Elmalı, Anadolu'nun büyülü kıyılarından bir köşede yükselen maneviyatla dolu bir ilçe olarak varlığını sürdürmektedir. Bu gizemli ilçede, 2250 metre yükseklikte gökyüzüne uzanan Elmalı Dağı gurur duyulan bir simge olmuştur. Dağın esrarengiz yamaçları, zamanın derinliklerine gömülen Elmalı'nın tarihine tanıklık etmiştir. Ancak bu dağın zirvesinde, gözlerden kaçmayan büyük bir kaya kütlesi, şehrin derin sırlarının sembolüdür.
Manevi inançlar, bu kaya kütlesinin, kasabayla manevi bir bağa sahip olduğuna inanır. Kaya, Elmalı'nın mutasavvıf şairlerinden ve Halveti Şeyhi Vahab-i Ümmi'nin dergahıyla özdeşleşmiştir. Bir gün, Vahab-i Ümmi Hz. ve müritleri, zikir ve eğitimle meşgulken gök gürültüsü ve toprağın titremesiyle sarsılır. Dağın eteğinden kopan dev kaya kütlesi, kasabaya doğru hızla yuvarlanmaya başlar.
Bu dehşet verici an, herkesi korku ve panik içinde bırakır. Ancak Vahab-i Ümmi, bu olağanüstü durum karşısında durur, ellerini göğe yükseltir ve Allah'a yönelir. Bu anın büyüklüğü ve manevi gücüyle yüksek sesle "Meded senden Allah'ım, zincirle" diye dua eder. Bu dua, gökyüzünü yarıp geçecek kadar güçlü bir yankı uyandırır.
İşte o andan itibaren, o devasa kaya kütlesi, dergaha sadece bir taş atımı uzaklıkta tamamen durur ve adeta bin yıllardır orada bekliyormuş gibi donakalır. Kasaba halkı, bu olayı, Allah'ın manevi bağlarıyla işaretlendiğinin bir göstergesi olarak kabul eder ve bu olağanüstü kayaya ‘Zincirli Kaya’ adını verir.
Elmalı'nın bu büyülü hikayesi, manevi inançların dokusuyla doğanın esrarengiz güzelliğinin iç içe geçtiği, insanların kalplerine derin izler bırakan, unutulmaz bir öyküdür. Bu öykü, zamanın sınırlarını aşarak nesiller boyunca insanların zihninde yer etmeye devam eder.