Meme kanseri, meme içerisinde bulunan dokuların değişip hiç durmadan üremeleri ve farklı hücre gruplarına dönüşmesiyle başlamaktadır. Aynı zamanda bu durum vücuttaki hayati organların çalışmasını engelleyecek şekilde o organların fonksiyonlarını durdurma noktasına da gelebilmektedir. Meme kanseriyle alakalı net bir neden olmamakla birlikte yüzde 10 itibariyle genetik geçişli olduğunu söylemek mümkündür. Meme kanserinin sebepleri konusunda ortaya atılan teoriler içerisinde; güneş ışınları, radyasyon, düzensiz hayat biçimi, aşırı kilo alma ve fazla alkol tüketimi yer almaktadır. Bir memenin diğer memeye göre hızla büyümesi varsa…
Meme kanseri bulguları çok çeşitli olmakla birlikte, en sık hekime başvurulan şikayetler arasında meme içerisinde ele gelen ceviz ve ya fındık büyüklüğünde bir kitle var olması yer almaktadır. Ele gelen dokular yuvarlak veya oval şekillerde olmaktadır. Meme başında akıntı, meme cildinde çekilme, ciltte pürüzlenmeler de en sık rastlanılan şikayetler arasındadır. Meme kanseri iki meme arasındaki büyüklük farkı veya son zamanlarda bir memenin diğerinden daha fazla büyümesiyle de belirtiler göstermektedir. Bazen yalnızca koltuk altında lenf büyümesiyle de fark edilebilir. Genetik yatkınlık varsa erken tarama gerekir Meme kanserinde özellikle 40 yaşından sonra düzenli kontrol oldukça önemli bir yere sahiptir. Kişinin genetik yatkınlığı varsa kontroller daha erken yaşlarda yapılmaya özen gösterilmelidir. Temel aşama hekim tarafından yapılan fizik muayene sonucu koltuk altında kitle ve akıntının varlığının olup olmadığına bakılmaktadır. Fiziki muayene sonucu memenin sertliğine göre bazı tetkikler yapılmaktadır Mamografi, meme ultrasonu ve meme MR’ı gibi teknolojilerden faydalanılmaktadır. Mamografi yöntemiyle memenin röntgeni çekilerek kanser ile ilgili ipuçlarına ulaşmak mümkündür. Meme kireçlenmesi de takip edilmeli Halk arasında kireçlenme olarak bilinen mikrokalfikasyon durumu da memede görülebilir. Bu durum iyi huylu olsa da, zaman zaman kanser habercisi olabilir. Meme dokularında kalsiyum birikmesi nedeniyle olan meme kireçlenmesi de mamografide görüntülenebilir.
Bu durum ileri derecede takip edilmezse kanser atlanmasına sebep olarak ölümle sonuçlanabilmektedir. O nedenle mamografi her kadın için önemli bir takip aracıdır. Meme kanserinde genetik pay Her kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de gen payı söz konusudur. Meme kanserinde yalnızca genetik geçiş şu ana kadarki istatistik verilere göre yüzde 10 civarında olmaktadır. Yüzde 10 civarında ortaya çıkan bu oran meme kanserinde düşük olsa dahi genetik geçişli kanser ihtimalini ortaya koymaktadır. Bu nedenle aile öyküsünde meme kanseri olanların takiplerini daha erken yaşta başlatmaları ve aksatmamaları gerekir. 10 yaşından 90 yaşına kadar görülebilir Meme kanserinde net bir yaş aralığı vermek mümkün değildir.10 yaşından 90 yaşına kadar toplumun her kesiminde ve her yaş grubunda meme kanserine rastlamak olasıdır. Meme kanserinin görülme sıklığı kadınlara oranla erkeklerde daha azdır. Her 8 kadından 1 kişide meme kanseri görülmektedir. Erkeklerde ise bu rakamlar oldukça farklıdır. Her 100 erkekten sadece 1’inde meme kanseri görülmektedir. Meme kanseri oluşumunda alkolün etkisi vardır. Çalışmalara göre aşırı alkol kullanımı meme kanseri riskini artırmaktadır. Kilo kontrolü meme kanseri riskini azaltıyor Fazla kilo ve obezitenin meme kanseri üzerinde etkisi vardır. Hatta bilimsel çalışmalara göre erkeklerde de obezite meme kanseri riskini artırmaktadır. Özellikle karın bölgesinde oluşan aşırı yağlanma meme kanserini de tetikleyebilmektedir. Bu durum östrojen hormonunu da etkilediği için meme kanserine de neden olabilir. Fazla yağ dokusu demek, fazla östrojen demektir. Karın bölgesi yağlanması, kalça bölgesindeki yağlanmaya göre kanser açısından daha risklidir. Bu nedenle meme kanserini engellemek için mutlaka diyete dikkat edilmeli, egzersiz yapılmalıdır.