Meksika uyuşturucu kartelleri ile Türk mafyasının organik bağı
Guerra Contra el Narcotráfico en México/ Meksika Uyuşturucu Savaşı 2006'da Meksika hükûmetinin uyuşturucu kartellerine yönelik başlattığı operasyondu. ABD kokain pazarının yüzde 90'ını ele geçiren ve milyarlarca dolar kazanan güçlü kartellerin ortaya çıkışı, ABD istihbarat birimlerinin tekelindeki uyuşturucu kaçaklığına büyük ölçüde darbe vurmuştu.
Meksika'da eski devlet başkanlarından Felipe Calderon'un uyuşturucu kartellerine savaş açtığı 2006 yılından sonra ülkede giderek artan şiddet sarmalında şimdiye kadar 500 bine yakın kişi öldü binlercesi de kayboldu.
Meksikalıların yüzde 36'sı Felipe Calderon'un Meksika Başkanı olduğu 2006 seçimlerin hileli olduğuna inanıyor. Çünkü Felipe Calderon, 2000 yılında Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Devlet Okulu'nda kamu yönetimi alanında yüksek lisans eğitimi almıştı, ABD ekolünden geliyordu ve onun seçilmesi Washington yönetiminin tasarrufuydu.
Meksika Uyuşturucu Kaçakçısı Kartellerin ortaya çıkışı…
Aralarında siyasetçiler, öğrenciler ve gazetecilerin de olduğu yüzbinlerce kişi her yıl çatışmalarda ölüyor. 1970'li yıllar ve 1980'lerin başında Kolombiyalı Pablo Escobar ana kokain ihracatçısıydı ve dünyanın dört bir yanında organize şebekelere sahipti. Escobar, Güney Florida ve Karayipler'deki çalışmalarını yoğunlaştırınca Meksikalı kaçakçılarla ortaklık oluşturdu.
Hükümetin kartellere savaş açtığı 2006'dan bu yana ülke, beşyüz yüz binden fazla cinayete şahit oldu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bu savaşta güney komşusuyla yakın işbirliği halinde.
Güvenlik güçlerini modernleştirmesi, yargı sisteminde reform yapması ve diğer yatırımlar için Meksika'ya milyarlarca dolar sağlayan Washington yönetimi ABD'ye yasadışı uyuşturucu maddelerin akışını kesmek için sınırı boyunca güvenliği artırmanın yollarını arıyor.
Meksika Savunma eski Bakanı General Salvador Cienfuegos Zepeda, kartelin adamı!..
ABD'li yetkililer Meksika'nın eski savunma bakanlarından General Salvador Cienfuegos Zepeda'yı Ekim 2020'de uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama suçlamaları ile gözaltına aldığında ABD-Meksika ilişkileri de büyük bir darbe almıştı. Meksika hükümetinin, Salvador aleyhindeki suçlamalar düşürülmediği takdirde ülkedeki operasyonları yasaklamak da dahil olmak üzere, Meksika'daki uyuşturucu karşıtı soruşturma görevlerinde DEA'nın etkisini sınırlamak için Birleşik Devletler hükümetini tehdit ettiği iddiaları medyada yer almıştı. ABD her ne kadar General Zepeda'yı serbest bırakmış olsa da Meksika buna ülkede faaliyet yürüten yabancı ajanların gücünü kısıtlayıp bakanı aklayarak yanıt verdi.
Buna rağmen Meksika Hükümetleri ABD ile anlaşma sonrası, uyuşturucu kaçakçılığına yönelik organize suçla mücadeleyi militarize etmesinden bu yana kartellerin işini zorlaştıran süreç hızlandı. Bir çelişki ama ne yazık ki bir gerçek, o da ABD'nin uyuşturucu talebinin Meksika'daki şiddeti körüklemesi.
Günümüzde Sinaloa Karteli ve Gulf Karteli, kokain kaçakçılığı işini Kolombiyalılardan devralmış durumdadır. Hatta ABD'de uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele etmekle görevli Drug Enforcement Administration – Office of National Security Intelligence/ Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi – Ulusal Güvenlik İstihbarat Dairesi ve bağlantılı diğer narkotik istihbarat birimlerinin hazırladıkları raporlara göre, Meksika'nın en ölümcül iki uyuşturucu kartelinin birlikte 100.000'den fazla piyade askeri -Meksika'nın silahlı kuvvetlerine rakip olan ve ülkeyi bir narko-devlete dönüştürmekle tehdit eden bir ordu- hazırladığını düşünülüyor.
Kartellerin silahlı adamlarının bölgedeki uçakları düşürebilecek karadan havaya füzeler taşıdıkları biliniyor.
Kartel değil sanki ordu!..
Birkaç gün önce, Meksika’nın Michoacan eyaletinde yer alan Tiamba kasabasının, 28 araçlık bir konvoyla “Pueblos Unidos” adlı silahlı suç örgütü üyeleri tarafından ablukaya alındığının bildirilmesinin ardından güvenlik güçleri bölgede operasyon başlattı. Güvenlik güçleri 164 kişiyi tutuklarken, çok sayıda silah ve araca da el koydu.
Operasyondan kısa bir süre sonra Tiamba kasabasının yakınlarındaki Paracho şehrinde kimliği belirsiz kişiler, 25 Ulusal Muhafız personelini kaçırdı ve tutuklanan 164 çete üyesinin serbest bırakılmasını talep ettiler.
Meksika'nın uyuşturucu kartelleri, sürekli bir değişim hâlinde. On yıllardır büyüyüp bölünüyor, yeni ittifaklar kurup, bölge savaşlarına tutuşuyor. ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'ne (DEA) göre, ABD'ye uyuşturucu kaçakçılığı açısından en büyük tehdit oluşturan karteller şunlar:
Sinaloa Karteli:
Eskiden "El Chapo/bücür" lakaplı Joaquín Archivaldo Guzmán Loera’nın liderliğinde olan Sinaloa, Meksika'nın en eski ve etkili uyuşturucu kaçakçılığı gruplarından biri. Kartelin efsane lideri Joaquín Archivaldo Guzmán Loera, Meksika'nın La Tuna şehrine bağlı Sinaloa kasabasında dünyaya geldi. Yedi kardeşin en büyüğü Guzmán, küçük yaşlardan beri uyuşturucu dünyasına aşinaydı. Joaquin Guzman; ailesi ile birlikte küçük yaştan itibaren haşhaş ekiminde çalışmaya başlamıştı. Çünkü babası Emilio Guzmán Bustillo kenevir ve afyon yetiştiricisiydi.
Guzmán narkotik sektörüne adım attığında 15 yaşındaydı, minyon yapısı nedeniyle "El Chapo" (Bücür) lakabını aldı. Daha sonra Meksika'nın uyuşturucu baronlarından biri olan El Padrino/Baba lakaplı Felix Gallardo'nun yanında çalışmaya başladı. El Chapo'nun yanında çalıştığı Felix Gallardo eski bir narkotik polisiyken Guadalajara Karteli'ni kuran ve Pablo Escobar'ın kokainini ABD'ye sokmasını sağlayan kişi olarak tanınıyor. Gallardo'nun ABD'nin uyuşturucuyla mücadele birimi DEA'nın bir ajanını işkenceyle öldürtmekten hapse girmesi üzerine, El Chapo kartel içinde söz sahibi oldu.
El Chapo'nun patronu Felix Gallardo'nun, DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'nın öldürmesi üzerine Reagan yönetimi, Meksikalı uyuşturucu kartellerine karşı benzeri görülmemiş bir savaş başlattı. Amerikan polisi, birtakım uyuşturucu kaçakçısı örgütlere göz açtırmazken, başka örgütler de onların yerini almaya çalıştı. Bu durum karteller arası bir güç boşluğuna sebep oldu ve bu boşluktan faydalanan da El Chapo oldu.
Eski ortakları öldürülen Chapo, sürekli yeni ittifaklar kurarak örgütünü büyüttü.
1981 yılında Medellin uyuşturucu karteli liderlerinden Fabian Ochoa ile tanışmak üzere Kolombiya'ya giden Guzmán, bu tarihten itibaren adını duyurmaya başladı. Bu ziyaretle birlikte El Chapo, uyuşturucu zincirinin önemli bir noktasına yerleşerek, Kolombiya kokaininin ABD'ye sevkinden sorumlu hale geldi.
Kurduğu paravan şirketler ve hem hükümet hem de emniyet içinde oluşturduğu rüşvet ağıyla işlerini yürütmeye başlayan El Chapo, bu şekilde sessiz ve derinden büyüdü. Amacı, Meksika uyuşturucu dünyasında dikkat çekmeden ilerlerken, kendi örgütünü kurabilmek için gereken gücü toplamaktı.
El Chapo bu süreçte önemli düşmanlar edindi. Rakip kartellerden Arellano Felix ile yaşadığı sorunlar yıllar içinde tırmandı. ABD'ye giden başlıca uyuşturucu sevkiyatı rotalarının kontrolünü ele geçirme mücadelesinde her iki tarafta da kan döküldü.
1988 yılında Arellano Felix örgütüne bağlı bir tetikçi, Guzmán'ın en yakın arkadaşı Armando López'i öldürdü. Bunun üzerine de Tijuana karteli ile El Chapo arasında savaş patlak verdi. López'in ölümü, El Chapo'nun kariyerinde bir dönüm noktası oldu.
Meksika Katolik Kilisesi'nin önemli isimlerinden, narkotik çeteleri ile siyasetçilerin bu çetelerle bağlantılarına karşı vaazlarıyla bilinen Guadalajara Kardinali Juan Jesús Posadas Ocampo, 24 Mayıs 1993'te Guadalajara Uluslararası Havaalanı'nda otomobilinin içinde vurularak öldürüldü.
Önceleri cinayetten El Chapo'nun sorumlu olduğunu düşünen Meksikalı yetkililer, büyük bir insan avı başlattı. Kardinal Ocampo cinayeti manşetlere taşınırken, El Chapo da bir anda ülkenin arananlar listesinin birinci sırasına yerleşti. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen kimse cinayetten hüküm giymedi.
El Chapo için Hapishane yol geçen hanıydı!..
El Chapo ilk olarak 1993 yılında tutuklandı, ilk önce katı kuralları olan bir hapishaneye yerleştirildi. Diğer mahkumlarla konuşması, dışarıdan yiyecek getirilmesi yasaktı. İddiaya göre, siyasi bağlantıları sayesinde Kasım 1995'te denetim açısından daha gevşek bir yer olan Puente Grande cezaevine nakledildi. Guzmán rüşvet ve tehditlerle buradaki hücresini adeta "beş yıldızlı bir otele" dönüştürdü. El Chapo, 19 Ocak 2001'de cezaevinden firar etti.
El Chapo'nun kaçmasının hemen öncesinde Meksika hükümeti, ABD'de davası olan uyuşturucu satıcılarının iadesine ilişkin bir yasa tasarısını kabul etti. Kaçmayı nasıl başardığına dair çeşitli hikâyeler var. En sansasyonel hikâye ise çamaşır arabasında çarşaf ve şiltelerin altına saklanarak kaçtığı şeklindeydi ki zaman içinde bu versiyon bir efsaneye dönüştü. Dedektifler ise Guzmán'ın cezaevindeki birtakım görevlilerin de işbirliği sayesinde ön kapıdan yürüyerek çıkıp gittiği kanaatinde.
Firarın ardından işlerini büyütmeye devam eden Guzmán, faaliyet gösterdiği coğrafyayı da genişletti. ABD'den sonra en büyük ikinci pazarı olan Avrupa'ya açıldı. Uyuşturucu kralı ve şebekesi mallarını Avrupa pazarına İspanya üzerinden soktu. El Chapo'nun uyuşturucu kartelinin faaliyet gösterdiği yerler arasında Afrika ve Asya da var. DEA raporlarına göre, Afrika'daki operasyonlar Gine-Bissau üzerinden yürütülüyor. Asya'da ise Taylandlı örgütlerle olan bağlantılar sayesinde eroin, kenevir ve kaçak silah elde ediliyor.
Meksika'yı kana bulayan uyuşturucu kartellerinin en büyüklerinden birinin başında olan El Chapo, bu çatışmalarda kendi oğlunu da kurban verdi. Kartelinin askeri kanadı Los Negros'un başındaki Arturo Beltran Leyva tutuklanınca, emrindeki adamları, patronlarını yakalatanın El Chapo olduğunu düşünerek El Chapo'nun oğullarından Felix Beltran Leon'u bir alışveriş merkezinde gezerken tarayarak öldürdü. Bu olaydan sonra da Beltran Leyva kardeşler; Sinaloa Karteli'nden ayrılıp, kendi kartellerini kurdu.
Guzman 2014'te yeniden yakalandı. Yine hücresini lüks bir otel odasına çevirdi. Fakat yine hapishanede uzun süre tutulamadı.
Sonunda filmlere ilham olacak bir şekilde hapisten kaçtı. 12 Temmuz 2015'te Meksika'nın en sıkı güvenliğe sahip hapishanesinden kaçışı, hükümeti küçük düşürecek bir yöntemleydi. El Chapo, 10 metre derinliğindeki bir tünelden modifiye edilmiş raylı bir motosikletle kaçtı.
Herşeyin düşünüldüğü, 1,5 kilometre uzunluğundaki tünelde havalandırma ve aydınlatma sistemi de bulunuyordu.
Terör örgütü IŞİD, Meksikalı Sinaloa Karteline rakip oldu!..
Kaçmasının ardından Meksikalı uyuşturucu baronu El Chapo için 3.8 milyon dolar ödül kondu. Aralık 2015'te IŞİD'in, Orta Doğu'ya sevkiyat yapan Meksikalı uyuşturucu kartellerinin mallarına el koyması üzerine uyuşturucu ticaretini sabote ettikleri gerekçesiyle IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'yi tehdit etti. Çünkü IŞİD, el koyduğu uyuşturucuyu kendisi pazara sürüyordu. Hatta İngiliz gazetesi Daily Mirror, terör örgütü IŞİD'in Arnavutluk'tan İngiltere'ye uyuşturucu kaçırarak 4 milyar dolarlık gelir elde ettiğini yazmıştı. İtalya'da, o tarihte son yılların en büyük uyuşturucu operasyonlarından birinde Salerno limanında, kağıt silindirler içinde yaklaşık 84 milyon uyuşturucu hap ele geçirilmiş, uyuşturucunun terör örgütü IŞİD tarafından Suriye'de üretildiği belirtilmişti.
8 Ocak 2016 tarihinde yeniden yakalandı. Guzman, 6 ay önce kaçtığı yüksek güvenlikli Altiplano hapishanesine geri götürüldü. Meksika makamları , bir yıl sonra onu ABD'ye iade etti. Ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve ABD'de Colorado eyaletinde hapsedildi.
Kartel mi hayır kurumu mu?
ABD'de hapiste olan Sinaloa Karteli'nin lideri El Chapo’nun kızlarından Alejandrina Guzman’ın, korona krizi sırasında yaşlılara yönelik özel ilgi ve yardımda bulunduğu belirtilmişti. 1 milyar dolarlık servetiyle 2009 yılında Forbes'un dünyanın en zenginleri listesinde El Chapo, 701. sıradaydı.
El Chapo'nun hayatı filmlere konu oldu, Oscarlı aktör Sean Penn'e Rolling Stone dergisi için röportaj bile vermiş, "2-3 bin kişiyi öldürmüşümdür" itirafında bulunmuş, "Dünyadaki herkesten daha fazla eroin, metamfetamin, kokain ve marihuana sağlıyorum. Elimde denizaltı, uçak, kamyon ve tekne filoları var" demişti.
Amerika'daki hücresinden Meksikayı dize getiren adam!..
Adını Meksika'nın batısında yer alan Sinaloa Eyaleti'nden alan Sinaloa karteli, sıkça dünya gündemine geliyor. Daha sonra ömür boyu hapis cezası almasına karşın, tutuklanan oğlunun serbest kalması için 'savaş ilan etmiş' ve sonunda Meksika devleti, bu talebi yerine getirmişti. Chapo'nun oğlunu tutuklayan polis ise 150 kurşunla infaz edilmişti. El Chapo lakaplı uyuşturucu baronu Joaquin Guzman’ın oğullarından Ovidio’nun 17 Ekim'de Culiacan kentinde birkaç saatliğine yakalanması sonrasında devletin, şehri savaş alanına çeviren karteller karşısında dayanamayıp bu kişiyi serbest bırakmıştı.
Sinaloa kartelinin görünmez lideri El Mayo Ismael Zambada-Garcia…
Bu konuda en ayrıntılı bilgi, Drug Enforcement Administration – Office of National Security Intelligence/ Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi – Ulusal Güvenlik İstihbarat Dairesi kayıtlarında mevcut. Bugün fiilen Sinaloa'nın başındaki en önemli isimlerden biri El Mayo. Ismael Zambada-Garcia, diğer adıyla Mayo Zambada, Meksika'nın en çok aranan suçlularından biri, 1990'larda birkaç Meksikalı uyuşturucu kaçakçılığı örgütünün ana koordinatörü ve Amado Carrillo-Fuentes Örgütü'nün asli üyesi olarak ün kazandı.
1999'da, Zambada-Garcia , Meksika'daki en güçlü uyuşturucu kaçakçılarından biri olarak ortaya çıktı ve tonlarca miktarda kokain ve esrar ve çok kilolu miktarlarda eroinin lojistiğini sağlıyordu. Şu anda Zambada-Garcia öncelikle Sinaloa ve Nayarit Eyaletlerinde faaliyet gösteriyor ancak Meksika'nın Pasifik kıyılarının büyük bir bölümünde ve ayrıca Cancun, Quintana Roo ve Monterrey, Nuevo Leon'da nüfuz sahibi.
Zambada -Garcia Örgütü, Kolombiya tedarik kaynaklarından deniz yoluyla tonlarca miktarlarda kokain alıyor. Kokainin alınmasından sonra, Zambada-Garcia Örgütü, kokaini Birleşik Devletler/ Meksika sınırına taşımak için uçaklar, kamyonlar ve arabalar dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanıyor. Zambada-Garcia Örgütü üyeleri, Arizona, California, Chicago ve New York'taki büyük hücreler de dahil olmak üzere dağıtım hücrelerine kokain kaçakçılığı yapıyor.
Zambada -Garcia Örgütü, diğer büyük Meksika örgütleri gibi, uyuşturucu gelirlerini Amerika Birleşik Devletleri-Meksika sınırından geçirmek için döviz sevkiyatlarına güveniyor. Zambada -Garcia, Meksika'da bir dizi işletmeye yatırım yaptı. Örneğin, aile üyeleri aracılığıyla büyük bir süt şirketinin, bir otobüs firmasının ve bir otelin sahibidir. Ayrıca geniş gayrimenkul holdingleri var.
DEA kaynaklarında Adli Durumu: Ismael Zambada-Garcia, 28 Ocak 2003'te Washington DC Federal Büyük Jürisi tarafından Başlık 21 USC Bölüm 959 ve 963'ü ihlal etmekle suçlandı. Bu iddianame, Temmuz 2003'ün sonlarında açıldı. Bu iddianame. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, Zambada-Garcia'nın tutuklanmasına ve/ veya mahkûm edilmesine yol açan bilgiler için 5 milyon dolar civarında kadar ödül vadediyor.
Zambada, DEA ajanı mı?
Zambada, 2009’da, Meksiko’da yakalanıp ABD’ye gönderilmiş. ABD’deki yargılamada ceza alması beklenirken avukatları ortaya bomba bir iddia atmış: Zambada, meğer yıllardır DEA için ajanlık yapıyormuş. Meksikalı uyuşturucu kralı El Chapo’nun başında olduğu Sinaloa kartelinin liderlerinden biri olan Ismael Zambada Garcia’nın oğlu Vicente Zambada Niebla, babasına ve kartele ihanet ederek mahkemede konuşmuş, kan davalarından verilen rüşvetlere kadar itiraflarda bulunmuş, en ince detaylarıyla kartelin nasıl işlediğini anlatmıştı.
Zambada’nın anlattığına göre, babasının rüşvete ayırdığı aylık bütçe 1 milyon dolara yaklaşıyordu. Meksika Savunma Bakanlığında çalışan bir general kartel tarafından ayda 50 bin dolar maaşa bağlanmıştı. Hatta, eski Meksika Devlet Başkanı Vicente Fox’un korumalarından biri Zambada’nın babasından düzenli rüşvet alıyordu.
Sinaloa, son dönemde Meksika'daki güç savaşlarında özellikle ülkenin bir diğer büyük karteli olan CJNG ile karşı karşıya geliyor. Öyle ki iki grup arasında yaşanan anlaşmazlıklar yer yer şiddetli çatışmalara dönüşüyor.
Kuzeybatı ve Meksika'nın Pasifik kıyıları boyunca uzanan kaleleri ile Sinaloa, diğer Meksikalı rakiplerinden çok daha geniş bir uluslararası mevcudiyete sahip. Meksikalı yetkililer, 2017 yılında Guzman'ı uyuşturucu ile ilişkili pek çok suçtan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı ABD'ye iade etti. 2014 yılında ABD'nin Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nin (DEA), "Sinaloa'nın İslamcı gruplarla iş yaptığını" öne sürmesi. DEA'ya göre ABD'deki kokain tüketimindeki düşüş Sinaloa'yı Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da 'müşteri' aramaya mecbur bıraktı ve buralarda Kartel, El Kaide gibi örgütlerle iş yapmaya başladı.
Uluslararası narkotrafikte Türkiye’nin konumu ve Türk mafyasının rolü?
Meksika halkı, Türkleri seviyor kendilerinden kabul ediyor. Irkçılık ve herhangi bir dışlama yok genelde Avrupa’nın aksine, daha çok saygı var ve işin ilginç yanı Türkiye'yi, saygın ülke olarak görüyorlar.
Türk mafyaları, Galiçya Sito Miñanco veya Meksikalı Sinaloa karteli gibi kuruluşlarla ittifaklar kurduktan sonra bu uyuşturucunun Avrupa ve Orta Doğu'daki dağıtımında ağırlık kazandı. Türkiye'de kokain kullanım yaygınlığı, Avrupa'daki en düşük oranlardan biridir. Mesela İspanya ve Fransa'da binde 30'a kıyasla, 15 ila 34 yaşları arasındaki 1000 Türk'ten yalnızca biri geçen yıl kokain tükettiğini itiraf ediyor. Türkiye'deki kokain tüketimindeki artışın "transit ülke olmanın bedeli" olduğu düşünülüyor. Türkiye, yılda en fazla eroin, esrar, ecstasy ve amfetamin (ikincisi Captagon olarak bilinir ) yakalayan Avrupa ülkesi ve aynı zamanda esrarda da dördüncü.
Kokain ise şimdiye kadar Türk suç örgütlerinin işlediği ürün portföyünün dışındaydı. Türkiye topraklarındaki kokain yakalamaları son yıllarda adeta tavan yaptı örneğin 2000'lerde yılda ancak 100 kilo ele geçirildiyse, son beş yılda yılda bir tonu aştı ve 2020'de neredeyse iki oldu. Buna, Türkiye'ye yapılacak sevkiyatlarda Latin Amerika'da yakalanan yedi tondan fazla gemiyi de eklemek gerekiyor.
Bu, polisin eyleminin daha etkili hale geldiği anlamına gelmiyor ancak ülkeye çok daha fazla miktarda kokain girdiğini gösteriyor. Insight Crime soruşturma platformuna göre uzmanlar, - dünya çapında - kokain sevkiyatlarının yalnızca yüzde 10 ila yüzde 20'sinin keşfedildiğini tahmin ediyor. Avrupa polisi Europol, Türk suç gruplarının hem Türkiye'ye götürmek hem de diğer kuruluşlar adına dağıtmak için doğrudan Latin Amerika'dan kokain transferine karışmaya başladığını iddia ediyor.
Türk mafyasının Latin Amerika'daki karşılığı kim?
Özellikle Sinaloa karteli. Türkiye'ye kokaini gönderenler de bu kartel mensupları. Kullandıkları taktik, bilindik. Sadece kalkış limanlarındaki işçilere rüşvet vermeleri gerekiyor ve ardından alıcı limanda yerel bir müttefik grupları var.
Türk kimyagerler, Sinaloa kartelini ihya ediyor
Türkiye ile Sinaloa karteli arasındaki temasları kamuoyuna açıklayan ilk kişi, Columbia Üniversitesi'nde (New York) bir akademisyen ve organize suçla mücadelede kurumlara ve hükümetlere danışmanlık yapan Edgardo Buscaglia oldu. Meksika'daki kaynakları ona on yıldan fazla bir süre önce Sinaloa'nın kokain nakliyesine ek olarak sentetik uyuşturucu ve eroin üretimini geliştirmek için Türkiye de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerden kimyagerler tuttuğunu açıklamıştı.
Ancak her şeyden önce, bu uzman, Türkiye'nin yasadışı gelirlerini aklamak için bir yer olarak Meksika kartelinin ilgisini çektiğini söylüyor: “Sinaloa, her türden suça oldukça fazla çeşitlilik gösteren çok uluslu bir suç kuruluşu haline geldi. Türkiye onlar için düşük maliyetli bir ülkeyi temsil ediyor çünkü önemli bir bölgesel ekonomi, Avrupa'ya iyi bağlı, aynı zamanda sermayeye susamış ve kara para aklamayla mücadelede zayıf kontrollere sahip”.
Lübnan Hizbullahı işin içinde mi?
2018 yılında Venezüella Savcılığı, Paris, İstanbul ve Lübnan'a kokain gönderen Türk, Özer Murat liderliğindeki bir uyuşturucu kaçakçılığı ağını dağıttı. Türkiye'ye film rulolarına gizlenmiş şekilde 500 kilo uyuşturucu göndermek isteyen Türk uyuşturucu tacirleri Münir Öztürk ve Eray Üç Şubat 2017'de Paraguay'da yakalandılar ve on ay sonra cezaevinden kaçtılar. Bunlar, şu anda ABD'de tutuklu bulunan, Türkiye ve Ortadoğu'ya kokain sevkiyatı yapan ve İslamcı grup Hizbullah'ı finanse eden Lübnan asıllı Paraguaylı Ali Issa Chamas ağının bir parçası.
Bütün bunlar Latin Amerika'da farklı Türk suç gruplarının bulunduğuna (Türk mafyaları İtalyan veya Meksika kartelleri kadar yapılanmış değildir) ve farklı ortaklarla faaliyet gösterdiğine işaret etmektedir. Türk Polis teşkilatı bünyesindeki narkotikle mücadele birimi, ele geçirilen "artan kokain miktarının", "kokainin Güney Amerika'dan Avrupa ve Asya'ya yeni bir dağıtım yolunun kurulduğunu gösterdiği bilgisini paydaşlarına iletiyor.
Sinaloa karteli ülkücü marşlar dinliyor!..
Latin Amerika ile Türkiye arasındaki uyuşturucu ticaret rotalarına dair iddialar, son dönemde farklı bir konuyu da yeniden gündeme getirdi. Sosyal medyada bozkurt işareti ile Meksika'nın en büyük uyuşturucu kartellerinden olan 'Sinaloa'ya gönderilen selamlar, Türk sosyal medyasında dolaşıma girdi.
Aynı şekilde Sinaloa kartelinin silahlar eşliğinde ülkücü marşlar söyleyip Türkiye'ye selam gönderdiği görüntüler de öyle.
Los Angeles merkezli İspanyolca yayın yapan La Opinion, gazetesi henüz dolaşıma girdikten kısa bir süre sonra, 2020 Haziran'ında videoları "Türk mafyası Sinaloa karteli ile ittifak açıkladı" manşeti ile haberleştirdi. Çoğu görüntüde bir grup erkek, Meksika'ya, Sinaloa karteline ve onun güncel lideri 'El Mayo' lakaplı Ismael Zambada'ya selam gönderip bozkurt işareti yapıyor. Bu kayıtlardan bazılarında bozkurt işaretinin yanı sıra Türk bayrağı, silah ve kamuflaj kıyafetleri giyildiğini görmek mümkün.
Kötü İspanyolca bilen bir ses "Türkiye'den Meksika'ya, Sinaloa'ya, Culiacán'a, saf Sinaloa Karteli'ne, saf Mayo Zambada'ya selamlar" diyor. Sonra herkes sağ elini kaldırıyor ve içlerinden biri "Selam Meksika, selam Sinaloa" diyor.
Selam gönderilen kişi ise Sinaloa Karteli'nin lideri El Chapo’nun ömür boyu hapis cezasına çarptırıldıktan sonra Meksika'daki uyuşturucu kaçakçılığının şefi olan Ismael el Mayo Zambada.
Yine aynı metnin okunduğu bir başka video ise Suriye'den. Uçaksavar önünde çekilen bu videoda Arapça olarak, "Türkmen Dağı'ndan Sinaloa'ya" selam gönderiliyor. Türkmen Dağı bölgesinde silahlı örgütlere dahil olan çok sayıda ülkücünün bulunduğu bir sır değil. MHP'nin eski ilçe başkanlarından Ülkü Ocakları başkanlarına kadar pek çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının giriş çıkış yaptığı medyaya da yansıyan bölgeden Sinaloa'ya selam çakılması da basit bir tesadüf olmasa gerek.
Ya Musalla Ya Mapus…
Bir de karşı taraftan gelen videolar var. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı, uzun namlulu silahlarla arabada çekilen bir video. Sinaloa'dan Türkiye'ye mesaj, arabada çalan ve ülkücüler ile özdeşleşen Ozan Manas'ın "Ya Musalla Ya Mapus" şarkısı eşliğinde aktarılıyor.
Bir diğer videoda da "Ölürüm Türkiyem" şarkısı eşliğinde silahlar gösteriliyor, İspanyolca olarak "Türkiye'deki arkadaşlara" selamlar gönderiliyor.
Sinaloa'nın Afganistan'daki kimi uyuşturucu kaynaklarına ulaşmak üzere Türkiye ve Hindistan'daki kimi gruplarla işbirliği yaptığı iddia ediliyor. Meksikalı gruplar Türkiye pazarına kurulu ilişkileri ile geliyor: Genel olarak düşük seviye görevleri olan şirket çalışanları ya da yaşadışı mal ve hizmet sağlayıcıları olarak kendilerini tanıtıyorlar. Meksikalı kartellerin dünya genelindeki nüfuzlarını artırdığı, bunu sadece uyuşturucu ile değil aynı zamanda silah ticaretiyle de başardıkları ortada.
Sinaloa karteli ülkedeki Sinaloa, Durango, Sonora Baja California ve Chihuahua eyaletlerinde halen çok etkin. Meksika’nın özellikle Sinalao bölgesinde bulunan Culiacan şehri, 1980’lerin sonu itibarıyla kokain ticaretinde bir ivme kazanarak ünlendi.
Öte yandan, uyuşturucu kaçakçılığıyla uğraşan yerel kartellerin ve çetelerin çoğalmasıyla birlikte bölge halkı da zenginleşmeye başladı. Bu duruma paralel olarak, bölgede uyuşturucu üretimi ve ticareti alanında çalışanların sayısı arttı ve işsizlik azaldı. Özellikle üretim safhasında çiftçilik, hasatla görevli mevsimlik işçilik, pilotluk, sürücülük ve kimyagerlik gibi iş kolları öne çıktı. Hatta Meksika ve civarında “narko-dolar” kavramı ortaya çıktı.
Bölge halkının refah seviyesinin neredeyse tek kaynağının uyuşturucu olduğu ABD Dışişleri Bakanlığı’nca ifade edildi. Fakat yine 1980’lerin sonları boyunca, Latin Amerika bölgesindeki hükümetlerin meşruiyeti halkların gözünde azaldı. Meksika başta olmak üzere, bölge devletlerinin aşırı dış borçlanmaya gitmesiyle, uyuşturucu üretimine yönelik zorlayıcı tedbirler getirildi. Bu durum özellikle Meksika’nın kırsal kesimlerinde yüksek bir işsizliğe neden oldu ve bölgedeki siyasi sebeplerin de etkisiyle Kolombiya, Peru ve Bolivya gibi devletlerde, rejimlerin darbe yoluyla değişmesine sebep oldu.
Jalisco Yeni Nesil Karteli:
CJNG kısaltmasıyla da bilinen Jalisco Yeni Nesil Karteli 2010 yılında Sinaloa'dan ayrıldı. Meksika'daki eyaletlerin üçte ikisinden fazlasında faaliyet gösteren CJNG Meksika'nın en hızlı büyüyen kartelleri arasında. DEA'ya göre, "uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerinin bu kadar hızlı büyümesinin ardında yetkililer ve diğer karteller ile şiddetli çatışmalara girme konusunda istekli olmaları" yatıyor. ABD'li yetkililer ülkedeki uyuşturucunun üçte birini Jalisco'ya bağlıyor.
Juarez Karteli:
Sinaloa'nın uzun yıllardır rakibi olan Juarez'in kalesi, New Mexico ve Teksas ile sınırı olan kuzey-orta eyaleti Chihuahua'da bulunuyor.
Körfez (Gulf) Karteli:
Güç merkezi başta Tamaulipas eyaleti olmak üzere ülkenin kuzeydoğusunda yer alan Körfez Karteli pek çok fraksiyona bölündü, bu durum ise Los Zetas ile bölge savaşlarında zayıflamasına sebep oldu.
Los Zetas:
ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi aslen Körfez Karteli'nin paramiliter kolu olan Los Zetas'ı Körfez'den ayrı tutarak 2007 yılında şu değerlendirmeyi yaptı: Ülkede benzerleri arasında "teknolojik olarak en gelişmiş, en sofistike ve şiddete başvuran" grup. Los Zetas, 2010 yılında Körfez'den ayrıldı ve Meksika'nın doğu, orta ve güney bölgelerine hakim oldu. Son yıllarda güç kaybeden kartel düşman fraksiyonlara bölündü.
Beltran-Leyva Örgütü:
Bu grup Beltran-Leyva kardeşler 2008 yılında Sinaloa'dan ayrılınca kuruldu. O zamandan bu yana dört kardeşin dördü de ya tutuklandı ya da öldürüldü, fakat örgüt üyeleri Meksika çapında faaliyet göstermeye devam etti. Örgütten ayrılan gruplar daha özerk ve güçlü bir hale geldi, bir yandan da Jalisco, Juarez ve Los Zetas ile bağlarını korudu.
Son söz; hombro con hombro contra el imperialismo!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com