Antalya’da pişiyor Isparta’ya düşmüyor

Isparta Ticaret ve Sanayi Odası’nın, Antalya’da yaşayan Ispartalı iş insanları ve bürokratlarıyla buluştuğu toplantıya biz de katıldık. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Atatürk Konferans Salonunda gerçekleştirilen programda, ITSO Başkanı Metin Çelik’in yanı sıra ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman da davetlilere seslendi.

İki başkan dostluktan, birlikte hareket edilmesinden, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinden, ortak projelerden bahsettiler.

ITSO Başkanı Metin Çelik konuşmasında Isparta’yı adeta görücüye çıkmış gibi anlata anlata bitiremedi.

Sayın Çelik, bu kadar güzel, hünerli, becerili, zengin, sağlıklı bir kızı (Isparta’yı) görmeye yılda yaklaşık 500 bin kişinin gelmesini az buldu ve 2024 yılında Antalya’ya gelen 17 milyondan fazla turistin hiç olmazsa bir milyonunun Isparta’ya yönlendirilmesini arzu ettiğini açıkladı…

“Isparta’da deniz mi var ki bir milyon turist gelsin?” denilebilir.

Turist sadece deniz için gelseydi Mersin’i de yılda 10 milyondan fazla turistin ziyaret etmesi gerekirdi.  Oysa 321 kilometre sahili bulunan ve bu sahil şeridinin yaklaşık 108 kilometrelik bölümü doğal kumsallardan oluşan Mersin’i ziyaret eden turist sayısı bir milyonun altında, yaklaşık 600-700 bin civarında.

Fethiye, Bodrum, Marmaris gibi önemli turizm markalarının bulunduğu Muğla’yı bile geçen yıl ziyaret eden turist sayısı 4 milyona ulaşmamış.

Demek ki Antalya’yı ziyaret eden 17 milyondan fazla turistin hepsi bu güzel ilimizi deniz için görmeye, gezmeye, kalmaya gelmiyormuş.   

O halde, Isparta’nın bir şekilde mevcut turist potansiyelini ikiye katlaması mümkün.

Denizi yoksa gölü var.

Gülü, lavantası, gezilecek tarihi yerleri, insanın ruhunu okşayan doğal güzellikleriyle meşhur ormanı, milli parkları var.

Kış, yaz değerlendirilecek Davraz’ı var.

Var oğlu var…

Tabii ki Isparta’ya gelecek turistleri ağırlayacak, gönül rahatlığı ile konaklamalarını sağlayacak imkânların da var olması gerekiyor.

Ve en önemlisi ise yılan hikâyesine dönen ulaşım sorununa ciddi anlamda neşter vurmak gerekiyor.

Ulaşım konusunda Isparta’nın dinamikleri; siyasetçileri, bürokratları STK’ları maalesef sınıfta kalmıştır.

Türkiye’nin en ücra yerlerine döşenen duble yollar maalesef Isparta’yı teğet geçmiştir.

Yaklaşık 130 kilometrelik Isparta-Antalya ve 250 kilometrelik Isparta-Konya yolunun büyük bölümü hala tek şerit üzerinden kullanılmaktadır.

Antalya’ya giderken yakıt almak için mola verdiğimiz istasyondaki personelin şu ifadesi sanırım bu gecikmenin sorumlularına söylenecek en güzel sözdür, sitemdir:

“Özellikle yağışlı havada polis, jandarma, oto kurtarıcıları buralarda alarma geçiyor. Çünkü yoğun kazalar yaşanıyor…”  

Isparta’nın, ağzıyla kuş tutsa bu şartlarda 500-600 bin turist sayısını geçmesi mümkün mü?

Isparta’nın ekonomik anlamda kalkınması isteniyorsa kente gelen turist sayısının arttırılması ve konaklatılması sağlanmalı.

Bunun için başta ulaşım olmak üzere altyapının kusursuz hale getirilmesi gerekiyor.

Elbette geçmişe takılıp onu bunu suçlamanın anlamı, dolayısıyla Isparta’ya bir faydası yok.

Bugün Isparta emin ellerde; valisiyle, belediye başkanıyla ve yerel yönetimin iktidar partisinden olmasının avantajıyla…

Vali Sayın Abdullah Erin’in Isparta için çok önemli bir şans olduğunu daha önceki yazılarımızda dile getirmiştik.

Belediye Başkanı Sayın Şükrü Başdeğirmen’i anlatmaya gerek yok; görünen köye kılavuz istemez…

ITSO Başkanı Sayın Metin Çelik’in, BAKA’nın, KOSGEP’in ve bazı STK’ların elbirliğiyle şu Dereboğazı ve Konya karayolu yakın zamanda çözüme kavuşturursa işte Isparta o zaman sınıf atlar diye düşünüyoruz.

Tabii ki Isparta’nın sadece yol sorunu yok; Kalkınmada Öncelikle İller kategorisi gibi bir sorun da kentin gelişmesinin önündeki diğer bir engel.

Başka önemli sorunlar da var ancak biz bugün özellikle Dereboğazı yoluna odaklandığımız için konuyu dağıtmamak adına daha fazla detaya girmek istemiyoruz.

Yazımızın sonunda; ITSO’nun Antalya programında emeği geçenleri, başta ITSO Başkanı Metin Çelik bey olmak üzere tebrik ediyor, bu buluşmanın Isparta’nın geleceği adına hayırlara vesile olmasını diliyor ve diyoruz ki; Antalya’da pişsin ama komşu Isparta’ya da düşsün…