ADALET ANLAYIŞIMIZ
Adaletin hükümran olmadığı toplumlarda anarşi, terör, rüşvet, güçlünün haklı, güçsüzlerin mağdur olduklarını toplumsal hayatında her zaman görmek mümkündür.
Rahmetli Özal ;” benim memurum işini bilir, rüşvetin belgesi olmaz” derken geniş açılımlı bir perspektifle bizi, bize anlamaya çalışmaya çalışmıştır.
Bugün etik kurallarından uzak mesleki hayatımız, her türlü etkiye açık toplumsal yapımız karşısında ferdin ve toplumsal hayatımızın bağımsız varlığından bahsetmek adeta mümkün olmaktan uzaklardadır.
Eğer bugün her türlü bölücü, uyuşturucu, taciz, LGBT, Fetö ve Pkk eylemleri karşısında hala Devlet kolluk kuvvetleri ve istihbarat örgütleri amansız bir mücadele veriyorsa, içinde bulunduğumuz eğitim çıkmazını görmek ve tedbir almak zorunda olduğumuz gerçeğini ortaya koymaz mı?
O nedenle her zaman vurguladığımız gibi insanın fıtrat kanununa uygun bir eğitim politikası bugün kaçınılmaz haldedir.
Bugün kapalı ve açık cezaevlerindeki hükümlülerin büyük bir kısmı içinde bulunduğumuz eğitim politikasının bir sonucudur diyebiliriz.
Bugün toplumumuz suçluyu çoğaltan bir açmaz ile karşı karşıya ise bunun tek sebebi yine eğitimdir.
Kul ve millet hakkını gözetmeyen temel eğitim politikalarıyla yılda birkaç kez genel af ilan etsek bile çözüm olmayacağı ortada değil midir?
BEN BİR MAHKUM YA DA SUÇLU MUYUM?
Kalemini satmayan ve kiraya vermeyen bir gazeteci olarak, toplumun fahri avukat ve tercümanlığını yapıyor olmamız bazen yol kazası yaşamamızın bile önüne geçmediğini görürsünüz.
ŞÖYLEKİ ;
Isparta’da geçen sene yapılan 2 adaylı şoförler derneği kongresini haber yapmak için IYAŞ Kongre salonundasınız. Ortalık oldukça gergin ve adeta savaş ortamından farksızdır. Divan başkanlığını Ahmet Tural yapmaktadır. Hasan Kınay ile Mehmet Yücedağ 2 ayrı adaydır. Minareyi çalanlar çok önceden tedbirini almış ve çok sayıda indirme bindirme kıtalar gibi şehir dışından getirdikleri delegeleri zamanında Isparta şartlarına uygun hale getirmişler ve seçimi kaybetmemek için ne gerekiyorsa geri kalmamışlardır. Hasan Kınay bu durum karşısında haksızlığa uğrayacağını görmüş ama iş işten geçmiştir. İtişli–kakışlı bir kongreden sonra seçimi kaybeden Hasan Kınay hak arama mücadelesine girişir. Kongreyi iptal ettirmek için gerekli yasal süreci başlatır. Fakat ne sebeple olduğunu bilmemekle birlikte Hasan Kınay karar duruşmasına yakın bir tarihte açtığı ve kazanmasına mutlak göz ile bakılan davayı geri çeker. Bizde o tarihte Hasan Kınay’ın bu davranışı için “ Isparta’da satılık çok hayvan(lar) var” diyerek kamuoyunun ortak düşüncesine tercümanlık yapmıştık. Yine o günlerde idi. Avukat Gökmen Hakkı Gökmenoğlu şaibeli oy kullandıklarını iddia ettiği Kadir Savran ve Nasuh Özyurt ile ilgili bazı bilgileri bize gönderirken her iki şahsın TC no larını kapatmayı unutmuştur. Bizde editörümüze herhangi bir hatırlatmada bulunmadan bu 2 kişi hakkında haber yapmıştık. M.Ali Çelik olarak müşteki Kadir Savran ile Tefenni nüfusuna kayıtlı Nasuh Özyurt’u uzaktan yakından tanımadığımız, aramızda ne dostluk ve de düşmanlık bulunmadığını belirtmek istiyoruz. 30- 40 dakika sonra sehven haberde kullandığımız 2 kişinin TC lerini hemen kapatmış olmamıza rağmen öküzün altında buzağı arayanların çelmesine takıldık Şöförleri Derneği Başkanı Mehmet Yücedağ’ın oğlu avukat Oğuzhan Yücedağ’ın vekalet ettiği ilk dava 2. Asliye ceza mahkemesinde açılırAldığımız cezayı 1 gün içeri girip çıkarak infaz ettik.
Daha sonra 4. Asliye ceza mahkemesinde 1 dava daha açıldı. Bu davayı da maalesef kaybettik Her 2 açılan davayı istinaf mahkemesine taşıdık. Sonuçta Antalya 11. Adliye istinaf mahkemesinin verdiği karar sonucunda 2 dava değil 1 dava açılması gerektiği ve hakkımızda 5 ay hapis cezası ile hüküm olunduğunu öğrendik. Mükererlere esas olmayan bir uygulanma ile 31 Temmuz 2023 ten sonra yine 1 gün girip çıktı hükmü uygulanması gerektiği ve hükmü tarafıma en emin ve güvenilir infazcılarca söylenmiş olmasına rağmen şahsımın mağdur edilmesi ile karşı karşıya kaldığımızın bilinmesini istiyorum 15 Temmuz 2023'de çıkarılan yeni yasa ile 1 Ağustos 2023'te kesinleşen ve Cumhuriyet başsavcığınca onaylanan hükümler kapsamına giren suçlular en az 100 gün yatmaları gerektiği hükmü konmuştur. Benim için bu tarih niçin seçilmiştir? Tesadüf müdür yada başka bir sebebi var'mıdır? bilmekte zorlanıyorum 25 Mayıs 2023'te istinaf mahkemesince hükme bağlanıp kesinleşen her 2 davanın birleştirilmiş 5 aylık hükmünün 65 gün içinde baş savcılık ve infaz hakimliğince onanması halinde 100 gün değil 1 gün içeri girip çıkmam söz konusu iken her ne sebeple olduğunu (siyasi müdahale, husumet, görevi kötüye kullanma, vd…) bilmediğimiz 31 Temmuz 2023 öncesi değil tam yeni yasanın yürürlüğe gireceği 1 Ağustos 2023 te onaylanarak yürürlüğe sokulması sizce düşündürücü değil midir? Bu durumda adalet anlayışımıza gölge düşmemiş midir? Yani adaletimize, hakim ve savcılarımıza itibar suikasti yapılmamış mıdır? Taktir yüce Türk milletine aittir.Şimdi soruyorum
4. Asliye ceza mahkemesi hakimi eski Isparta Cumhuriyet Başsavsıcı eşiydi. Sayın hakim 15 gün içinde sahsıma 3 kez duruşma günü vermekle adaletli davranmış mıdır? Redd-i hakim talebimizin red olunmasından sonra verilen hükmün Antalya istinaf mahkemesince büyük oranda bozulması ve sadece 5 ay cezaya hükmedilmesi sayın hakimin yargı dokunulmazlığı ve adalete olan güveni sarsmamış mıdır? Yine duruşmada Nasuh Özyurt’un 30-40 dakika içinde sehven yazılan ve kaldırılan TC no karşısında zararları varsa tazmin etme taahhüdünde bulunmamızı duruşma zaptına geçirmemesini siz değerli kamuoyuna bırakıyorum, Ayrıca TC nolarının yer aldığı Hazırun cetvelinin duruşmada teslim edildiği halde niçin apta geçirilmemiştir? bilmiyoruz. Bugün TC nolarının kullanıldığı yer kullanılmamıştır. Yani Hastanedeki, eczanedeki, kargoda, (kara ,deniz hava) , icra daireleri, yargıda, tüm sivil kuruluşlarında, siyasi partiler ve derneklerde vd. kullanılıyorken kişisel verileri paylaşma adı altında aldığım bir cezanın vicdani temelinin olup olmadığını siz değerli, kamu oyunun taktirlerine bırakıyorum. 31 Temmuz 2023 yerine 1 Ağustos 2023 tarihinde şahsım için verilen kesinleşmiş hükmün infaz onayının arkasında her hangi bir dış etken olup olmadığının tartışmasını sizlere bırakıyorum. Biz imanın şartları arasına bulunan hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, kader ve kazaya inanan insanlarız. Adalet adına hakkımızda verilen hükmün infazına sebep olanlarla diğerlerini sonsuz kudret sahibi C. Allaha havale ediyoruz SONUÇ. SİZCE BEN GERÇEKTEN BİR SUÇLU MUYUM? YA DA BEN SUÇLU DEĞİLSEM KİMDİR BU SUÇLU ?Not 1: 31 Mart 2024 seçimlerinde kendine yer açmaya çalışan Ahmet Tural'a daha önce yazdığım gibi bana verdiği zararları tazmin etmediği ve özür dilemedikçe her iki elim her iki cihanda yakasında olacaktır. Bay Tural inşallah Allah’a havale edilenlerden değil Allah’a emanet edilenlerden olursun.
Not 2: Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı Fetöcüleri;
a=ibadetle, b= ticaretle, c= ihanetle uğraşanlar diye 3'e ayırmıştı. İnşaalah çıkması düşünülen infaz yasasında da böyle değerlendirilir diye düşünüyoruz.
Mehmet Ali ÇELİK