Türkiye'deki en iyi turizm köyleri: İkisi İzmir'de bulunuyor
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, 2021 yılında Dünyanın en İyi Turizm Köylerini seçmeye başladı. Listeye Türkiye'den 4 köy girmeye hak kazandı. Bu köylerden ikisi ise İzmir'in köyü.
Tarih dolu köy: TaraklıTarih boyunca doğal yapısını korumayı başaran ender noktalardan birisi olan Taraklı, Sakarya'ya bağlı bir ilçe olarak Türkiye'nin en gözde destinasyonlarından biridir. Sakin Kent unvanına sahip olan bu büyüleyici ilçe, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle adeta bir masal diyarını andırır. Taraklı, tarihi ve doğal güzellikleriyle sizi büyüleyecek bir destinasyondur. Sakarya'nın bu gizli cennetini ziyaret ederek hem tarihi dokusunu keşfedebilir hem de doğanın kucağında huzurlu anlar yaşayabilirsiniz.
Tarih boyunca doğal yapısını korumayı başaran ender noktalardan birisi olan Taraklı, Sakarya'ya bağlı bir ilçe olarak Türkiye'nin en gözde destinasyonlarından biridir. Sakin Kent unvanına sahip olan bu büyüleyici ilçe, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle adeta bir masal diyarını andırır. Taraklı, tarihi ve doğal güzellikleriyle sizi büyüleyecek bir destinasyondur. Sakarya'nın bu gizli cennetini ziyaret ederek hem tarihi dokusunu keşfedebilir hem de doğanın kucağında huzurlu anlar yaşayabilirsiniz. Taraklı gezisi, unutulmaz anılarla dolu bir macera olacak. Bunun için işte sizlere Taraklı gezilecek yerler önerilerimiz;
Sakarya'nın doğal güzellikleriyle ünlü ilçesi Taraklı, keşfedilmeyi bekleyen birçok güzelliği bünyesinde barındırıyor. Bu doğal güzelliklerin en başında gelen ve Taraklı'nın en gözde yaylalarından biri olarak kabul edilen Karagöl Yaylası, muhteşem doğası ve sunduğu eşsiz deneyimlerle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor.
Türkiye'nin tarih dolu köylerinden biri olan Taraklı, sahip olduğu eşsiz Osmanlı dönemi evleriyle büyüleyici bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Taraklı Evleri, bu köyü ziyaret edenlerin gözlerini ve ruhlarını etkileyen otantik güzellikleri ile ünlüdür. Taraklı’da gezilecek yerler arasında Taraklı Evleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun estetik ve zarif mimarisi örneklerini en iyi şekilde yansıtan yapılar arasında sayılmaktadır. Bu tarihi evler, köyün tarihine tanıklık etmek isteyen ziyaretçilere kendilerini geçmişin sıcak kucaklamasında hissettiriyor. Köyün dokusunu oluşturan bu evlerden yaklaşık olarak 80 tanesi özenle koruma altına alınmıştır.
İzmir'in gözde köyü BirgiBirgi Köyü, tarihi ve kültürel değerleri, eşsiz doğal güzellikleri ve UNESCO Dünya Mirası statüsü ile İzmir ve Türkiye'nin gurur kaynaklarından biridir. Tarihi yapıları, geleneksel yaşam tarzını yansıtan evleri ve mistik atmosferiyle Birgi Köyü, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için keşfedilmeye değer bir destinasyondur. Tarih ve doğa severler için adeta bir hazinedir.
Birgi İzmir'in Ödemiş ilçesinde yer alan bir köydür. İlçe merkezine 10 km uzaklıkta bulunur.
Birgi Köyü, tarihi ve kültürel değerleriyle öne çıkan bir yerleşim yeridir. Eşsiz mimarisi, tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken Birgi, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almış nadir bölgelerden biridir.
Birgi, tarihi zenginlikleri ile adeta açık hava bir müze gibidir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma tarihi evleri, camileri, medreseleri ve çeşmeleri barındırır. Bu tarihi yapılar, dönemin mimari tarzını yansıtarak ziyaretçilere geçmişe görsel bir yolculuk yapma fırsatı sunar.
Köyde özellikle Birgi evleri, geleneksel Türk ev mimarisinin en güzel örneklerinden birini sunar. Taş ve ahşap malzemelerin ustalıkla kullanıldığı bu evler, avluları, cumbalı pencereleri ve ahşap işlemeleri ile dikkat çeker. Evlerin her biri, dönemin yaşam tarzını yansıtırken, aynı zamanda estetik bir güzellik sunar.
Köyde yer alan tarihi cami ve medreseler, dini ve kültürel hayatın bir zamanlar nasıl yaşandığını gösterir. Aydınoğlu Mehmet Bey Camii ve Çakırağa Medresesi gibi yapılar, taş işçiliği ve detaylı süslemeleriyle öne çıkar. Bu yapılar, dönemin sanatını ve estetiğini yansıtır.
Buram buram tarih kokan köy MustafapaşaMustafapaşa, Nevşehir ilinin Ürgüp ilçesine bağlı bir köydür. Köyün adı, 1476 ve 1927 yılı kayıtlarında Sinason olarak geçmektedir. 1966 yılında beldeye dönüşen kasabanın belediye statüsü, nüfusunun 2000 kişinin altına düşmesi üzerine 2013 yılında sona erdi.
Köy; Nevşehir iline 23 km, Ürgüp ilçesine 5 km uzaklıktadır.
Mustafapaşa antik dönemde adı Sinasos olan eski bir Rum köyü. Kapadokya’nın en doğal kalmış yerlerinden olan Mustafapaşa Ürgüp’e 6 km, Nevşehir’e ise 25 km mesafede bulunuyor. Mustafapaşa gezilecek yerler açısından öylesine zengin ki, Ürgüp’e geldiğinizde buram buram tarih kokan bu şirin kasabaya da en az diğer bölgeler kadar zaman ayırmanız gerekiyor.
Mustafapaşa 1924 nüfus mübadelesine kadar Ortodoks Rumlarının yaşadığı ve 700’e yakın taş konağın olduğu bir köymüş. Köyün sakinleri ise o dönemde şarap ve tıbbi ürünler satan varlıklı tüccar Rumlarmış. Mübadeleyle köyün sakinleri Yunanistan’a gönderilip yerine Türk nüfus yerleştirilmiş.
Taş işçiliğini sanatsal bir mimariye dönüştüren Sinasos mimarları, bölgede anlatılan bir rivayete göre Mardin’den ve Suriye sınırından gelmiş. Rivayetin gerçek olabileceğini düşündüren ise Mardin’deki evler ile Mustafapaşa evlerinin gerçekten de birbirine çok benzemesi.
Günümüzde Kültür Bakanlığı tarafından korunan kasaba 1981 yılında turizme açılmış. Mustafapaşa’da asırlık yaşıyla 93 ev, sayısı 30’a yakın kilise ve şapel görsel bir tarih şöleni sunuyor.
İzmir'de bir cennet Şirinceİzmir'in Selçuk İlçesi'ne bağlı ve Selçuk'a 8 kilometre mesafede tarihi mimarisi korunmuş turistik bir köydür. Özgün adı olan Kırkınca'nın efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet edilir. Rum telaffuzunda Kirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet'in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik'in talimatıyla Şirince şeklinde resmileştirilmiştir.
19. yüzyılda, özellikle ihracata yönelik incir üretimiyle ünlü, 1800 haneli bir Rum kasabası olarak bilinmekteydi. 1923'te Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sonucu Rumların ayrılmasıyla (Çoğu Katerini'nin Nea Efesos köyüne yerleşmiştir), Kavala'nın Müştiyan (Moustheni) ve Somokol (Domatia) köylerinden gelen mübadillerle iskân edilmiştir. Köyün evvelce bağcılık, şarap üretimi ve zeytinciliğiğe dayalı olan ekonomisi, bir tütün bölgesinden gelen yeni sakinlerinin elinde bir süre sekteye uğramış, ancak son yıllarda artan turistik önemine paralel olarak, bu sektörler yeniden gelişmeye başlamıştır. Bağcılık ve zeytinciliğin yanısıra, şeftali, incir, elma, ceviz yetiştirilir.
1950'li yıllarda 2000-3000 civarında iken sonradan 700'e kadar düşen köy nüfusu, 1990'lı yıllardan itibaren turizmin gelişmesiyle birlikte tekrar yükseliş eğilimi içine girmiştir. Köyde halen bazı Rum evleri pansiyon olarak hizmet vermektedir.
Kaynak: TİNGADER TÜRKİYE Dergisi