Türkiye’nin ilk kadın akrobasi pilotu korkuya meydan okuyor
ESKİŞEHİR Sivrihisar’da Airshow’un yapılacağı havacılık merkezindeyiz. Semin Öztürk Şener, güler yüzüyle bizi karşılıyor. Uçak sesleri eşliğinde sohbetimize başlıyoruz. Şener, Türkiye’nin ilk sivil akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk’ün kızı. Zaten uçakların içinde doğmuş gibi. Ancak “Babası pilot olduğu için akrobasi pilotu oldu” yorumlarına biraz alınıyor, “Akrobasi pilotluğu benim için büyük bir tutku anlatılmaz yaşanır. Babamın kızı olmaktan gurur duyuyorum. Ama uçağın içerisinde yalnızsınız. Örneğin ablam hiç pilotluğa ilgi duymadı” diyor... Çocukluğu hangarlarda uçak sesleriyle, yakıt kokularıyla geçen Şener anlatıyor:
“Annemin de pilotluk ehliyeti var. Babamla iki kanatlı masallardan çıkmış gibi bir uçağı vardı. Sürekli uçardık. 8 yaşıma geldiğimde, babam uçuşta bana sorardı ‘Hangi tarlaya inelim?’ Bana inişe uygun olabilecek yerleri öğretmişti. Ben de bakardım hangi tarla inişe uygun diye. Ayaklarım pedallara yetmezdi. Altıma minder koyarlar, önümü görmeye çalışırdım. Havacılıkla böyle tanıştım. Bir uçağı kontrol etmenin keyfini de böyle öğrendim.”
İLK UÇUŞ 12 YAŞINDA
Şener, 9 yaşına geldiğinde babası Ali İsmet Öztürk akrobasi uçuşlarına başlamış: “Babam hem helikopter hem uçak pilotu. Havacılıkla ilgili bir işletmemiz vardı. Ama akrobasi uçuşları bambaşka bir şey. Babam akrobasi eğitimleri almaya başladığında ‘Ben de seninle denemek istiyorum’ diye tutturuyordum. Ancak akrobasi uçaklarında paraşüt takmanız gerekiyor. Çok küçük olduğum için paraşüt bana büyük geliyordu. Babam ‘Beklemen lazım’ dedi. 12 yaşımda paraşüt bana olmaya başladı ve ilk akrobasi uçuşumu yaptım. Lisansımı alana kadar babamla birlikte uçtum.”
UÇUŞA HAZIRLIK
“Airshow öncesinde kampa giriyoruz. Günde 2-3 antrenman uçuşu oluyor. Antrenman yapmadığım zamanlarda da kafamda uçuş planı yapıyorum. Aslında yerde de uçmaya devam ediyorum. 2-3 ay boyunca sadece Airshow’a konsantre olduğumuz dönemler yaşıyoruz. Örneğin Airshow’da uçuşu ne zaman yapacaksam antrenmanları da günün aynı saatinde yaparak vücudu hazırlıyorum. Uçuş yaptığımız bölgenin yüksekliği çok önemli. Örneğin geçen ay İzmir’de Airshow vardı. İzmir’deki ve Sivrihisar’daki uçuşlar birbirinden çok farklı.”
İSTANBUL TRAFİĞİNDEN DAHA AZ RİSKLİ
Bu kadar çılgınca görünen bir işle ilgili aile ve çevreden nasıl tepkiler aldığını soruyorum. Şener yanıtlıyor: “İşin içeriğini bilmeyenler çok risk aldığımızı zannediyorlar. Kendi ailemden değil ama dışarıdan tepkiler alıyorum. Hayatta risk almadan hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum. Bence İstanbul trafiğinde akrobasi uçuşundan daha fazla risk var. Hayallerimiz uğruna göze alınabilecek bir risk alıyoruz.”
Semin Öztürk Şener akrobasi uçağı pilotu olarak havada baş döndürücü hareketler yaparken aşağıda izleyenlerin yüreklerini ağızlarına getiriyor.
AKLI BAŞINDA BİR ÇILGINLIK
ŞENER, 21 yaşında hususi pilot lisansıyla ABD’ye akrobasi uçuşu konusunda eğitim almaya gitmiş. Neden akrobasi pilotluğuna ilgi duyduğunu sorduğumda şöyle yanıt veriyor: “Akrobasi uçuştan çok farklı bir his. Uçuşun en üst seviyesi. Bizim ‘Akrobasi en üstün iradenin kendini aşma çabası’ diye bir sözümüz var. Devamlı bitmek bilmeyen bir öğrenme ve adrenalin hali. Akrobasi uçuşu aklı başında bir çılgınlık. Bu hissi yerdeyken konuşmak çok mantıklı değil. İnsan isterse ne kadar sınırlarını zorlayabileceğini görmesi harika bir şey.”
Ara ara ABD’ye gidip tazeleme eğitimleri alan Şener, “Öyle pat diye akrobasi pilotu olamıyorsunuz. Çok uzun ve emeği bol bir süreç. Ülkemizde maalesef akrobasi eğitimi verilmiyor. Bu yüzden babamla başladığım akrobasi pilotluğu yolculuğuma ABD’de eğitim alarak devam ettim” diyor. Akrobaside ilerlemenin de bebek adımlarıyla olduğunu söylüyor: “Sabırsız insanın yapabileceği bir iş değil. İstikrarlı olmak gerekiyor. Yapılabilir bir şey gördüysek hiçbir şekilde pes etmemek, üzerine gitmek gerekiyor.”
Akrobasi uçaklarını gezdirirken gözlerinin içi parlayan Şener, Sivrihisar Havacılık Merkezi’nde tanıtım uçuşları yapıyor.
G KUVVETİNE DİRENİYOR
Şener, profesyonel sporcu olan akrobasi pilotlarının fiziksel olarak neler yaşadığını şöyle anlatıyor: “Akrobasi vücudu çok yoran bir motor sporu. Bir sporcu gibi besleniyor, uyuyor, kardiyo yapıyoruz. Çok dikkatli yaşıyorum. Karın kasları çok önemli. Manevralar esnasında G kuvveti denilen bir şey oluşuyor. Diyelim ki uçuşta +7 ve -4 G çekiyorsam ağırlığımın 7 katı kadar bir ağırlık vücuduma etki ediyor. Bu G’lere dayanabilmek için sürekli antrenman yapıp uçuş yapmam gerekiyor. Vücudumu sürekli uçuşlara hazır tutmam gerekiyor.”