Burası Isparta:Kasapbaşı Sokağı
Burası Bulgaristan’ın, Yunanistan’ın veya Paris’in bir sokağı değil. Burası Isparta merkez Kasapbaşı Sokağı. Hani Ayakkabıcılar sitesi ile Mimar Sinan Camisi arasında bulunan, Vakıf Han (Vakıf İşhanı), Pamuk Han yani bugünkü Mimar Sinan camisi karşısında bulunan bölgenin 1884 ‘lü yıllar.
İlisucu Hisar mahallesinden Etrelioğlu Hacı Mehmed Demirci, Keçeci mahallesinden Sarı Sakallı Mustafa Firdevs Paşa (Mimar Sinan) cami imamı.Emre mahalleli Garabet Ağa: Ot şifacısı (eczacısı).Çelik paşazade Şerif Ağa:Kılıç,ok, bıçak savaş malzemesi satıcısı.Rum cemaatinden Yuvani kızı Bezirgân Nikola Fırın, peksimet imalatçısı.
Isparta Turan mahallelisi Acemi (Ermeni’si) Kabriel Usta: Ayakkabıcı.Külahçıoğlu Salih: Semerci.Ülkeroğlu Betro kızıFidan(Fadan) (düğünlere) kabune yemeği pişiren usta.
Acemler (yayla) mahalleli: Avedis Ağa, Süt-Yağ makinesi ustası. Şeyh mahalleli Abbanoğlu Süleyman: Dikici.Emre Mahalleli: Isparta Ermeni cemaatinden A. Santurci Ağa: Tuz, Zift, vahşi hayvan derisi tüccarı.Emre mahalleli, el yapımı çarık, pabuç, nalın (Ayakkabı) imalatçısı Rum, acem (Ermeni)ortaklar: Kevork Atyan,Sarkis Bülbülcü ağalar.
Acemler mahallesinden Boğos ağa: Astar, Hümayun basma satıcısı.
Isparta Acemi Turan (Temel) mahalleli Husson (Hasan) ve Bedros Berberyan ortaklar: Berber-Sünnetçi, açık yara, kırık- çıkık, diş çekimi ustaları.Emreli Rum cemaatinden, Donabildin ve Aleksan ağalar: Bakır kap satıcısı.Isparta Ermeni’si Keirkan ağa: Gümüşçü, (Kuyumcu) , altın diş takan. Müslim Kiziroğlu Abidin Ağa ortağı ve dünürü İslamiyet’i seçmiş Garabed Muradyan ağalar: Keçeci, urgancı, teneke satıcıları.
Liste uzayıp gidiyor…
1884’lü yıllarda Isparta esnafının Yüzde 97’ si Isparta Acemi (Ermeni) ve Rum’u idi.
Isparta haklını giydiren, yiyecek maddelerini satan, tarımsal malzemeleri üreten, evleri yapan, ev ihtiyaç eşyalarını üreten, satan esnafların yüzde doksanı Gayrımüslim cemaatindendi.
“Gayrımüslim” deyip geçmeyin! Hani derler ya:“Zerre kadar hilesiz” lerdi. Verdikleri sözü tutarlar. Ürettikleri ürünleri hep dayanıklıydı. Satın aldığınız mal karşılığı ne verirseniz; alırlardı, zorluk çıkarmazlardı. Veresiye veya harman (güz veresiye) kaldırımı zamanında ödeme yapacak olsanız bile hiç çekinmeden mallarını satarlar veya tamirini yaparlardı.
Yine de o insanları “Yaradan’ dan” dolayı sevemedik. Ger türlü esnaflık zenginliğinde olan bu insanları “Gâvur” diye dışladık.
1884’ün Isparta Esnafı böyleydi. Bir de 2024’ün esnafının kaçı Ahilik, esnaflık kuralarını uyuyor dersiniz. Şimdi ise: Kurallara uyan esnafın elini öpüyoruz. Uymayanları 1884’ün esnafının davranışlarına bir baksınlar tavsiyesinde bulunuyorum.
Orta Asya’daki atalarımızın yaşantılarına bakıyoruz. Esnaflıkla, sanatla hep içi içe olmuşlar. Her alanda insan yaşamını kolaylaştıran, buluşlarıyla insanları mutlu etmişler.
Selçuklu’ ya Beylikler dönemine, Osmanlı’ ya geldiğimizde sanatla uğraşanları bazı zavallılar “günah” saymışlar. Müslüman cemaatinden esnaflık yapmak isteyenler yıldırılmış. Ve esnaf sokakları Gayrimüslimlerin eline geçmiş.
Daha da: Bu işi yapan Gayrimüslimler’ e karşı teşekkür yerine nefret tohumlarını üzerlerine serpmişiz. Gayrimüslimlerle sağlıklı iletişim kuramamışız. İnançlarından dolayı onları hep dışlamışız. Bu davranışı bir de “dinimiz gereği, din emri” saymışız. Oysaki üreten onlar, doğru-dürüst devlet bütçesine vergisini verenler yine onlar. Sağlam esnaflık yapanlar da onlar.
Müslümanıyla, gayrimüslimiyle medeni dünyaya başı dik, ülkesi ile gurur duyan, herkesin kendi dinine saygılı, gelişmiş dünyanın birer özgür bireyi olmada geç kalmışız. Veya geç bırakılmışız. Bunun hesabını soranlara da: “Din anlayışı kötüleyenler” listesine almışız.
Kendi kendimize sorgulama zamanı gelmedi mi? Sanatı dışlamak;ayıplı kafa, yüztaşımakanlamına gelmezGünümüzde çekilen sıkıntının nedeninin geçmişten geldiğini bilelim.
Irk, din, kültür, etnik ayrımı yaparak dostluğun, işbirliğin kapılarını aralamamız çok zor! Üzerimize yapışmış tarihi hastalık haline gelen “insan dışlama” huyundan vaz geçilmediği sürece gelişmemizi beklemek beyhude değil mi?