir nesil olarak kalacağız. Evet sonuç olarak Fetöcüler tarafından Tümgeneral Davut Ala Paşamız Erzincan’da yediği 7 kurşuna rağmen "sancağı" düşürmedi. Paşamız o anı şöyle anlatıyor: "En son ben karnımdan vuruldum. Ciğer acısı nasıl olur, biliyor musunuz? Onu orada hissettim. Artık ciğerim orda yanmaya başladı. Baktım öleceğim, her yerimden vuruldum. Baktım kan akıyor... Bir sıçradık, sıçrarken bir daha vuruldum. Maalesef bu sefer düştüm. Artık başım da dönmeye başladı, Kelime-i Şehadet getirdim. O andan sonra ciğerimin yandığını ve kan kokusunu hissettim. Sonra Vali Yardımcımızı ve arkadaşlarımızı aradım. “Evlatlarımı önce Allah’a, sonra size emanet ediyorum. Herhalde ölüyorum, şehit oluyorum. Ama burada da çok yaralı var. Lütfen buraya ivedi şekilde takviye, ambulans gönderin.” dedim. Ondan sonra da bayılmışım. Sonra gözümü hastanede açtım. Hastanede yaklaşık 4 gün komada, 10 gün yoğun bakımda, yaklaşık 45 gün de serviste yattım. Toplamda 2 ay süre hastanede yattım.” Direnişin kalesi İstanbul’da ise ara sokaklarda ve ilçelerde yine muazzam bir direniş vardı.  İstanbul Pendik Çarşı’da Eğitimci Gazeteci İbrahim Dinç: “Bayrağı hiç bırakmadım Salih Başkanım.” diyor. Eğitimci Gazeteci İbrahim Dinç şu duygularla o kara günü anlatıyor: O GECE ŞANLI TARİHİMİZE ÇALINAN KAPKARA BİR LEKEDİR. “Dünyanın en modern, çağdaş yönetim şekli demokrasi diyoruz. Bunun merkezi ise hiç şüphesiz demokrasimizin, milletimizin kalbi TBMM’dir. Kalp durursa hayat son bulur. Vatanımızı, milletimizi koruması için tüyü bitmemiş yetimlerimizin paralarıyla satın aldığımız uçağımızla eğitip beslediğimiz, şanlı ordumuzun içerisine kümelenmiş, üzerlerine milli üniformamızı giydirdiğimiz satılmış, vatan haini, Haşhaşilerin torunları demokrasimizin beyni TBMM’yi bombalayarak gerçek yüzlerini ifşa etmiş oldular. Bu vakıanın üzerinden 8 yıl geçti. Bu acıyı yüreğimizde her an hissetmeliyiz. O karanlık gecelerde çarşı pazar Türk bayrağını elimizden asla düşürmedik. O geceyi asla unutmayacağız, unutturmayacağız.  Artık her Türk milletinin vazgeçilmezi bayrağımızın gölgesinde kalan bu karanlık geceyi geleceğimizin teminatı gençlerimize çok iyi anlatmalıyız. Eli kanlı, satılmış hain terör örgütünün içimizde yuvalandığı alçak katil sürüsüyle girişilen 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonucu ülkemizin en uzun 48 saatinde 251 kardeşimiz şehit, 2196 vatansever kardeşimiz ise yaralanıp gazi oldular. Unutma! “Sü uyur, düşman uyumaz.” der büyüklerimiz… Şehitlerimize gani gani rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyetler dilerim. Eğitimci Gazeteci - İbrahim Dinç " 15 Temmuz, Türk milletinin demokrasiye ve milli birliğe olan inancını tüm dünyaya gösterdiği bir dönemeçtir. Bu gece, milletimizin birlik ve beraberlik ruhunu en güçlü şekilde ortaya koyduğu bir zafer olarak hatırlanacaktır. Gelecek nesillere, bu direnişin ve kararlılığın örnek olacağından kuşkumuz yok.   Salih Kurt Kassak Komisyonu Başkanı
.

15 Temmuz gecesi Türk milletinin cesaret ve kararlılığıyla tarihe altın harflerle kazınan zafer, aynı zamanda demokrasinin, milli iradenin, bağımsızlığın, birlik ve beraberliğin, istikbalinin zaferidir. Türk milletinin ruhuyla insanlığa miras bıraktığı manevi bir güçtür.

Trabzon Meydanı’nda ayaklarımdan yaralandığım o gece beni hastaneye getirmek isteyen Başkan Yardımcısı Ergin Aydın'ın şoförü, daha sonra Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun şoförü olan dostumuza buradan şükranlarımı sunuyorum. Biz meydanları son ana kadar savunduk, tehlike kalkınca insanları meydanlardan kovmaya çalışan siyasilere şahit olduk. Hatta Anadolu Ajansı’nın çektiği katalog fotoğraflarında halktan kimseyi istemeyen siyasetçiler, "Onlar bizim çocuklarımız değil.” diyerek, kendi çocuklarını kısa süreliğine meydanlarda dolaşıyor gibi yaptırarak Anadolu Ajansı'na görüntü verenlere de şahit olduk. Biz kimseyi kaale almadık. Cumhurbaşkanımızın "Meydanları boş bırakmayın." sözüne sadık kaldık. 8 yıl yürümekte güçlük çektim, ayak parmaklarımı kaybetme riskim vardı, 2 kez ayak parmaklarımdan ameliyat oldum. Biz bu sıkıntılarımıza kimseye dert yanmadan katlandık ve bu mücadeleyi sessizce önce Allah, sonra vatan için verdiğimizden gururumuzu ruhumuzla içimizden yaşadık.

Halka tepeden bakan yöneticiler, seçimden seçime 15 Temmuz gazilerini ve şehitlerini hatırlayanlar, 15 Temmuz'un ruhunu anlamayan, şükrü çıkar peşinde koşmak olan siyasetçilerin 15 Temmuz ruhunun gölgesinde kaldıklarına şahit oluyorum.

Onlar bu milletin tarih sahnesinde olmayacaklar. Bizler Türk milletinin sadece tarihinde değil, bağrındaki bir nesil olarak kalacağız.

Evet sonuç olarak Fetöcüler tarafından Tümgeneral Davut Ala Paşamız Erzincan’da yediği 7 kurşuna rağmen "sancağı" düşürmedi. Paşamız o anı şöyle anlatıyor: "En son ben karnımdan vuruldum. Ciğer acısı nasıl olur, biliyor musunuz? Onu orada hissettim. Artık ciğerim orda yanmaya başladı. Baktım öleceğim, her yerimden vuruldum. Baktım kan akıyor... Bir sıçradık, sıçrarken bir daha vuruldum. Maalesef bu sefer düştüm. Artık başım da dönmeye başladı, Kelime-i Şehadet getirdim. O andan sonra ciğerimin yandığını ve kan kokusunu hissettim. Sonra Vali Yardımcımızı ve arkadaşlarımızı aradım. “Evlatlarımı önce Allah’a, sonra size emanet ediyorum. Herhalde ölüyorum, şehit oluyorum. Ama burada da çok yaralı var. Lütfen buraya ivedi şekilde takviye, ambulans gönderin.” dedim. Ondan sonra da bayılmışım. Sonra gözümü hastanede açtım. Hastanede yaklaşık 4 gün komada, 10 gün yoğun bakımda, yaklaşık 45 gün de serviste yattım. Toplamda 2 ay süre hastanede yattım.”

Direnişin kalesi İstanbul’da ise ara sokaklarda ve ilçelerde yine muazzam bir direniş vardı.  İstanbul Pendik Çarşı’da Eğitimci Gazeteci İbrahim Dinç: “Bayrağı hiç bırakmadım Salih Başkanım.” diyor.

Eğitimci Gazeteci İbrahim Dinç şu duygularla o kara günü anlatıyor:

O GECE ŞANLI TARİHİMİZE ÇALINAN KAPKARA BİR LEKEDİR.

“Dünyanın en modern, çağdaş yönetim şekli demokrasi diyoruz. Bunun merkezi ise hiç şüphesiz demokrasimizin, milletimizin kalbi TBMM’dir. Kalp durursa hayat son bulur. Vatanımızı, milletimizi koruması için tüyü bitmemiş yetimlerimizin paralarıyla satın aldığımız uçağımızla eğitip beslediğimiz, şanlı ordumuzun içerisine kümelenmiş, üzerlerine milli üniformamızı giydirdiğimiz satılmış, vatan haini, Haşhaşilerin torunları demokrasimizin beyni TBMM’yi bombalayarak gerçek yüzlerini ifşa etmiş oldular.

Bu vakıanın üzerinden 8 yıl geçti. Bu acıyı yüreğimizde her an hissetmeliyiz. O karanlık gecelerde çarşı pazar Türk bayrağını elimizden asla düşürmedik. O geceyi asla unutmayacağız, unutturmayacağız.

 Artık her Türk milletinin vazgeçilmezi bayrağımızın gölgesinde kalan bu karanlık geceyi geleceğimizin teminatı gençlerimize çok iyi anlatmalıyız.

Eli kanlı, satılmış hain terör örgütünün içimizde yuvalandığı alçak katil sürüsüyle girişilen 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonucu ülkemizin en uzun 48 saatinde 251 kardeşimiz şehit, 2196 vatansever kardeşimiz ise yaralanıp gazi oldular.

Unutma! “Sü uyur, düşman uyumaz.” der büyüklerimiz…

Şehitlerimize gani gani rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyetler dilerim.

Eğitimci Gazeteci - İbrahim Dinç "

15 Temmuz, Türk milletinin demokrasiye ve milli birliğe olan inancını tüm dünyaya gösterdiği bir dönemeçtir. Bu gece, milletimizin birlik ve beraberlik ruhunu en güçlü şekilde ortaya koyduğu bir zafer olarak hatırlanacaktır. Gelecek nesillere, bu direnişin ve kararlılığın örnek olacağından kuşkumuz yok.

 

Salih Kurt

Kassak Komisyonu Başkanı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.