İnek Azaldı, Süt Arttı! Gerçekler Ne?

"Türkiye’de süt hayvanı sayısı azalırken süt miktarı artıyor. Besicilerin, süt verimi yüksek ırkları daha fazla tercih etmesiyle ortaya çıkan bu tablo, Avrupa ile de paralel. Uzmanlar her türlü üretimde modern yöntemlerin verimliliği artıracağını belirtiyor. "

"Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2023 yılında büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalarak 17 milyon 24 bin baş oldu. Küçükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2,2 azalarak 56 milyon 266 bin baş oldu.

***Süt teknolojisi uzmanı Prof. Dr. Celalettin Koçak, Türkiye’deki süt üretiminin büyük bir kısmının inek sütüyle olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi: “Mevcut popülasyondaki verimli ırkların sayısı arttıkça üreten hayvan sayısı düşmesine karşın ürün yüksek çıkabilir. Bu tamamen hayvan kompozisyonundaki verim artışı yüksek ırkların öne çıkmasından dolayıdır. Birim başına verimin artması iyi bir durumdur. Hayvanın beslenmesi de önemli. Hayvanın verdiği süte göre besleme yapılır. Öte yandan istatistiklerimiz güvenilir olmayabilir çünkü süt sektöründe yüzde 50’lik bir kayıt dışılık mevcut. Kayda girmemesinin nedeni yasal olmayan üretim. Pazardakilerin kodekse göre üretimi mümkün değil. Köylülerin yaptığı peynirler pazarlarda satılıyor. Bunlar kayda girmiyor. Sanayinin en büyük derdi bunlarla uğraşmak. Ne denetim görüyor ne vergi veriyor. Taklit ve tağşişler de burada ortaya çıkıyor.”

Ancak haberde yer almayan konu, sütün kalitesi ve insan sağlığına olan faydası... Ve elbette bununla birlikte akıllara 'milli ineklere ne oldu' sorusu da düşüyor...

SAKLI SEÇİLMİŞLER'DEN ÇIKAN YANIT

Bu soruların yanıtı, Soner Yalçın'ın yıllar önce yazdığı ve özellikle gıda sektöründe dönen kirli tezgahları ortaya çıkardığı kitabı "Saklı Seçilmişler"de veriyor.

'İneklerimize ne yaptılar' adlı bölümden birkaç bilgi ile başlayalım:

"Orta Anadolu'da 'Yerli Kara' sığırları vardı.

Dişiler 200 kilo, erkekler 300 kilo ağırlığındaydı. Az ot ve az samanla beslenirlerdi. Uysaldılar. (Buzağılama arasında geçen) laktasyon süreleri 200 gün; süt verimi 700-900 litre; ve süt yağı oranı yüzde 4 civarındaydı. Bakım ve beslenme şartları iyileştirilirse süt verimi 1.200 litreye kadar çıkabiliyordu.

Keza:

Trakya'nın 'Boz ırkı' ve Torosların tarçın rengindeki 'Güney Anadolu Kırmızısı' unutulabilir mi? 'Boz' asabiydi. Sağımı güçtü. Ağırlıkları dişilerde 300-350 kilo, erkeklerde 400-450 kilo kadardı. Laktasyon süresi 180-240 gün; süt verimi ortalama 800-1000 litre; ve süt yağı yüzde 4 idi.

Herhalde en tanınmışı 'Güney Anadolu Kırmızısı' idi... Siyaha yakın kahverengiydi rengi. 'Kilis sığırı' diye de bilinirdi. Erkek, 600-620 kilo, dişi 380-460 kiloydu. Laskasyon süresi 101-482 gün; süt verimi 1875-4675 litre; ve süt yağı yüzde 2-4.6 arasındaydı.

Ve: Yüksek rakımlı bölgede yaşayan 'Doğu Anadolu Kırmızısı' sığırı en tanınmışıydı.

Kışa dayanıklıydı. Ağırlıkları dişilerde 300-350 kilo, erkeklerde 400 kilo civarındaydı. Laktasyon süresi 205 gün ve süt verimi ortalama 900-1000 litre ve süt yağı yüzde 3.5 civarındaydı.

***

Evet dört yerli ırkımız vardı. Yerli ırklar bugün kayboluyor.

Yerlerine 'Hollanda Holstein/Holştayn', 'İsviçre Brown Swiss / Montofon', 'Belçika Mavisi', 'İskoç Angus', 'Hindistan Brahman', 'Amerikan Brangus', 'Fransız Chalorais', Macar Grey', 'Fransız Limousine', 'İngiliz Shorthorn', 'İtalyan Piedmentosa', 'İngiliz Hereford' vs meşhur ırklar ithal ediliyor. "

Oyun şöyle kuruldu:

2008'de çiğ süt fiyatının düşürülmesi sonucunda başlayan kriz nedeniyle ne yaptılar biliyor musunuz: 1 milyon baş verimli süt ineğimizi kestiler!

Hayvan varlığının azalması ve 2009'da kırmızı et fiyatının yükselmesiyle sütteki kriz yanında kırmızı ette de kriz yaşanmaya başlandı. AKP iktidarı, krizi önlemek ve et fiyatını düşürmek için et ve hayvan ithalatına izin verdi. Aynı zamanda küresel şirketlerle işbirliği yapılması maksadıyla sıfır faizli kredi vererek yeni işletmelerin kurulmasına teşvik etti. Ülkede hayvan olmadığı için verilen kredi ve desteklerle sığır ithal edildi.

İtibarıyla elinde yerli hayvanı olan ve buna yatırım yapan orta ve küçük düzey besiciler ya battı ya da piyasadan çekildi. Büyükler ise bu sarsıntının şiddetiyle sektöre daha fazla yatırım yapmaktan vazgeçti.

Nihayetinde 2011 krizinden sonra yerli üreticilerin sektöre ilgisi azaldı ve üretici sayısı hayli küçüldü. Köylünün geçimini sağladığı kapısının önündeki 3-5 ineği de kayboldu. Ardından... Üretici köyde yapacak işi kalmadığından çocuklarıyla şehre gitti.

HASTALIĞINIZIN SEBEBİ:İTHAL SIĞIR

***

Evet. Yabancı sığırın sütü fazla. Ancak. Doğu Anadolu Kırmızısı gibi kaliteli değil. İthal sığır ile yerli sığır karşılaştırmasında üzerinde hiç durulmayan önemli bir ayrıntıdır bu.

...

Sütteki protein ve yağ, süt işleyen ticari işletmeler açısından da büyük önem taşıyor. İnek sütü ortalama yüzde 3.4 protein içeriyor.

Bunun yüzde 2.7'si 'kazein' ve yüzde 0.6'sı (peynir altı) 'whey proteinleri' ile yüzde 0.1'i (üre, kreatin, ürik asit ve a-amino azotundan) 'NPN'den oluşuyor.

'Kazein' alfa, kappa ve beta diye ayrılıyor.

Beta; A1 ve A2 şeklinde sınıflandırılıyor. İkisi arasındaki fark sadece bir amino asit.

İşin nihai noktası şu:

A1, gastrointestinal sindirim sonucu 'Beta Kazein Morfin-7' oluşturuyor.

A1 ve A2'deki 'Beta Kazein' farkı işte budur.

'Beta Kazein Morfin -7' çok önemlidir.

'Beta Kazein' morfinlerin bulunduğu A1 tipi süt...

Tıpkı gluten gibi kazein de alzheimer, parkinson, otizm, şizofreni, kalp rahatsızlığı, diyabet, öğrenme ve hafıza bozukluklarının sebebidir!"