Tutkusal Düşlem Boşluğundan
Sözlerin mahiyetinin anlaşılabilmesi için, tüm Tanrılar, bir süreliğine vaazlarından vazgeçip, dizelerin arkasına sığınacak. Ve ecek zaman bilgisinin yetersiz bilgesizliğinde bir sır gibi saklanacak.
İkiye bölünmüş zihin parçasında, bir kez den büyükçe, varlık ve yokluk mevzusu içinde kayboluşluğun derin manası var olmalıydı. Bir mana aramanın seyrine dalmadan, sözlerin en büyükçesindeki derin yaraların izlerini aramanın anlamsızlığına bürünür mü şair?
Yüksek ellerden karşı konulmaz güçlüğe, soğuk bir mevsimin son nefisleri, bu denli baş göstermeden, ne diye bir savaşsızlığın ortasında bulur kişi kendini?
Belirli yol ayrımlarına varmadan söylenmiş tüm sözler, bir sonraki otobüsün duracağı duraklardan geçer.
Gerçek üstü yalnız bırakımların seçimden ziyade maruz kalmanın çelişkisi belirimsiz yollardan belirli olur.
Pek çok defa üzerinden geçtikten sonra, son bir defa daha diye, karanlık bir odada bekleyişin sınırları çizilir. Bir beklemek iki bedene sığmayacağı gibi, iki bekleyiş bir bedene hapsolur. Ve aralık bırakılan tüm kokulara yenisini eklemeden, tüm kokulara inat; zamana eklektik bir an eklenir.
Basit düzeyde sorulan sorulara verilen cevaplara mış gibi yaklaşarak yeni bir yol izlenir ve pek az düzeyde, kargaşa yaratmak pahasına tüm kaçışların arkasına bir anlam yüklenir.
Bir çıtlatmada verilen tüm sözlerin arkasındaki bekleyişsiz kimse tarafından bilinmeyeceği gibi; bekleyişin arkasına bir de ses eklemeyi seçmezseniz, susuşun tamahkarlığı altında ezilmeyi göze almalısınız.
Oysa elde edilmez bir yaşam parçacığının altında karanlık bir odada seslenişin tanıklığı varken ne oldu da yaşamak bir sonraki yaşama saklandı.
Oysa tüm düşlerinin altındaki çıplak metinler, göründüğü kadar; istenç evreninin akıl almaz arzuları belirirdi.Ve bir şiir bir gizden haber ederdi;
“Ellerimde yüzüm var bin bir ses eder
İkiye bölünmüş zihin parçasından
Bir kez den büyükçe ederdi
Eline bir makas alır ve altı ile bütününü ikiye böler
Bir bütün uğruna tümünü aynı acıya böldükçe
İkiye on kalmadan hem de oracıkta
Bir ses duyulur kahvenin kokusunda
Bekleyişin sınırlığı içinde birden çalar bir ses
Bu buradan çıkmazların en soğuğuna zaman kargaşası eklenir
Ve tüm kaçışlar anlam kazanır
Ve bekleyişin varlıksızlığı “
Ve bekleyişin varlıksızlığı bir sarılmayı gözler, sonraki soğuk olmayan bir günde.