Sultan Alparslan’ın Malazgirt’teki duası
Türkmenler, Anadolu'nun doğu ve orta kısımlarına yayılmışlarsa da burası henüz onlar için emin bir yurt değildi. Zira Türkmenlerin düzenli Bizans ordularına karşı mücadele edecek güçleri yoktu. Bu yüzden Bizans orduları üzerlerine geldiği zaman Türkmenler, Kafkaslar'a çekilmek zorunda kalıyorlardı.
Ayrıca Anadolu'nun fethedilememiş pek çok müstahkem mevkii ve kaleleri vardı. Bu yerlerin, yeterli muhasara silahına sahip olmayan Türkmenler tarafından ele geçirilmesi oldukça zordu. Selçuklu orduları da Türkmenleri himaye için her zaman Anadolu'ya gelemiyordu. Malazgirt Savaşı hakkında Ali Sevim, Faruk Sümer, Abdülkerim Özaydın, Erdoğan Merçil ve Adnan Çevik'in araştırmaları vardır.
İSLAM DÜNYASI YEKVÜCUT
Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, 1068'den sonra Anadolu'ya yayılan Türkmen meselesini gündeme almıştı. 1071'de büyük bir ordu hazırlayarak Türkmenleri Anadolu'dan atmak için harekete geçti.
İslam dünyası Bizans'a karşı yekvücut oldu. Abbasi Halifesi'nin emri üzerine İslam dünyasındaki camilerde şu dua okunmuştu:
"Allahım! İslam sancağını yükselt ve ona yardım et... Müminlerin emirinin burhanı olan Sultan Alparslan'ın senden dilediği yardımı esirgeme ki, o sayede hükmünü yürütsün, şanını yaysın ve zamanın güçlükleri karşısında kolayca yerinde tutunabilsin. Senin dinini şerefli ve yüce tutabilmesi için onu lütufkâr ve her zaman etkili olan desteğinden mahrum etme.
Onun kâfirlerin karşısındaki bugünü yarınına da yetsin. Ordusunu meleklerinle destekle. Niyet ve azmini hayır ve başarıyla sonuçlandır. Çünkü o senin ulu rızan için rahatını terk etti. Malı ve canıyla senin emirlerine uymak amacıyla senin yoluna düştü...
Allahım! O nasıl senin çağrına uyup dininin korunmasında gevşeklik göstermeden emrine uymuş ve düşmanlarına bizzat karşı koyarak dinine hizmet için geceyi gündüze katmışsa, sen de ona zafer kısmet eyle, dileklerinde ona yardımcı ol, kaza ve kaderini onun için tecelli ettir... Yapmak istediği her işi ona kolay kıl. Tâ ki, onun düşmana karşı olan kutsal hareketi, zaferden ışık alsın ve müşrikler zümresinin, hak yollarını göremeyip sapıklıkta gözleri yumulsun.
Ey Müslümanlar! Doğru bir niyet, dürüst bir azim ve Allah'tan korkan temiz kalplerle ve ihlas bahçesinden kısmet alan inançlarla onun için Allah'a yalvarıp yakarınız. Onun güçlü, kuvvetli olarak düşmanlarını mahvetmesi, sancağını yükseltip zaferlerin en son derecesine eriştirmesi ve gayesine nail olması hususunda Allah'a dua ve niyazda bulununuz.
Allahım! Onun bütün güçlüklerini kolaylaştır ve müşrikliğe onun önünde boyun eğdir."
İKİ ORDU KARŞI KARŞIYA
26 Ağustos 1071 Cuma günü iki ordu Malazgirt Ovası'nda karşılaştı. Alparslan, cuma sabahı bütün komutanlarını topladı ve onların yanında Allah'a şöyle dua etti: "Ey Allah'ım, Sana müvekkil oldum ve bu cihatla Sana yaklaştım, Senin katında secdeye kapanıyor ve yalvarıyorum. Bu sözlerim, gerçek duygularımı ifade etmezse beni, yanımdaki yardımcılarımı ve askerlerimi yok et! Eğer içtenliğimi kabul ediyorsan, düşmanlara karşı bu cihatta bana yardım et ve beni muzaffer bir Sultan kıl!"
Sultan Alparslan, Buharalı Ebû Nasr Muhammed'in bütün Müslümanların İslam'ın zaferi için dua ettikleri cuma günü öğle vaktinde düşmana saldırması tavsiyesine uyup, ordusuyla birlikte cuma namazını kıldıktan sonra, "Ölürsem kefenim olsun" dediği beyaz bir elbiseyle ordusunun karşısına çıkıp "Ey askerlerim ve komutanlarım! Daha ne zamana kadar biz azınlıkta, düşman çoğunlukta olmak üzere, böyle bekleyeceğiz? Ben bizzat Müslümanların minberlerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatte düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç hasıl olacaktır, aksi takdirde şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler. Biz, Müslümanların eskiden beri yapageldikleri bir gaza yapıyoruz" şeklinde konuştu.
Sultan'ın konuşmasını heyecan içinde dinleyen asker ve komutanlar hep bir ağızdan, "Ey Sultan, biz senin kullarınız, sen ne yaparsan biz de aynısını yaparız ve sana yardım ederiz, istediğin gibi hareket et" dediler. Bunun üzerine Sultan Alparslan atının kuyruğunu bizzat bağladıktan sonra savaşı başlattı.
ANADOLU, TÜRKİYE OLDU
Öğleden geceye kadar devam eden Malazgirt Meydan Muharebesi'nde Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradı. Bizans ordusunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirilmiş, imparator ve çok sayıda general esir alınmış, askerlerin ancak bir bölümü kaçarak canlarını kurtarabilmişti. Büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan, kendisinden daha büyük bir orduyu uyguladığı akıllı savaş planıyla mağlup etmişti.
Malazgirt Zaferi, Bizans ordusunu ve mukavemetini çökertti ve Anadolu'nun kapılarını sonuna kadar Türkmenlere açtı. Bizans'ın yediği bu büyük darbe, Türkmenlerin Anadolu'ya sel hâlinde dolmalarını sağladı. Anadolu "Türkiye" oldu.
ANADOLU'NUN FETHİ
Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu çok kısa sürede fethedildi. Selçuklu hanedanından Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Anadolu'daki Türkmenlerin başına geçip, kısa sürede Orta Anadolu'dan İznik'e kadar olan sahayı ele geçirerek Türkiye Selçuklu Devleti'ni kurdu.
Türkler, Anadolu'da, Türkiye Selçukluları'nın yanı sıra birtakım beylikler de kurdular.
Çubukoğulları (Elazığ), Artukoğulları (Mardin-Hasankeyf), İnaloğulları (Diyarbakır), Dilmaçoğulları (Bitlis-Erzen-Batman civarı), Kızılaslanoğulları (Siirt ve civarı), Saltuk Bey (Erzurum), Danişmend Gazi (Sivas- Amasya-Tokat) ve Mengücek Gazi (Erzincan- Divriği) beyliklerini kurarak, Anadolu'nun Türkleşmesini sağladılar. Ancak bunların hiçbiri fazla büyüyemedi. Bu beylikler zamanla Türkiye Selçukluları tarafından ilhak edildiler.